Muhasebe-3

 

Milliyetçilik;  Türk milletini değerleriyle birlikte sevip yüceltme ülküsüdür. Kamu hukuku-siyaset bilimi öğretisine göre klasik bir ideoloji değildir. Bu nedenle onlar gibi -(ör; sosyalizm, kapitalizm, nasyonel sosyalizm)- katı bir siyasal sistem kuramı içermez, öngörmez ve dayatmaz. Bu nedenledir ki naçizane kabulüm ‘’milliyetçilik bir ideolojiden daha çok bir mefkuredir’’. Anlayışımıza göre bu çağda milliyetçilik, eşitlik -özgürlük -adalet temelli demokratiklik ve hukuk devletinden yana olmaktır. Bizim cenahta milliyetçiliğin daha çok tarihsellik, kahramanlık, hamaset eksenli bir düşünce temeli olduğundan bu kavramlara pek iltifat edilmez. Hatta mesafeli bir duruş, soğuk bir bakış vardır. Oysa bilinen ve kabul edilenin aksine bu kavramlar ecnebi değil millîdir, ithal değil yerlidir.

 

Şeklinde izaha çalıştığım milliyetçiliğin fikri gerçekliğinden koparılıp sığ sloganlara hapsedilmesinin ilkel yansımalarını yaşıyoruz. Dünyanın kabulünde olan manalar dışında aynı kelimelere farklı anlam yüklemelerin kısırlaştırdığı düşünce hayatımız 1970 lerden daha geriye düştü. Siyasi temsilindeki kadrolar itibariyle milliyetçilik ne yazık ki yerleşik hayata geçememiş ilkel kabile topluluklarından farksızlaştı. Yaşanan son süreçte, hukuk yargı ne derse desin inanmam, beğenmem, tanımam gibi bir ucube anlayış peydahlandı. MHP kongre sürecinde Yargıtay onama kararı verdiğinde yargı kararına saygılıyız diyen genel merkez bugün Yargıtay, Danıştay, Anayasa mahkemesi ne derse desin tanımayız dinlemeyiz. Biz ülkücü hukuka uyarız gibi abuk subuk laflar edebiliyorlar. Somut bilgiden yoksunların soyut kabullerini bilgi yerine koymaları siyasi hurafecilikten başka ne olabilir?

 

Milliyetçiliğin kamu hukuku-siyaset bilimi açısından teknik olarak bir ideoloji olmadığı görüşümü her dillendirdiğimde ne yazık ki en aklı başındakilerden bile itiraz geldi. Oysa olay gayet basitti. Bir ideolojinin mutlak surette şu iki alanda faklı görüş ve kuramlarının olması gerekirdi. Ekonomi ve hukuk alanında farklı doktrini olmayan bir görüşün ideoloji olabilmesi bilimsel açıdan imkansızdı. Ama bizim sığ slogancı takımına bunu anlatmanın imkanı da maalesef yoktu. Fikri derinliği olmayan yüzeysel günlük sloganlarla milliyetçilik yaptığını sananlara vaktiyle karşı çıkmadığımız için sonuç en azından benim için sürpriz olmadı.

 

Parti üyeliğinden başlayarak, delege, aday adayı, vekil, yönetici olduğu her aşamayı pozitif hukuk kurallarına göre yapan ve borçlu olan birinin çıkıp merî hukukun yargısını tanımayız diyerek ülkücü hukuk uydurması normaldir! Ancak ülkücü hukukta, parti içi işleyiş seçimler ve icraat hangi kurallara göre yapılacaktır? Ülkücü hukukun aile, ceza, borçlar gibi insanın her gün yaşamında mutlaka etkisi ve yetkisi olan kuralları var mıdır? Soruları uzatmak mümkün de cevap beklemek akılcı değildir. Siz işin temelinde aklı devre dışı bırakmışsanız bu ve benzeri zırvalara müstahaksınız demektir. Modern hukukta karşılığı-yansıması olmayan hiçbir anlayışın hukuk olarak anlaşılması mümkün olamaz. Şunca yıllık hukukçuyum ülkücü hukuka dair bir kelimelik bir şeyi ne gördüm ne de duydum. Menkıbeciliğin zirvesindeki siyasal İslamcıların iktidarı ülkeyi mahvetti. Menkıbeci milliyetçiler de MHP yi mahvettiler. İşte bu yüzden değişim artık farz olmuştur. Pazar günü yapılacak kurultayın önem ve değeri yarınlarda çok daha iyi anlaşılacak ve anlatılacaktır. O nedenle oyuna gelme kurultaya gel!