Hey Garson! (Murat Sevinç)

Yirmili yaşlarındaki toy bir gencin Londra’da garsonluk yaptığı sırada başına gelen hikâyelerden oluşuyor. Eser toplumsal konuları da ele alması bakımından sosyal bir yergi içeriyor, diyebiliriz: ‘’Keçiörenli bir gurbetçi ile Tom Cruise’u, temizlik hastası Alman ev hanımı ile Robert Fisk’i, Türk kadın şarkıcı ile Anthony Hopkins’i buluşturuyor Hey Garson! Daha ilginci… gündelik insan ilişkileri içinde eşitlik, tahakküm, görgü, kültürel çatışmalar, sınıfsal farklar… gibi meseleleri açığa vuruyor. Anayasa hukuku alanında çalışan siyaset bilimci Murat Sevinç’in bugünden geçmişe bakarak anlattıkları çok samimi, eğlenceli ve ufuk açıcı.’’

Şimdiki Çocuklar Harika (Aziz Nesin)

Türk edebiyatında mizah, dediğimizde akla gelen en kuvvetli isimlerden biri tabii ki Aziz Nesin’dir. Çoğu zaman çarpık düzeni, toplumsal adaletsizlikleri mizahına konu yapmış olan Nesin yerli – yabancı pek çok mecrada bilinen, zekasına saygı duyulan bir isim. Şimdiki Çocuklar Harika eserinde çocukların gözlerinden büyüklerin nasıl göründükleri anlatılıyor. Klişeler topa tutuluyor, ‘’sen yapamazsın’’ denen çocuklar tabiri caizse bunun neden böyle olduğunu sorguluyorlar: ‘’Bu romanda, çocuklar ana babalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor. Bu roman, çocuk eğitiminde gerekli sanılan, günümüzde geçerli birtakım değer yargılarının yanlışlığını anlatıyor. Bu roman, çocukların büyüklerine karşı haklarını ve kendilerini savunmalarıdır.’’

Sanki Sen Aynı Ben (Cem Güventürk)

Karikatür hayatına Penguen ile başlayıp daha sonra Uykusuz ve Kafa’da devam eden karikatüristin yeni kitabı. Bir şairin lirik naifliği ile mizahşörün kurnazlığını bir arada barındıran bir kalem. Onu diğer işlerinden bilenlerin severek okuyacağı bir eser. Sunay Akın, hakkında şöyle söylüyor: ‘’Cem Güventürk’ün eserlerini, sevdiğim bir şairin şiirleri gibi alıyorum elime. Şiir ve karikatür sanatçılarının sınır çizgisinde, semiolojik şiirde yürütüyor cambazlığını. Denge çubuğunun bir ucu ironi, öbür ucu lirizm… Düşmüyor asla, her kitabında bir düşe düşürüyor. Kendine özgü bir yol çizdi, üslubunu olgunlaştırmayı genç yaşında başardı. Cem Güventürk karikatürde dolaşan şiir ajanı!”

Seksten Öncesi (Hasan Kara)

Yoğun dünya ve ülke gündeminden sıyrılıp rahat bir espri dünyasının içine girmek isteyenler için ideal bir eser. Farklı hayatları, dönemleri, insan ilişkilerini ele aldığı bu kitabında Hasan Kara fevkalade bir tiye almayla karşımıza çıkıyor. ‘’Ha Metin Hara, Ha Hasan Kara!’’, ‘’80 Öncesi’’, ‘’Çüklü Abi’’, ‘’Şapa Oturmak’’ gibi pek çok farklı başlık ve konudaki anlatıları Seksten Öncesi kitabında işliyor: ‘’Şu adaletsiz dünyada sabahın köründe işçiler inşaatlarda, soğuk ve sevimsiz ortamda ‘kürek omza’ yapmakta iken kimileri de full ortopedik yataklarında sıcacık ortamda ‘bacak omza’ yapmaktadır! VIP (Very Important Papaz) BrunSONolsun, mahpusta kendisine ‘ejder meyveli smoothie’ yerine her gün ithal pirinç yedirildiği için ‘papaz her zaman pilav yemez!’ savını doğrulatmıştır! Ne yapsın? Birader konuşmayı geç öğrendi (5 yaşında), 29 harfin birçoğunu da yanlış söylüyordu, arkadaşım Şükrü’ye ‘’Çüklü Abi geldi!’’ diye söylemesi çok mu yani?’’

