Orta oyunu yazılı bir metne sadık kalmadan genişçe bir açık alanda hayatın içinden enstantaneleri komedi şeklinde tiyatral olarak oynanma şeklidir.

Orta oyunu Türk tiyatrosunun temelini oluşturur.

Orta oyununun Türkiye’deki son temsilcisi 1973’te vefat eden İsmail Dümbüllü’dür.

Orta oyununda insanların, toplumların günlük yaşayışları hicvedilir, hepsi o kadar.

Orta oyununun toplumsal sorunlara çare mercii olduğu görülmemiştir.

Oynanır, izlenir, güldürür biter.

Oyundan sonra herkes evine gider. Yaşadıkları sorunların çözümlenmesi gene insanın kendisine kalır.

İzlediğimiz orta oyunumuz, bizi anlık olarak etkilemiş, güldürmüş fakat sorunlarımıza hiçbir çare üretememiş. Bizi kendi halimize bırakmıştır.

Siyaset sahnemiz de aynen öyle.

Tam bir orta oyunu.

Toplumumuzun bir sürü sorunu var.

Başta ekonomi, adalet, güvenlik, sağlık, gelecek kaygısı gibi daha da uzatılabilir.

Kazancının önemli bölümünü verdiği, emeğini verdiği, askerliğini yaptığı gerekirse daha da fedakârlık yapabileceği devletini emanet ettiği veya edeceği siyasetçilerin toplum için ürettikleri, Orta oyuncuların, oyunu oynadıkları mahallelilere katkısı kadar.

Yani sonuçta siyasetçi, alacağını alıyor, oyunun bitiminde de toplumu kendi haline bırakıyor.

Siyasetçiler 2017’de, dünyadaki gelişmiş veya yarı gelişmiş hiçbir toplumun önüne getiremeyecekleri bir anayasa değişikliğini saygısızca bizim toplumumuzun önüne getirdiler.

Gelen anayasa değişikliği teklifi, devleti yönetme yetkisinin çok azı halkta iken, olan çok az yetkiyi de halkın elinden alıp tek bir kişiye veriyordu.

Gelişmiş dünya yönetimlerine daha çok demokrasi ve daha çok çoğulcu katılımla devam ederken, biz demokrasimizi 150 yıl geriye götürüp devleti milletin olmaktan çıkartıp kişi veya aile devleti haline getirdik.

Başkanlık sistemine geçtiğimiz son 5 yılda nasıl zafiyetler, açmazlar, krizler yaşadığımız ortada.

Orta oyuncular işlerini iyi yapmış, tiyatral yeteneklerini iyi kullanmış, topluma cambazı göstermiş, devranlarının sürmesinin süresini uzatmıştı.

Siyaset mahallesinde günlük oyunlarına devam eden mevcut oyuncular varken, karşı arsalarına başka bir orta oyuncu kumpanyası geldi.

Yeni orta oyuncular devranın kendilerine dönmesine çalışıyorlar.

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” diye bir oyun kurmaya çalışıyorlar.

3 yıldır bu senaryo var. Ama sadece ismi var. İçeriğini kimse bilmiyor daha. 3 yıldır bir içerik bulunamadı yani.

Eskimiş oyuncuların ne kadar demokrasi dışı olduğu getirdikleri sistem yaşama geçince taraftarları tarafından ifade ediliyor.

Ya yeni oyuncular, demokrasinin, adaletin neresindeler?

Eski oyuncuların getirdiği sistemdeki Cumhurbaşkanına devredilen yetkilerin daha da arttırılarak millete iade edilmesini neden tartışmıyorlar.

Getirmek istedikleri parlamenter sistemde milletvekili aday listelerini kendi elcağızlarıyla mı yapacaklar, yoksa gösterilecek milletvekili aday listesinde toplum kararı olacak mı?

Siyasi kadroların belirleyicisi halk mı olacak kendileri mi?

Türkiye’de milletvekilliğinin aşağı yukarı 800 aile içinde oluşturulduğu, bazen de araya ayrık otlarının karıştığı bilinir.

Halk olarak ilgili olmazsak, orta oyuncusu siyasetçilerin önümüze getirdikleri senaryonun gerçek olduğunu sanar.

Gerçek senaryoyu söyleyene de hor gözle bakarız.

Biraz ilgi, biraz matematik, biraz düşünce yeter halbuki.

Devletin Milli Savunma Bakanı, Türkiye’de 9 milyon Suriyeli göçmen var diyor.

Devletin Cumhurbaşkanı Suriyeli göçmenlere 80 milyar dolar para harcadık, harcamaya da devam ediyoruz diyor.

9 milyon düzensiz göçmene 80 milyar dolar harcandığına göre.

Bir TC vatandaşı, bir sığınmacı için kaç dolar harcamış?

Hesap belli.

Böyle gidecekse hesabın nereye gideceği de belli.

Meselenin hem terör hem de ekonomik olduğu da belli.

Bu konunun Türkiye’ye maliyetinin yılda 9 milyar dolar olduğu belli.

Bir siyasetçi bu konuyu gündeme taşıdı.

Adama “Hep Suriyelileri konuşuyorsun” diye sataşan gafiller içimizde yaşıyor.

Halbuki sürekli para harcadığımız Suriyeli göçmenlerin milletimize 2022 yılında da maliyeti 9 milyar dolardan az olmayacak.

Ama siz arkalarda veya kenarlarda kalan TV’lerin ekranlarına çıkarmadığı, emperyalizmin ve yerli aparatlarının sevmediği, görmek bile istemediği insanları hiç dinlemeyin.

Hatta onları hakir görün.

Cilalı devşirmelerin sorunlarınıza çare bulacağını düşünün.

İyi orta oyunu izlemeler…