Milliyetçilik, Ekonomi ve YUSUF AKÇURA

21’inci yüzyıl koşullarında, ekonominin diğer konulara karşı sağladığı üstünlük giderek büyük bir önem kazanmaktadır.

ABD, Çin, Hindistan, Rusya gibi büyük ülkeler acımasız bir ekonomik rekabet yaşarken, Avrupa ülkeleri de AB şemsiyesi altında buluşarak bu rekabette geri kalmama savaşı vermektedir.

Üreterek tüketmenin önem kazandığı bu yüzyıl koşullarında, Türkiye’nin fotoğrafına baktığımızda tam tersi bir durumla karşılaşıyoruz.

Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre, dünyanın en fazla ithalat yapan ülkeleri arasında olan Türkiye,15 sıradadır.

Ekonomik gelişmesini dışarıdan ülkeye girecek sıcak para girişine bağlayan Türkiye’de hayat, başkalarının ürettiği malları dışarıdan ve içeriden borçlanma yoluyla satın alarak idame ettirilmektedir.

Türkiye’nin 21’inci yüzyıl koşullarında bağımsız ve onurlu bir ülke olarak varlığını sürdürmesi, ekonomisinin üretken ve dünya ile rekabet edebilir olmasına bağlıdır. Milliyetçilik ile ekonomi arasındaki bu bağ büyük bir önem taşımaktadır.

Bu durum bizim için 20’inci yüzyılın başlarında da büyük önem taşıyordu. Türk Milliyetçiliğinin sistemli bir düşünce ve siyasi harekete dönüşmesinde, fikirleriyle önemli rol oynayan Yusuf Akçura, milliyetçilik ile ekonomi arasındaki ilişkiye dikkat çeken önemli bir düşünürümüzdür.

Türkçülük Hareketinin önde gelenlerinden ve önemli tarihçilerimizden Yusuf Akçura, 1876’da doğmuştur. Kazan’dan İstanbul’a küçük yaşta gelen Akçura, harbiye mektebinde okumuş, 1897’de siyasi girişimlere katıldığı için tutuklanmış ve Trablusgarp’a sürülmüştür.

Bir süre sonra, Fransa’ya kaçarak burada Siyasal Bilgiler Fakültesine devam etmiş, 1903’te Osmanlı Devleti Kurumlarının Tarihi Üstüne Bir Deneme adlı teziyle okulunu bitirerek Rusya’ya dönmüştür.

1908 yılında İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra İstanbul’a gelen Yusuf Akçura, Darülfünunda ve Mülkiye Mektebinde siyasal tarih dersleri vermenin yanı sıra Türk Derneği ve Türk Ocağının kurucuları arasında da yer almıştır. Türk Yurdu’nun başyazarlığı ve editörlüğünü de yapan Akçura, çok sayıda eser kaleme almıştır.

1904’te Türk Gazetesi’nde çıkan Üç Tarz-ı Siyaset başlıklı dizi makalesi Türkçülüğün Manifestosu niteliğini taşır.

Bu makalede dağılma dönemini yaşayan Osmanlı Devleti’nin önündeki siyasi tercihlerin Osmanlıcılık, Panislamizm ve Türk Milliyetçiliği olduğu, bunlardan Osmanlı Devleti için en uygun olanının Türk Milliyetçiliği olduğunu belirten Akçura, Türk Milliyetçiliğini iktisadi modernleşmeyle birlikte ele alan bir yaklaşım sergilemiştir.

Yusuf Akçura, Türk Yurdu dergisinin 1914 yılında yayımlanan Nisan sayısında, milliyetçilik ile ekonomi arasındaki ilişkiyi şu şekilde açıklamıştır: “İktisadi uyanışın asıl en mühim ciheti sanayi ve ticareti hor gören ve ‘Osmanlı Türkü’ne layık meşgale ancak askerlikle memurluktur’ diyen hatalı ve zararlı zihniyetin değişmesidir. Osmanlı, yalnız sipahi ve memurdur.

Halbuki, zamanımız devletlerinin temeli burjuvazidir. Muasır büyük devletler, sanayici, tüccar ve bankacı burjuvaziye dayanarak teessüs etmiştir.

Türk iktisadi uyanışı, Devlet-i Osmaniye’de Türk burjuvazisinin oluşmasının meydan-ı itibarı olabilir.” Yazar İbrahim Dilmaç, milliyetçilik ile ekonomi arasındaki ilişkiye dikkat çeken Yusuf Akçura’nın düşünceleri hakkında şu tespitleri yapmıştır: “Yusuf Akçura ve diğer… Türkçü aydınlar, milliyetçiliği sadece hamaset, dil, tarih bilinci olarak değil, bunlardan daha ağırlıklı olarak da bir iktisadi modernleşme, başka milletlerle iktisadi rekabet anlamında algılamaları bu bilince sahip olmaları dikkat çekicidir.

Akçura gibi Ziya Gökalp’de, bürokratik köylü toplumundan bir orta sınıf toplumuna, pasif köylülükten kurtulmuş, aktif, üretken bir Türk toplumuna geçmeyi hedef almışlardı…

” Yusuf Akçura; aktif, üretken bir Türk toplumuna geçmeyi yıllar önce bir hedef olarak göstermiş olmakla beraber; bugün, yeteri kadar üretmeyen, hayatını, başkalarının ürettiği malları dışarıdan ve içeriden borçlanma yoluyla satın alarak idame ettirmeye çalışan bir Türkiye fotoğrafıyla karşı karşıyayız .

Türk Milliyetçiliğinin düşünce fenerlerinden, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, İstanbul ve Kars Milletvekilliği yapmış olan Yusuf Akçura 11 Mart 1935’te vefat etmiştir.