Bugün dikkatinizi, bir yazıya çekmek istiyorum.

“Saray’a giden CHP’li” haberini, usta gazeteci Rahmi Turan patlattı. Sonrası yalan rüzgârına döndü. Eğer seksen yaşındaki gazetecinin gerçekten üzüldüğünü,pişman olduğunu falan sanıyorsanız, unutun!

T24’de Aydın Engin, “gazeteciliğin çürük elmaları” hakkında bir yazı kaleme aldı. Rahmi Turan hakkında yazdıklarına tüyleriniz diken diken olacak.

İsmâil Uyaroğlu, Aydın Engin’e anlatmış.

“YIl 1985. Cenajans’ta metin yazarlığı yapıyorum. Yeni çıkacak olan Sabah gazetesinin reklam kampanyasını yapma görevi bana veriliyor. Kampanya öncesi “reklamveren“le toplantı yapıyoruz; bizi çıkaracakları gazete konusunda bilgilendirecekler. Toplantıda ajans tarafında patron Nail Keçeli, Engin Ardıç ve ben varım; gazete tarafında da Dinç Bilgin, Zafer Mutlu ve Rahmi Turan.

Nereden açıldı hatırlamıyorum, Rahmi Turan, bir ara gazetecilik anılarından birini anlattı. Galiba Günaydın gazetesini yönetiyormuş o sırada. Orta yaşı geçmiş olanlar hatırlar, cinayet haberlerinin eksik olmadığı Türkiye’de 70’li yıllarda sıradışı bir cinayet işlenmişti. Bütün ülke çalkalanmıştı. Cinayetin kurbanı genç bir kızdı.

Rahmi Turan’ın anlattığına göre kızcağız olay mahallinde yerde, ölü yatıyormuş. Günaydın’ın foto muhabiri de fotoğraf çekiyormuş. Rahmi Turan, foto muhabirine, ‘Kızın eteğini yukarı doğru sıyır, bacakları görünsün ve fotoğrafı öyle çek.’ demiş. Foto muhabiri de söyleneni yapmış. Rahmi Turan’ın öğünerek söyledikleri aynen böyleydi. Tanıkların hepsi yaşıyor.

Ertesi gün Günaydın gazetesi yok satmış. İkinci baskı yapmışlar.”

Bir ölüye bunu yapan gazetecilerin diriye neler yapacaklarını, takdirinize bırakıyorum.

Ölen kızı tâciz eden gazeteciler mi yoksa ölen kızın bacağına bakmak için gazete alanlar mı daha sapık bilemedim.