Görsel olarak Kubbet-üs Sahra'nın resminin kullanılması ne kadar derin olduklarının göstergesi oldu.

Böyle bir hatayı bilgisizlikten mi, yoksa bilerek mi yaptılar, bilinmemekle birlikte, ne kadar özensiz olduklarını gözler önüne sermiş oldular.

Mesela Atatürk'e, yakınlarına hakarete gelince hiç bir detayı kaçırmayan bu zevatın vukaatları geçen günler de kamuoyunu günlerce meşgul etmişti.

Bilindiği gibi Atatürk ile Afet İnan arasında ilişki olduğu iddiasında bulunan Mustafa Armağan ve programın konukları hakkında CHP suç duyurusunda bulunmuştu. Ankara Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı.

Mustafa Armağan 1995’ten 2015’e kadar Fethullah Gülen'in yayın organı Zaman’da yazdı. Hükümetin, FETÖ ile ilişkilerin koparılması için milat kabul ettiği 17-25 Aralık 2013’ten sonra da yazılarını sürdürdü.

FETÖ'CÜLERE ÖVGÜLER YAĞDIRMIŞ

Mustafa Armağan, Fetullah Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın yayın bölümü yöneticisiydi. Gülen’i öven, ‘Medya Aynasında Fethullah Gülen (Kozadan Kelebeğe)’ ve ‘Diyaloğa Adanmış Hayat’ kitaplarını yazdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan cemaate ‘Haşhaşiler’ dediğinde “Hizmet hareketine haşhaşi demek hakkaniyetle bağdaşmaz” diye savundu.

TVNET’te yayınlanan ve yazar Mustafa Armağan’ın sunduğu ‘Derin Tarih’ adlı programın konuklarından Süleyman Yeşilyurt, “Afet İnan hiçbir zaman manevi evlat değil, Çankaya’nın nikahsız ‘firts lady’sidir” dedi.

ATATÜRK'E HAKARET ETTİKLERİ DERGİNİN DANIŞMANI EKMELEDDİN İHSANOĞLU

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 2014 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Atatürk'e hakaretler edilen Derin Tarih dergisinin danışma kurulu üyeliği yaptığı ortaya çıktı.

Dergide son olarak, Latife Hanım'a ait olduğu iddia edilerek Atatürk'e hakaret eden bir mektup yayınlamıştı. Derginin danışmanlığını Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar Ekmeleddin İhsanoğlu yapıyordu.

Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra farkı

Harem-i Şerif; Mescid-i Aksa, Kubbet-üs Sahra, Ruhlar Kuyusu, türbe, sebil gibi dini amaçla yapılmış yapıları içine alan, yaklaşık 150 dönüm büyüklüğünde bir arazi üzerine dağılmış binalardan oluşan kutsal bir mekandır.

Günümüzde birçok kişi tarafından Mescid-i Aksa olduğu sanılan yapı ise, aslında gerçek Mescid-i Aksa'nın hemen yakınında yer alan Kubbet-üs Sahra'dır.

Mescid-i Aksa: Aksa kelimesi "en uzak" anlamındadır. Mescid-i Aksa da Mekke'ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır.

Yani, "en uzak mescid" demektir.

Harem-i Şerif yapılarının içerisinde Hz. Süleyman mabedinden kalan batı duvarına bitişik olan dörtgen şeklindeki bu cami, M.S. 638 yılında Hz. Ömer (r.a) döneminde Kudüs fethedildikten sonra inşa edilmiştir.

Mescid-i Aksa daha sonra Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan zamanında genişletilmiştir.

Kubbet-üs Sahra: Bugün pek çok kimse tarafından Mescid-i Aksa zannedilen üstü altın kaplı, sekiz köşeli yer aslında Kubbet-üs Sahra adlı yapıdır.

Bir dönem Kubbet-üs Sahra'yı ele geçiren Haçlılar, burayı kiliseye çevirmişlerdir.

Daha sonra Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü fethettikten sonra burayı kilise olmaktan çıkararak, cami olarak ziyarete açmıştır.

Bugünkü görünümüne ise Osmanlı padişahları tarafından birçok kez yapılan tamirat ve eklemelerle kavuşturulmuştur.

Ayrıca Kudüs'te Hz. Ömer Camii ismiyle bilinen bir mescit vardır ve Kubbet-üs Sahra da genellikle bu mescid ile karıştırılır.

Oysaki bu mescit, Harem-i Şerif'in dışında, 500 metre daha batıda yer almaktadır.

Editör: TE Bilişim