İttihat ve Terakki’nin Enver Paşa’yla birlikte en İslamcı idarecilerinden biri: Şehit Said Halim Paşa.. !

Şayet bu ülkede İslamcı olunacaksa örnek alınacak en büyük şahsiyetlerden biridir Said Halim Paşa. Bu çerçevede Terakki Mecmua ’da yayınlanan Şehit Said Halim Paşa adlı makalenin bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum..

Babası Mehmed Abdulhalim, Mısır iç siyasetini dizayn etmek amacıyla İstanbul’un yaptığı anlaşmalar sonucu yönetim haklarından mahrum bırakılmış ve 1870’de İstanbul’a yerleşmişti. Türkçe Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca eğitimi alan Said Halim Paşa, kardeşi Abbas Halim ile birlikte İsviçre’de siyasal bilgiler alanında yüksek ihtisas yapacak ve Henüz 24 yaşında sivil paşalık unvanını alarak 1888’de şurayı devlet azalığına tayin olacaktı. 1892’de birinci rütbeden Osmanlı nişanı ile ödüllendirilecek, Maliye dairesindeki üstün başarıları sonrası 17 Kasım 1899’da Murassa Mecidi Nişanı’na layık görülecek ve 1900’de Rumeli Beylerbeyi payesi verilecekti. Bu sırada kardeşlerinden biri 1899 yılında İtalya Brindisi’de Yeni Osmanlı Kongresini düzenleyenlerden biri olacaktı.

Hayatı başarılarla dolu Said Halim Paşa’nın, Abdulhamid’in çevresi tarafından kıskançlık ve ideolojik saplantılarla yapılan jurnallerle padişahla arası açılmış, neticede 1903’de Jön Türklerle ilişkisi olduğu öne sürülerek İstanbul’dan uzaklaştırılacaktı. Şurayı devlet üyeliği devam etse de önce Mısır’a ardından Avrupa’ya geçen paşa Jön Türklerle münasebet kurarak onlara maddi ve fikri yardımlarda bulunacaktı.

Daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üyesi olmuş ve müfettişlik göreviyle faaliyetlerine başlamıştır. 23 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyetin ilanıyla İstanbul’a dönerek İttihat ve Terakki’den Yeniköy(Boğaziçi) Belediye Başkanlığı’na seçildi. 22 Temmuz’da İ.T.C’nin genel sekreterliğine getirilecekti. 6 Kasım 1912’de Talat Bey ve Said Halim Paşa, Mahmud Şevket Paşa ve Enver Paşayı kabineye sokmak için Kamil Paşa hükümetine girişimlerde bulunmasına rağmen başarılı olamıyorlar. Fakat daha sonra Enver Paşa’nın Erkân-ı Harp Reisliği’ ne gelmesi sağlanıyor.

Babı Ali Baskını sonrası 25 Ocakta şurayı devlete tekrar başkanı olarak girdikten üç gün sonra hariciye nezaretine atanıyor. Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi sonucu İ.T.C’nin baskısı neticesinde vezirlik rütbesi verilerek önce sadaret kaymakamlığına ertesi gün de sadrazamlık makamına getiriliyor ve hükümeti kurması sağlanıyor. Aynı yıl İ.T.C’nin kongresinde genel başkanlığa seçiliyor.

Sadrazamlığı sürecince özellikle Edirne ve adalar meselelerine büyük hassasiyet göstermiş, Edirne’nin geri alınmasıyla ilgili çalışmalarından dolayı padişah tarafından murassa-i imtiyaz nişanı verilmiştir kendisine. Bu dönemde Alman büyükelçinin ittifak teklifini Enver, Talat ve Halil Beylere iletiyor ve padişahtan izin alarak Almanya’yla ittifak görüşmelerine başlıyor. Nihayetinde ittifak anlaşması 1914’te Said Halim Paşa’nın yalısında yapılıyor. Eylül 1914’deki hükümet toplantısında kapitülasyonları kaldırmayı teklif etmiş ve karar alınarak ilgili ülkelere nota verilmiştir. İlgili ülkeler karara sert tepki göstermiş Boğaz’da ve Karadeniz’de karşılıklı gemi durdurma vakaları yaşanmıştır.

