Bahçeli'nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

"MHP, tek yürektir, tek sestir, tek nefestir. MHP mazlumların tercümanı, gariplerin kalp atışıdır. MHP Türkiye'nin son kalesi, son direniş hattıdır. Adana'da başlayan muhteşem diriliş hamlesi önümüzdeki yıl yarım asrı geride bırakmış olacaktır. Yarım asırdır millet hizmetindeyiz. Kurucu genel başkanımız Türkeş Bey'in açtığı yolda, gösterdiği istikamet boyunca yılmadan, yıkılmadan yürüyüş halindeyiz. Merhum başbuğumuzu özlemle, hasretle anıyoruz. Dönenlere, satanlara, kaçanlara, korkanlara hiç aldırış etmeden cesaretle yürüyoruz. Arkamıza bakmadan, tuzaklara takılmadan Türk milletini yüceltmek için çalışıyoruz. Yolumuz Hak yoludur, Allah yoludur.

Engin bir inancımız, hayranlık verici duruşumuz, fedakarlığımız ve feragatimiz vardır ki, oluk oluk vicdanlara akmıştır. Yatağına sığmayan taşan ırmaklar gibi Anadolu'nun her yerine ulaştık. Kimi zaman unutulduk, kimi zaman unutulduk sanıldık. Pes etmedik, umudumuzu kaybetmedik. Haklıydık, hakkımızın teslimini bekledik. Önce ülkem dedik, önce millet dedik, Türküz dedik, Türkçüyüz dedik, turanın ülküsüyle beslendik. Kozmopolit azgınlara, komünist akınlara direne direne, şeytanları taşlaya taşlaya bugünlere geldik. Aslından soyutlanmış, özgürlük ve insan hakları propagandasıyla bölücülüğü palazlandırdılar. Terörizmle sineceğimiz, terör saldırılarıyla susacağımızı zannettiler. Ekonomik tetikçileri kışkırttılar. FETÖ iblisini üzerimize saldılar. İşgali denediler, istilayı özendirdiler. Ancak ihmal ettikleri, görmezden geldikleri milli cesaretin karşısında her seferinde rezil rüsvaya döndüler. Türklüğün izini silmeye kimsenin gücü yetmez. Türk milleti birdir, hıyanet ve husumete karşı yenilmez iradedir. Türk vatanı bölünmez bütündür ve yapacağımız fedakarlıkların sınırı yoktur. İstiklalimiz için nice bedeller ödenmiştir. Türk milleti tarih içinde tezahür eden eşsiz bir kaynaşmanın mahsulüdür.

Biz MHP'yiz. Bazen bitmeyen mücadele, bazen tükenen umutlar, bazen çelikten yumruk olduk. Bazen yufka yürek, bazen hayırsever bir vicdan ve gönül olduk. Allah adına yapılan cenkler, minareler olduk. Türk milletinin manevi muhafızlığını görev bildik. Bugüne kadar ülkücü yaşadık, adam gibi yaşadık, bozkurt gibi hayata tutunduk. Elleri nasırlı dedelerin elleri kınalı anaların, kundağa düşen sabilerin, tüm insanlarımızın umudu olmak için şereflice çaba sarf ettik. Ne aldandık, ne aldattık ne de aldananlara inandık. Yüzümüzün ağarması için yüzsüzlere şans tanımadık. 

Üstlendiğimiz sorumluluk büyüktür, kutludur, bir o kadar da ağırdır. İnsanlığın yaşadığı ahlak ve değer buhranını analiz eden değerlere sahibiz. Sorgulayıcı bakışa sahibiz. Adalet duygusuna sahibiz. 2023 yılında lider ülke Türkiye hedefine ulaşacağız. 2053'te süper güç Türkiye'ye varmayı gaye ediniyoruz. 

Klasik siyasi şablonlara uymayız. Cumhuriyetin 3'üncü evresine yeni geçmişken, olaylar karşısında duyarsız ve sorumsuz hareket edemeyiz. MHP, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin her aşamada içindedir. Pay sahibidir. İhtiyaç duyulan her fedakarlığı seve seve yaparız. Geleceği planlamak yattığımız yerden olmaz. Aklın yolu birdir, o akıl Türk milletidir. Uzun hedefleri kucaklayanlar ancak gönlü, yüreği, vicdanı büyük olan dava adamlarıdır. Dava adamlığının hasretlerine sahip olmayanların, bedel ödemeyi göze alamayanların, fikrini ve mücadelesini savunamayanların, zoru görünce sinenlerin sahip olacağı bir unvan değildir ülkücülük. Gelecek gevşeklikle inşa edilemez, korkaklardan Fatih çıkamaz. Geleceğin Türkiyesi bugünün faziletli fedakarlıklarıyla oluşacaktır.

Biz bir tarih yazıyoruz, Türk millyetçiliği tarihe altın harflerle geçmiştir. Sıra bizdedir. Türk milletinin yaşadığı beka düzeyindeki tehditler, yeni ve çok önemli bir görev yüklemektedir. Devletimizin ve milletimizin bekası için önemli görevlerle karşı karşıyadır. Bütün dikkatler bize çevrilmiştir. Uyursak mezarımızı kazarlar. Beka düzeyindeki tehditleri analiz edip, stratejik müdahleleleri yapabilmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin istikrarlı yönetimi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir.