Donumdaki Para (Muzaffer İzgü)

Türkiye’nin en çok okunan gülmece eserlerinin başını çeken Muzaffer İzgü, Donumdaki Para ile bitmeyen mizahi bir eser bırakmıştır bize. Yazarına 1978 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazandıran eser ülkemizin değişmeyen yüzlerini, huyunu suyunu anlatıyor: ‘’ ‘Donumdaki Para’, Muzaffer İzgü’nün en sevilen yapıtlarından biridir. İzgü bu kitapla 1978 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü de almıştır. Gelgelelim, ‘Donumdaki Para’, 1980’den sonra zorunlu dinlenceye çekilmiştir. Çoğunlukla yazarların dinlenmek zorunda bırakıldıklarını bilen okurlarımız sık sık soruyorlardı bize: ‘Donumdaki Para’ niye ortalıkta yok, ne zaman dönecek diye… Kitabın sahibi gülmece ustası Muzaffer İzgü olursa, elbette kimi olup bitenler de onun yazdıklarına koşut olacak, bir ‘Komünist Leylek’ başına ne işler açacaktır! ‘Donumdaki Para’ 10 yıl dinlenirken, İzgü bir an bile boş durmadı. Çocuklar için olanlar dışında 24 kitabı daha yayımlandı. 1995 başında ise kitap sayısı 30’a ulaştı. Donumdaki Para’yı bekleyenlerle buluşturalım istedik. Kitaptaki öyküler de doğrusu dinlendikçe güzelleşip tam kıvamını bulmuş. ‘Komünist Leylek’in kulaklarını çınlatırken on yıl aradan sonra ‘Foto Torpil’in, öteki öykülerin güncelliğine şaşıp kalacak, güle güle okuyacaksınız.’’

Sıdıka (Atilla Atalay)

Doksan kuşağı ve berisinin televizyonlarda gönlünü kazanmış Sıdıka karakteri, Atilla Atalay’ın yarattığı özgün ve yerli bir karakter olarak hepimize kendisini sevdirmeyi başardı. Gerek nostalji gerekse karakteri hala merak edenler için Atalay’ın Sıdıka’sı raflarda okuyucusunu bekliyor: “Tuhaftı… Sanki herkes ‘fabrıga’nın gizli bir işaretini taşıyordu… Orkestra, kimselerin duyamadığı tılsımlı bir fabrika sireni çalıyor; yaşamın vardiyasını değiştiriyordu… O an, ‘ağır sanayii’nin, olanca ağırlığı üstüme çöktü… Kendimi de fabrikanın bir ürünü gibi duyumsadım… Bir an için, ‘fabrıga’nın yaşamımızda hiç olmadığını düşündüm… Sonra, önce senin, ardından diğerlerinin gülümseyen ‘düğünlü’ yüzlerine baktım… Baktım ve ‘fabrıga’nın başka bir şey değil, biz olduğumuza karar verdim… Çocukluğumdan beri pek sevmediğim, o koca, dumanlı deve ait yüksek fırınların, niye Ayşe, Ülkü, Zeynep gibi insan isimleri taşıdığını çözdüm…”

Apartıman Çocukları (Rıfat Ilgaz)

Listemizi bir büyük yerli mizahçıyla başlattığımız gibi öyle de bitirmek en güzeli. Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz’ın insanın kendisini sorgulamasını sağlayacağı şahane bir yapıtı. Ilgaz üç önemli kavramı; şeref, namus ve vicdan gibi üç büyükleri üç ayrı apartman haline getiriyor eserinde: ‘’Rıfat Ilgaz’ın mizah romanı Apartıman Çocukları, yeni kapağı ve 24. baskısıyla yeniden yayımlandı. İstanbul’da biçimiyle ve planıyla birbirinin aynısı üç apartman: Şeref, Namus ve Vicdan apartmanları… Bu üç apartmanın tek sahibi Hacı Suduri Efendi…Memur Seyfi Saymaner’in kiralık bir ev aramasıyla ve baktığı birkaç evden sonra Namus Apartımanı’na ailesini yerleştirmesiyle başlıyor maceralar. Sonra mı? Doktoruyla, öğretmeniyle, kaptanıyla, tiyatrocusuyla ve kapıcısıyla birçok meslek grubundan renkli kişiliklere sahip apartman sakinlerinin kendi küçük dünyalarında başlarından geçen büyük olaylar… Bu üç apartmanın içinde yaşayan çocukların, büyüklere ders verecek dostlukları…’’

Editör: TE Bilişim