Adalar konusunda Osmanlı’yla aracısız görüşme yapmak istemeyen Venizelos Makedonya’daki Türkleri göçe zorlamış buna mukabil Said Halim Paşa da gelen iki yüz bin civarı türkü Ege’ye yerleştirerek oradaki Rumların da Yunanistan’a gitmesini sağlamış, bunun neticesinde de Venizelos adalar konusunda Osmanlı’yla baş başa görüşmelere razı olmuştur. Ermeni Patriği Zaven’in 27 Haziran 1915’te Sadrazam Said Halim Paşa’yı ziyaret ederek cemaatinin tehcirini durdurması için yardım istemesi üzerine; Ermenilerin şu anki durumlarının gerçekten de bir sefalet olduğuna katıldığını fakat bu durumun sebebinin Ermenilerin Osmanlı’ya karşı giriştikleri yıkıcı faaliyetler ve onların adına duruma karışan büyük güçler olduğunu söylemiştir. Ayrıca bunun basit bir tedbir olduğunu, ceza olmadığını ifade etmiş ve bu karardan dönülemeyeceğini kendisine bildirmiştir.

Bu dönemde Said Halim Paşa hükümetini düşürme teşebbüsleri de olmuştur. Yakup Cemil’in Said Halim Paşa ve Enver Paşayla birlikte İ.T.C’nin önde gelenlerini öldürüp Yusuf Hikmet Bayur’un iddiasına göre Mustafa Kemal’i işbaşına getirmeyi planladığı iddia ediliyor. Atatürk’ün sofra sohbetlerinde bulunan Asım Us’un da doğruladığı diğer bir iddia da Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki emrinde bulunan askerlerle hükümeti devirip Cemal Paşa önderliğindeki hükümette harbiye nazırı olmak istediğidir.

1919 da Damat Ferid’in sadrazam olmasıyla içerisinde Said Halim Paşa’nın da bulunduğu İ.T.C’nin ileri gelenlerinden 66 kişi tutuklanıp Bekirağa bölüğüne hapsediliyor. Buradaki günlerinde Halil Bey’le birlikte Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idam edilmemesi için ciddi telkinlerde bulunsa da fayda etmemiştir. Mustafa Kemal de bu süreçte Fethi Bey’i ve Said Halim Paşa’yı ziyaret etmiştir.

10 Mart 1919'da tevkif edilerek Divan-ı Harb-i Örfi' de yargılandı. Bu süre zarfında yazdığı mektuplarından ilkini oğlu İngiltere’ye yazmış ve Said Halim Paşa’nın Damat Ferit Paşa’nın eline bırakılmamasını istemiştir. Sakındıkları Damat Ferit Paşa ki Abdülmecid’e henüz veliaht iken Said Halim Paşa’nın asıldığını görmeden ölürse gözünün açık gideceğini söyleyen kişidir.

Vatanın bulunduğu durumu muhataplarının insafına ve mantığına rahat hitap edebilmek için Fransa başbakanı Monsieu Clemencea’ya Fransızca, Amerika başkanı Wilson ve İngiltere başbakanı Loyd George’a İngilizce mektuplar yazmış bunun neticesinde Amerika başkanı Wilson Ermeni devleti kurulması için Anadolu’ya gönderilen General Harbord’u ikaz etmiştir.

144 arkadaşıyla birlikte savaş sorumlusu ve "Ermeni kırımıyla ilgili olarak müttefik mahkemelerinde yargılanmak istendiyse de suç iş ediğine dair bir delil bulanamadığından 29 Nisan 1921'de Malta' da İngiliz esirler karşılığında serbest bırakıldı.

