Habererk.com'da  ilk yazımızda Ülkücü hareketin iki farklı görüşünü ortaya koymak istiyoruz.

Bu farklılık yapılan referandumda iyice netleşti.
“EVET” diyen arkadaşlarımızın ortaya koydukları “partimiz şunu kazandı,partililerimiz bunu kazandı” tarzındaki açıklamalarıyla görüşümüz netleşti.

“Onlar da haklıydı, biz de haklıydık…”

Madde ile mânâ arasında bir tercihti bu, bir taraf aklını kullanıyor, elle tutulur gözle görülür faydalardan bahsediyordu.
Onlar , “EVET” deme sebeplerini, “Bizimkilere şu imkanlar sağlanacak”, “bizimkiler işe yerleşecek”, “elalem deveyi hamuduyla götürmüş biz de bir dilim ekmek yiyeceğiz” diye anlatıyorlardı.
O pencereden bakınca haklıydılar.

Biz ise “HAYIR” deme sebeplerimizi ahlâk, vicdan, memleket, millet gibi mânâ aleminde var olan ölçülerden dillendiriyorduk, Allâhın ve Peygamberin ölçülerine ters, Türk örfüne aykırı tek adamlı yönetim biçimine “EVET” diyemeyiz diyorduk.
Kendini “ÜLKÜCÜ” tarif edenlerin tercihlerinin mânevi olması normaldi, biz de haklıydık.

Madde ile mânâ tercihi önce Hz. Muhammed devrinde  yapıldı, Mekke müşrikleri “istediğin krallıksa kral ol, mal ise mal verelim” dediklerinde Hz. Peygamber, “Vallahi, bir elime ay’ı bir elime güneşi verseniz davamdan vazgeçmem” demişti.
Mekke’yi fethettikten sonra da ,etrafındaki tüm devletler krallık, şahlık, padişahlık olmasına rağmen
kurduğu İslam devletini, tek adamın hükümlerine göre değil, ortak aklın esas alındığı , “İSTİŞARE/MEŞVERET/ŞURA” esasıyla yönetilecek şekilde kurdu.

Madde ile mânâ tercihi, Hz. Muhammed’in ölümünden sonra bir çok sahabeye ve Hz. e Ebuzer’in de önüne kondu.
“Ya sesini çıkarma varlık içinde yaşa , ya da bir lokma ekmeğe muhtaç olursun” dediler.
Kimi sahabe maddeye teslim oldu, Hz.Ebuzer ise “REBEZE ÇÖLÜ”,nde aç ve kimsesiz ölmeyi tercih etti.
Madde için Muaviye’ye teslim olanlar da haklıydı , açlığı ve ölümü tercih eden Hz. Ebuzer’de haklıydı.

Kerbela’da kuşatılan Hz.Hüseyin için de iki seçenek vardı, ya Yezid’e biat edecek ve dünyada rahat yaşayacak, ya da inandıklarını haykıracak, ölümü ve açlığı seçecekti.
O dönem yaşayan bir çok sahabe ve yüzbinlerce Müslüman Yezidin gücüne ve varlığına teslim oldu.
Yezide teslim olan ve yezidin varlığından pay uman Müslümanlar da haklıydı , İnandığı için ölen şehitlerin şahı Hz.Hüseyin de haklıydı.

Ehl-i Sünnetin yıldızı İmam-ı Azâm Ebu Hanife’de mânâ ve madde terazisinde tartılanlardan oldu.
Devrinin Emevi Halifesi II.Kervan’ın,  Emeviler yıkılınca yerlerine gelen Abbasi halifeleri  Seffah ve Mansurun ,zalim iktidarına göz yummadı boyun eğmedi.
Zalim halifelere biat eden , göz yuman bu sebeple de taltif edilen alimler de haklıydı, İnandıkları için zindana atılmayı ve o uğurda ölmeyi kabul dene İmam-ı Azam hazretleri de haklıydı.

Neticede “EVET” diyen arkadaşların övünerek anlattığı gibi bazı faydalar elde ettikleri doğrudur, bu sebeple de haklıdırlar, onların penceresinden bakınca kazanmışlardır.

Bizim penceremizden bakınca da Allaha şükürler olsun ki, eğilip bükülmeden inancımızın gereğini yaptık, inancımıza aykırı, töremize ters , devlet ve millet aleyhine olan tek adam sistemine “HAYIR” diyerek direndik, umarız ki kazancımız, milletin tarihinde ve  ilâhi huzurdadır.