Anadolu’daki söylenişi olan abrul ise İngilizcedeki april’in değişmiş şeklidir. Kelime Latince’deki aperire dayanır. Güneşin açtığını veya ağaçların çiçek açtığını ifâde eder.

Mart ayı ile müjdelenen ilkbahar, Nisan ayı ile tam olarak geldi. Ağaçlardan, topraktan, çiçekler fışkırıyor. Gelin bu bahar ayını biraz tanıyalım:

BEREKETİN AYI NİSAN

Şehir insanı, Nisan ile rehâvete kapılıp gevşeyebilir. Çiçek açan ağaçları, rengarenk bahçeleri seyredip romantikleşmek ve şiir yazmak için vakti vardır çünkü. Oysa geçimini topraktan sağlayan tarım insanı için Nisan ayı, elini çabuk tutma vaktidir. Çünkü, yağmurun bin bereket getirdiği bu ayda yapacağı işler , elde edeceği ürünü belirler. Yani bütün sene rahat etmek istiyorsa çalışmanın zamanı gelmiştir. O, tabiattan bereket fışkırırken üzerine düşeni yapıp, sonra karşıiığını aldığında şiirini yazar. Zahmetsiz rahmet olmayacağına , toprağın sadakatine , bire on verdiğine inanır. Bu yüzden “benim sadık yarim kara topraktır” derken . “kazma ile döğmeyince kıt verdi.” diyerek tenbellik yaparak bereket beklenmeyeceğini vurgular.

YAĞMURUN HASI NİSAN

Atalarımızın “Mart yağar, Nisan öğünür, Nisan yağar insan öğünür” diye methettiği Nisan yağmuru toprak için âdeta iksir gibidir. Bugün artık, Nisan yağmurunun diğer aylardaki yağmurlara göre bol mineral, özellikle demir yüklü olduğu bilinmektedir. Büyük çöllerden rüzgarla gelen tozlarda barınan demir, Nisan yağmurunu, sadece toprak için değil insanlar ve denizlerdeki balıklar için de şifaya dönüştürür.”Nisan’da bir yağmur bin sak sudan hayırlıdır.” diyen Arab âlimi Ahmet El- Meydanî, muhakkak ki bunu biliyor olmalı . Hatta, bu sözü söylerken “Biz demiri de indirdik ki, onda büüyk bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır.” ayetini idrak etmiş olmalı.(Hadid 57/25)

Anadolu insanı da çeşitli atasözleri ile nisan yağmurunun kıymetini anlatmıştır.

Nisan yağar sap olur, Mayıs yağar çeç olur.

Mart yağar, nisan öğünür; nisan yağar, insan öğünür

MEVLEVÎ’NİN SU TASI NİSAN

Konya’da, Mevlânâ Müzesi’nde 14. Yy ait 34 kilo ağırlığında bir tas sergilenmektedir. Adı Nisan Tası. Nisan yağmuru biriktirmek o dönemde bir Mevlevi geleneği olduğu için, İlhanlı Hühümdarı Bahadırhan tarafından dergaha hediye edilmiştir. Mevleviler bu tasta biriktirdikleri Nisan yağmuru suyunu şifâ niyetine misafirlere ikram ederlermiş.. Anadolu’nun bazı yerlerinde hâlâ bu gelenek devam etmektedir . Yağmur suyu ile yoğurt mayalanır, bebeklere içirilir. Yağmurda ıslanmanın ya da biriktirilen su ile baş yıkamanın kelliğe iyi geldiği kabul görür.

FIRTINANIN SERTİ NİSAN

Her ne kadar bu ayda güneş yüzünü iyice gösterse de sürpriz soğuklar da vardır. Daha Kasım günleri bitmemiş ve hıdırellez gelmemiştir. Kış, Nevruz’da bahara yenik düşmüştür ancak, vuruşa vuruşa çekilen kahraman edâsıyla, arada bir kendini hissettirir. Öyle ki, sabah iki öküzle evinden tarlaya giden çiftçi akşam tek öküzle dönebilir.” Korkma zemherinin kışından/ Kork abrulun beşinden/ öküzü ayırır eşinden” diyecek kadar da korkabilir. Abrul beş, Rûmî takvime göre olup, 18 Nisan’a denk gelir.

Yağmuruyla güneşiyle çiçeğiyle bir güzel bahar ayındayız. Romantizmin, yağmurda yürümenin zamanı geldi. Şemsiye kullanmaya bir süre ara verin.

Nisanın tadını çıkarın....

Habererk

Editör: TE Bilişim