Star yazarı ve dış politika uzmanı sevgili Beril Dedeoğlu, bugün Lindsay Lohan’ın Suriyeli anneden yumruk yediği videoyu yazıya dökmüş. Sizi yormamak için bir kısmını paylaşıyorum.

Lütfen çok dikkatli okuyun.

İbret ki ne ibret!

“ABD’li tanınmış bir oyuncu, Rusya’ya gidiyor, Moskova sokaklarında dolaşırken Suriyeli bir aile görüyor. Soğuk havada kaldırımlarda yaşayan bu aileye yaklaşıp küçük çocuklar ve anneyle konuşmaya başlıyor.

Konuşmanın içeriği, ‘Neden ülkenizi terk etmek zorunda kaldınız?’ ya da ‘Rusya, sığınmacılara ve mültecilere ev sahipliği yapmıyor mu?’ şeklinde değil. Daha çok kaldırımda doğum yapmış bir sokak köpeğinin yeni doğan bebeklerinden en güzel olanını seçmeye çalışan biri izlenimi veriyor.

Hollywood sanatçısı, önce çocuğa bu kötü koşullarda yaşamayı hak etmeyecek kadar ‘iyi bir çocuk’ olduğunu söylüyor. Bir çocuk nasıl kötü olabilir onu anlamak zor olsa da, bu mantıktan yaramaz, huysuz ya da sanatçının estetik anlayışına uymayan bir çocuğun kaldırımlarda kalabileceği sonucu çıkıyor.

Çocuğun ailesini terk ederek hayatında ilk kez gördüğü bir başka kadına koşmasını başaramayan sanatçı, anneye yöneliyor. Bu çocukları bu sefil koşullarda yaşatanın bizzat kendisi olduğunu ima eden cümleler kuruyor. Sonra kendisinin çok daha iyi koşullar sağlayabileceğini söyleyerek çocukları istiyor.

İnsan pazarlığı

Çocukların koşullar yerine aileleriyle birlikte olmayı tercih ettikleri gibi bir bilgiden katiyen haberi olmayan bu sanatçı, ‘iyi kalpli yıldız’ sıfatıyla anılabileceğini hesaplamış olabilir. Belki BM iyi niyet elçisi Angelina Jolie’nin yerini almak istemiştir; işin bu kısmı sanatçının sorunu. Ancak, yoldan geçerken beğendiği bir insanı, küçük de olsa, alıp evine götürebileceğini sanmak nasıl bir algı dünyasında yaşadığı sorusunu haklı kılıyor.

Çocukları istenen anne, onları vermeyi reddediyor. Bunun üzerine sanatçı, anneyi de ABD’ye götürmeyi teklif ediyor ama kocasını istemediğini söylüyor. Yani, kadının çocuklarının geleceği için kocasını terk etmesini istiyor. Ne kadar insani bir yaklaşım!

Anne tüm teklifleri reddedince, sanatçı onu insan kaçakçılığıyla suçluyor. Diğer bir ifadeyle, kadının gerçek anne olmadığını, bu çocukları çalıştırdığı, kullandığını söylemiş oluyor. Kısacası, ‘Sen de bunların annesi değilsin, ben de; o halde bende kalsınlar.’ diyor. Kendisi insan pazarlığı yaparken, başkasını suçlamayı da doğal buluyor.

Sorumluların suskunluğu

Bu suçlamanın üzerine, sanatçı yumruğu yiyor ve ağlayarak bu süreci sosyal medyadan paylaşıyor.”

……..

İşte yazı böyle.

Videoyu seyredip bu yazıyı da okuyunca aklıma korkunç bir senaryo geldi. İnşallah bu sapık, insan kaçakçılarının, çocuk mafyasının iyi niyet elçisi değildir. Sokaktan rastgele çocuk toplama cesâretini kendinde bulması, dehşet bir şey!

Beril Hanım’ın bu nefis yazısında itiraz ettiğim bir kısım var:

“Çocukların koşullar yerine aileleriyle birlikte olmayı tercih ettikleri gibi bir bilgiden katiyen haberi olmayan bu sanatçı, ‘iyi kalpli yıldız’ sıfatıyla anılabileceğini hesaplamış olabilir. Belki BM iyi niyet elçisi Angelina Jolie’nin yerini almak istemiştir; işin bu kısmı sanatçının sorunu.”

Hayır efendim! İşin bu kısmı, tam tamına bizim sorunumuz!

Beril Hanım, belli ki bu kısma girmek istememiş. Ama benim bu rezâleti unutturmaya niyetim yok.

Bu sapkın Amerikalıyı, “iyi kalpli, merhametli yıldız” olarak kim tanıttı?

Daha evvel yazmıştım. Bu sapık şarkıcı, önce elinde Kur’an-I Kerim’le fotoğraf verdi. İslâm diniyle ilgilendiğini söyledi. Sonra da Amerika’nın “mülteci merhameti” projesinde sahaya sürüldü. İstanbul ve Gaziantep’teki kamplarda dolaştırıldı. Başına örtü alarak poz verdi. Sonra da gitti, yatında eğlendi.

Bizim İslâmcı basın da “Lohan Müslüman oldu” diye sevindirik manşetler attı. Bu sapığı, şişirdi de şişirdi.

Yetmedi. Hilâl Kaplan, sağ elinin verdiğini sol elinin bilmediği insanımıza, ”Lindsay Lohan kadar olamadınız!” diyerek Amerikan merhameti dersi verdi.

Bu ne cüret Allahaşkına?

Sanki milyonlarca mülteciyi, bugüne kadar Amerika besledi.

Sonuç: Beril Hanım’ın dediği gibi, bu ne idüğü belirsiz kadın, “iyi kalpli yıldız” sıfatıyla her mülteci çocuk üzerinde hakkı olduğunu zannetti.

Mülteci çocuklarını, sokaktan rastgele toplamaya kalkan, (belki de bunu defâlarca yapan) Lindsay Lohan’a bu cesâreti, Abdurrahim Boynukalın, Fatma Şâhin ve Hilâl Kaplan verdiler.

Ben bu kadarını sayayım da siz, diğer yetkilileri, belediye başkanlarını ve andavallı İslâmcı basını da ekleyin.

Şimdi soruyorum:

İşin bu kısmı, sanatçının sorunu mu yoksa bizim sorunumuz mu?

Bal gibi bizim sorunumuz!

O yumruk, Abdurrahim Boynukalın, Fatma Şâhin, Hilâl Kaplan ve diğerlerinin suratlarının ortasına atıldı.

Eline sağlık meçhûl anne!