AKP, 16 yıllık iktidarında başarısızlık söz konusu olduğunda hiç bir zaman sorumluluk almadı. Başarıları kendisine, başarısızlıklarını faiz lobisine,FETÖ'ye, Gezicilere, üst akıla mal etti.

Son ekonomik krizde de durum değişmedi; sorumluluğu ABD ve Trump'a yıktı.

Aslında krizin nedeninin kötü yönetim,rüşvet, yolsuzluk,israf ve üretim odaklı olmayan yatırımlar olduğunu herkes biliyor. Ama kimsenin -kral çıplak-demeye cesareti yok.

ABD ve Trump'ın Türkiye'ye dönük beyan ve politikaları elbette kabul edilemez. Ama bu politikaların ekonomik krizle hiç bir alakası yok. ABD,Türk ekonomisinin duvara tosladığını gördüğü için bu şantaj politikasını izliyor. Trump'ın çıkışı ekonomik krizin nedeni değil,sonucudur. Ülkenin manevra kabiliyeti azaldıkça pusuda bekleyenler tek tek ortaya çıkıyor.

Ekonomist değilim, ama artık bir elin parmakları kadar kalmış bir avuç cesur,bilgili iktisatçı krizin nedenlerini yukarıda saydığım(Kötü yönetim,rüşvet vs) nedenlere bağlıyor. Ortak tespit; bugünden yarına kolay bir çıkış yolunun olmadığıdır.

Sorumluluğu ABD'nin üzerine yıkmak iktidara bir çok açıdan avantaj sağlıyor. AKP bugüne kadar siyasetini iman-küfür zemininde yürüttü.Müslümanlığı bir dine mensubiyetten çıkararak bir partiye aidiyetle özdeşleştirdi. Trump'la laf yarıştırmak, AKP'ye iman küfür zemininde siyaset yapmak için yeni bir alan ve imkan sunuyor. Ekonomi politikalarına yönelik eleştiriler Trump'tan yana olmak veya NATO'cu olmakla yaftalanıp hemen bertaraf ediliyor. Konuyu bilenler ABD'ci diye suçlanmamak için bildiklerini yutmak zorunda kalıyorlar.

Sokak diplomasisi Trump'ın da işine yarıyor,papaz Brunson üzerinden 50 milyonluk bir oy potansiyelini kendi arkasında konsolide ediyor.Hamasi ifadelerle ABD seçmeninin gururunu okşuyor.

Sözün özü, Türkiye'nin iyi yönetilmediği, yönetileceğine dair bir belirtinin de olmamasıdır.

***

Yukarıdaki gerçeğe rağmen, muhalefet enerjisini bir türlü AKP'nin yanlış politikalarını vatandaşa göstermeye odaklamadı. CHP, kendi iç meseleleri ile boğuşuyor. İYİ partide kim ülkücü, kim değil kavgası ülke meselelerini ikinci plana itiyor. Hiç unutmam, İYİ parti kurulduğunda bir köşe yazarı,bunlara karışmayın bir müddet sonra birbirlerine düşerler diye yazmıştı. Maalesef, İYİ partinin kuruluşunun üzerinden 10 ay bile geçmeden o yazar haklı çıktı. Ülkeyi felaketin eşiğine AKP getirdi ama ülkücüler birbiriyle kavga ediyor.16 yılın hesabı iktidardan sorulacağına ülkücüler birbirlerinden soruyor. Kimi münferit örneklerden hareketle ,iktidarın İYİ partiye yapıştırmaya çalıştığı FETÖ etiketini ülkücüler birbirine yapıştırıyor.

Oysa kritik dönemeçlerde iç ihtilaflar tehir edilir.Maalesef bu duyarlılık çoktan kaybolmuş. İYİ partide bazı hazmı zor yanlışların (Milletvekili ve GİK seçimi gibi) yapıldığı doğru.Lakin, bu yanlışlar bir parti yönetimi ile ilgili yanlışlar. AKP'nin her yanlışı geleceğimizle, ülke ve milletimizin bekası ile ilgili. Parti içi kavgalarda boğulmak, tam da iktidarın işine gelen bir durum.Vatandaş,pahalılıktan,enflasyondan kıvranıyor,muhalefet dikkatini kendi içinden kaldırıp ülke gerçeğine yöneltemiyor. Bir muhalefet, ağır bir krizde bile o iktidarı sarsamıyor, alternatif politikalar üretemiyorsa başarı şansı yoktur.Keza, parti içi çekişmelerin ülke meselelerini ikinci plana ittiği bir yerde yeni bir iktidar alternatifi çıkarılamaz.