Yunanistan 2004’ten beri kademeli halde 18 Türk adasını ve etrafında bulunan sayısız kayalıkları fiilen işgal altında bulunduruyor. Gazze ve Kudüs meselelerinde sesi pek yükselenler ve kamuoyu dahi her ne hikmetse Türk adalarının işgaline karşı umarsız… AKP hükümetinden konuya ilişkin tatminkâr bir izahat ve aksiyon ihtiva eden bir hamle göremedik. AKP’nin milli ve yerli mottosunda; Türk topraklarının, Türk dünyasının kıymeti harbiyesi olduğunu da düşünmüyorum. Alenen vatan toprakları işgal altında.. başka izah da mümkün değil!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 11 Aralık tarihli meclis grup konuşması kayda değer. Kısaca “2019’da gelirim ve o adaları alırım” demesi, en azından CHP genel başkanının pekâlâ AKP’den öte milli bir duruş sergileyebileceğinin karinesidir. Şu vasatta, iktidarın noter kâtibi gibi tasdik pozisyonuna kendini hapseden MHP vareste kılınırsa… Ha.. Vatan Partisi’nin dönem üzre çıkışlarını da not edelim. Mesele dibine kadar millidir, hayatidir; Türk Devlet’inin adalar konusunda göstereceği dirayet ve gerektiğinde kaçınılmadan yapabileceği aksiyonun dünya umumuna ve bölgemize vereceği mesaj kıymet teşkil eder.  

Kılaçdaroğlu’nun malum sözleri sebebiyle, Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı “SOYTARI” Panos Kammenos sözde “sıkıysa gel de al” demişti… Sparta Kralı Leonidas’ın sözüyle hadsizliğini ortaya koyan yavşak Yunanlı bakana gayrı cevap ağızla değil; Türk’ün çelik yumruğunu göstermekle verilir. Bu it’in herzelerini not edelim! Türk, geldiği zaman nasıl gelir, neresine gelir.. bu kapçık ağızlı palikaryanın haberi yok!.. Eh Yunan itinin havlamasına müsaade eden de mevcut Türk Hükümet’inden başkası değil…

Hayatımda MHP’den başka hiçbir partiye oy vermedim; vallahi ki size.. eğer Kılıçdaroğlu’nun adaları, Yunan işgalinden kurtaracağına iman edeyim, o oyumu gidip CHP’ye veririm.

MHP-İYİ PARTİ İLETİŞİMİ

Böyle bir ihtimale olur vermiyorum. Pek tabii İYİ PARTİ gerçeğinin de farkında olmak lazım! İyi Parti’nin siyaseten MHP tabanına oynayacağı muhakkak… Sorun bu değil; sorun esasta muhtemel ittifak senaryolarında Türk Milliyetçilerinin bölünmüş bir hal ihtiva edebileceğidir. El-an zayıf görünmekle beraber İyi Parti-MHP arası diyaloğun siyasetin doğası gereği tesisi edilmesi gereklidir. “MHP baraj altı kalır” söylemi; milliyetçi politik gücün örselenmesi, refüze edilmesi anlamından başka bir sonuç doğurmaz. Öyle ya.. İYİ PARTİ “biz merkeziz” iddiasında; o halde MHP’nin tasallut sahasında bulunan oy potansiyelini aşarak, başka bir siyaset diskurunu kurması icap ediyor. İdeolojik dünyanın masun ve olmazsa olmaz kriterlerini bir yana bırakırsak; siyasetin doğasında “olmaz” iradını değişmez tabu gibi dile pelesenk etmek doğru değildir. Yani MHP ve İYİ PARTİ arasında, günün getireceği gerçekler, gereklilikler iletişim kurma mecburiyetini vazedebilir.   

Sn. Bahçeli’nin Tayyip Erdoğan’a bağıl oluşturan, seçeneksiz, tek yönlü siyasetinin uzun vadede milliyetçi efkâra katkı sağlayacağı düşünmüyorum. RTE, dönem gereklilikleri icabı MHP’yi kullanarak; onun nezdinde milliyetçi politika oluşturacak siyaset kurumlarını amacına revan kılacak tıynettedir. Bu tehlikeyi görmek lazım; esasta evvel’en hiç ayrılık-gayrılık istemezdik; ama madem bu iş oldu, parti çıkarlarına öncelik atfetmeden 2019 sürecini şimdiden düşünmek icap ediyor.

Önemli diğer konu da Cumhurbaşkanlığı sistemini lav edip, eski sisteme döneceğiz söylemidir. Doğru değil; bu gayret memlekete hayır getirmez. Parlamenter sistem “sırf” kanun ve manzumeler düzeninden öte bir kesbiyet ifade edemedi. Faydası olmadı.. sistem değişikliği farzdı… Siyaset, politik kültür, memleket esasları kale alınarak değişime taraf olmak hayırlı olanıdır. İyi Parti politika kurucuları bunu düşünsün isterim; yoksa Cumhurbaşkanlığı sistemine itiraz eden bir dil başarı sağlayamayacaktır.  

TURAN ELLER VAR OLSUN!