Paşa, tahliye olduktan sonra Sicilya’ya geçtiğinde İstanbul’a dönmek istediyse de buna izin verilmedi. İngiliz işgali altındaki Mısır’a da gidemeyince Roma’da bir konak kiralayarak oraya yerleşmesi üzerinden çok geçmeden ermeni terörist Arşavir Şıracıyan tarafından şehit edildi.

Ermeni komitacı Şıracıyan’ın verdiği bilgiye göre, Said Halim Paşa, Anadolu Hükümeti’nin Hariciye Vekili Bekir Sami Bey ile yoğun temaslar içindeydi ve Roma’da Ali Fethi Okyar ile görüşmüştü. Bu isimlerin yanı sıra Enver Paşa, Dr. Nazım ve Dr. Bahattin Şakir’le de görüştüğü anlaşılmaktadır. Said Halim Paşa yine Şıracıyan’ın verdiği bilgilere göre Anadolu’daki Kemalistler için elde etmeye çalıştığı iki milyon sterlinlik borç neticesinde 21 Aralık 1921’de öldürüldü. Kredi anlaşmasının imzasından önce paşayı öldüren Şıracıyan olay yerinden kaçmayı başarmış ve bir süre sonra İstanbul’a geçmiştir. Said Halim Paşa’nın cenazesi İstanbul’a ancak Şıracıya’nın İstanbul’a gelmesinden 19 gün sonra getirilebilmiştir. . 29 Ocak 1922’de naaşının Yeniköy’deki yalısından alınması sonrası Said Halim Paşa’nın naaşı, Sultan II. Mahmud Türbesi bahçesinde babasının mezarının yanına defnedildi. Tabutunun taşınması sırasında Fransız ve İtalyan gemileri bayrakları yarıya indirmesine karşın İngiliz gemileri indirmemiş ve Said Halim Paşa’yı şehid eden terörist Şıracıyan’ın 1,5 ay İstanbul’da kalmasında göz yummuşlardır. Hanefi bostan, Talat Paşa’yı olduğu gibi Said Halim Paşa’yı da kiralık Ermeni komitacıları öldürdü. Bunları vurduran gücün İngiliz Entelijan Servisi olduğu tahmin edilmektedir demektedir.

İttihat ve Terakki düşmanı, İngiliz ve Ermeni hayranı olan ve lakabı Artin Kemal olan milli mücadele düşmanı Ali Kemal Hainin Said Halim Paşa hakkında yazdıklarını okuyacak olursak Said Halim Paşa’nın ne büyük bir vatan evladı olduğunu anlarız.

‘‘Adamcağız, karışık ve meşum bir cemiyetin peşine takılıp başını belâlara sokacağı ve sonunda böyle feci bir akıbete uğrayacağına, hayatının servet ve refahının kıymetini bilseydi de, böyle ilmî neşriyata vaktini harcasaydı, bin kere daha akıllıca hareket etmiş olurdu... Zavallı Said Halim, hakikaten bîçâre bir mahlûk idi. Mehmet Ali Paşa’nın torunu olmaktan başka bir meziyete malik değildi. Doğru yolu keşfetmek şöyle dursun, bütün hayatında dalâlet içinde yuvarlandı durdu. Şöyle-böyle bir servet sahibi idi. Mısır’da, Avrupa’da kendi halinde yaşayabilirdi… Said Halim Paşa’nın sadareti sadece gülünç idi. Çünkü hizmeti âdeta bostan korkuluğundan ibaret idi, ehemmiyeti solda sıfır demektir. Hattâ o biçâre mahlûk, bu hakiki vaziyet ve mahiyetini idrak edemeyerek bir parça huysuzluk etmeye başlayınca adî bir hizmetkâr gibi kapı dışarı ediliverdi.’’

Kaynakça:

DUNDAR, E. (Kasım-Aralık 2019). Şehit Said Halim Paşa. Terakki Mecmua(6), 45-50.

Said Halim Paşa. (1973). Yayına Hazırlayan:M.Ertuğrul DÜZDAĞ. İstanbul: Tercüman Gazetesi 1001 Temel Eser No:9