Her insanın sol yanı acımıştır mutlaka az veya çok.

“Sağ elim boş kalınca farkına vardım sol yanımın acıdığını” dedi mırıldanarak. Sadece kadim dostu duydu bu sessiz sesi. Dayanamadı sordu dostuna, “neden mırıldanarak söylendin?” Cevap verdi tekrar fısıltıyla “Utanırım, başkasına ne hacet, kendim yargılarım kendimi ve ardı sıra sorular sorarım.”

- Be hey adam;

- Şehit yavrusundan utanmaz mısın, sabi iken yetim kalandan arlanmaz mısın?

- Gencecik yaşında dul kalan gelini, anayı görmez misin de sol yanım acıdı dersin?

- Evet utanırım, görürüm. Ama acıyor sol yanım, yalan mı söyleyeyim?

Devam etti konuşmasına, “çok şehit cenazesine katıldım, çok acılara şahit oldum, yetimlerin gözbebeklerinde sonsuz özlemleri yakaladım, dertleriyle dertlenmeye çalıştım, dilim döndüğünce, kelamım yettiğince bir şeyler yazmaya çalıştım…”

“Sağ elimde babamın eli, sol elimde anamın eli bir fotoğraf çektirmiştik vaktinde. Bu fotoğrafa bakarken öncelikle şehit aileleriyle, sonra da çocuk yaşta anasını, babasını yitirenlerle empati kurmaya çalışırım. Bir kez daha anlarım ki gerçekten ateş düştüğü yeri yakıyormuş, bazen de empati yapabilenlerin sol yanını.”

Sonra dostuna bir sayfa uzattı dörtlüklerden oluşan. Merhum atasının ardından, Peygamber efendimizin 40 yaşında peygamber oluşu şerefine, 99 Esma-ül Hüsna'nın 40’ıyla Allah’a yakardığı münacattı bu…


MÜNACAAT
Rahim'sin sen hataları bağışlarsın inşallah.
Latif'sin sen cennetinde köşk verirsin inşallah.
Gafur'sun sen mağfireti bol eylersin inşallah.
Cabbar'sın sen dergahına kul seçersin inşallah.

Hakim'sin sen Resulünle hal eylersin inşallah.
Melik'sin sen sonsuzlukta pir kılarsın inşallah.
Celil'sin sen cemalinle güldürürsün inşallah.
Azim'sin sen aziz kılar sevdirirsin inşallah.

Kuddüs'sün sen noksanları yok sayarsın inşallah.
Aziz’sin sen ulularla haşr edersin inşallah.
Vehhap'sın sen karşılıksız çok verirsin inşallah.
Rezzak'sın sen rızkın ile doyurursun inşallah.

Hakem'sin sen kötülerden ayırırsın inşallah.
Halim'sin sen bu kulunu incitmezsin inşallah.
Hasib'sin sen hesabını kolaylarsın inşallah.
Hamid'sin sen övgün ile övdürürsün inşallah.

Veli'sin sen dostlarını çok eylersin inşallah.
Şehid'sin sen şahitleri var edersin inşallah.
Fettah'sın sen darlıklardan kurtarırsın inşallah.
Reşid'sin sen doğru yolu gösterirsin inşallah.

Ahir'sin sen sonsuzlukta yer açarsın inşallah.
Zahir'sin sen varlığını belletirsin inşallah.
Mani'sin sen azapları engellersin inşallah.
Nafi'sin sen faydalarla dindirirsin inşallah.

Zül Celal-i vel İkram'sın şükür ettir inşallah.
Vali'sin sen şu öksüzü sahiplendir inşallah.
Rauf'sun sen şefkatinle okşarsın ya inşallah.
Ganiyy'sin sen muhtaç kılmaz şen eylersin inşallah.

Hadi'sin sen hidayete erdirirsin inşallah.
Baki'sin sen varlığınla umdurursun inşallah.
Bari'sin sen aleminde nur saçarsın inşallah.
Kerim'sin sen cömertlikten pay verirsin inşallah.

Halik'sin sen ol deyince oldurursun inşallah.
Sabur'sun sen sabrın ile gark edersin inşallah.
Semi'sin sen niyazları iletirsin inşallah.
Âliyy'sin sen izzetinle şereflendir inşallah.

Selam'sın sen engelleri düz eylersin inşallah.
Kayyum'sun sen kulunu da gözetirsin inşallah.
Malikül-Mülk'sün sen varlığınla donatırsın inşallah.
Vekil'sin sen vahyin ile hükmedersin inşallah.

Atamızın ruhunu şad eyle sen Allah'ım.
Günahları kudretinle affeyle sen Allah'ım.
Kereminle kabrini nur eyle sen Allah'ım.
Azımızı rahmetinle çok eyle sen Allah'ım.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun yaratana münacatta (niyaz etmek ve sessizce Allah'a yalvarıp yakarmak) bulunanlara…

(Bu münacaat bugün itibariyle göçeli 100 gün olan atamın vefatının 7’nci gününde yazılmıştır. Sürç-i lisan eylediysem affola. El-fatiha…)