Türkiye'nin önüne hendek kazan, demokrasi dışı anlayışlara gülücük saçan bir ittifak vardır ki ortadadır. Bir yandan cumhurun huzuru için kurulmuş için bir ittifak varken, diğer yandan ihanet oluşumu pusudadır. CHP, HDP, İP aynı çizgidedir. 24 Haziran'da sonuç alamayan bu güruh umutlarını 31 Mart'a bağlamıştır. Sadece bekleyerek, ümit ederek amacımıza ulaşamayız. Tedbir almalıyız, tevekkül etmeliyiz. 31 Mart 2019 seçimlerini bir rejim krizine dönüştürmek isteyenlerin başlarına geçirmek boynumuzun borcudur. Vazife kutsaldır, kutludur. İhmali acıklı sonuçlara neden olacaktır. 

PKK'lı Demirtaş'ın serbest kalmasını isteyenlere zillet ittifakından başkası değildir. Türkiye'yi yabancılarai ihbar eden zihniyetin ana aktörleridir. AİHM'in PKK'lı Demirtaş için verdiği kararı gördünüz. Skandal bir karara imza atmıştır. Tescilli bir bölücünün siyasi nedenlerle cezaevine sokulduğu iddia edilmiştir. 53 kişinin kanı bulunan Demirtaş'ı haklı birisiymiş gibi göstermek Türk milletine hakarettir. Türk yargısı tarafsız ve bağımsızdır. Bir mahkeme kararı önce vicdanlara uygun olmak zorundadır. 

MHP lideri Devlet Bahçeli, “Zillet ittifakı yerli ve milli olmadığından iradesi rehinlidir. Milli gerçeklere yanlı ve şaşı bakmayı siyaset sanacak kadar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir” dedi.

Partisinin Antalya’da düzenlenen İl Başkanları ve Belediye Başkanları Toplantısı’nın kapanış oturumunda konuşan Devlet Bahçeli; CHP, İYİ Parti ve HDP’nin oluşturduğu ittifakın, 31 Mart seçimlerini bir rejim krizine dönüştürmek istediğini ama buna asla müsaade edilmeyeceğeni söyledi. Bahçeli, “Türkiye Cumhuriyeti’nin istikrarlı yönetimi, istikbalinin güvencesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.

Bunu sağlayacak siyasi imkan ve irade ise Cumhur İttifakı’dır. Buna karşılık Türkiye’nin önüne hendek kazan, sandıktan umudunu kesip sokağa oynayan, demokrasi dışı arayışlara gülücükler saçan bir blok vardır ki, bütün melun niyet ve eylemleriyle ortadadır. Yerli ve yabancı işbirlikçiler emperyalizmin tetik çeken eli olmaya çoktan hazır, çoktan namzettirler.

Bir yanda cumhurun huzur ve güvenliği için kurulmuş bir ittifak duruyorken, diğer yanda cumhurun kaos ve kargaşaya düşmesi için el ovuşturan ihanet ve ihtilaf oluşumu pusudadır. Zafer cumhurun olmaz ise, zillet altın vuruşunu yapacak, öldürücü darbeyi indirecektir. CHP-HDP-İP aynı çizgidedir. 24 Haziran’da sonuç alamayan bu güruh, 31 Mart’a umut bağlamıştır. Ancak hevesleri Allah’ın izniyle kursaklarında kalacak, Türkiye’nin doğruluşuna, yeni hükümet sisteminin doğasına zarar veremeyeceklerdir. Sadece dileyerek, sadece bekleyerek, sadece ümit ederek amacımıza ulaşamayız, tehlikeleri bertaraf edemeyiz.

Önce tedbir almalıyız, sonra tevekkül etmeliyiz. 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerini bir sistem oylamasına, bir hükümet tartışmasına, bir rejim krizine dönüştürmek isteyenlerin senaryolarını başlarına geçirmek, alayıyla mücadele etmek boynumuzun borcudur, milletimizin bize yüklediği tarihi bir vazifedir. Vazife kutsaldır, vazife kutludur, ihmali veya inkarı acıklı sonuçlara sebebiyet verecektir. Terör örgütleri devrededir. Türkiye’nin yıkımı için kuyruğa girenler faaliyet içindedir. CHP ile İP kaos bekçiliğine soyunmuşlardır. Yandaş ve yardımcıları HDP, PKK’yı belediyelere tekrar taşıma amacındadır. Oyun bellidir, kirli oyuncular açıktadır. PKK’lı Demirtaş’ın serbest kalmasını isteyenler zillet ittifakının çarpık ortaklarından başkası değildir. HDP’ye Kürt siyasi hareketi diyen ipsizler sahadadır. Türkiye’yi yabancılara ihbar eden, yabancı sefirlerle masalar kurup gelecek hayallerine dalan zilletin ana aktörleridir” ifadelerini kullandı.

AİHM’NİN SKANDAL KARARI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin skandal Demirtaş kararını da sert sözlerle eleştiren Bahçeli, “Terörü öven, terör saldırılarını provoke eden tescilli bir bölücünün siyasi nedenlerle cezaevine sokulduğu iddia edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 20 Kasım’da ülkemize PKK’lı Demirtaş’ı derhal serbest bırakın çağrısı yapmış, üstelik utanmadan tazminata mahkum etmiştir. Elinde 53 insanın kanı bulunan Demirtaş’ı adeta mağdur ve hakkı yenmiş birisi gibi göstermek ayıptır, ahlaksızlıktır, hukuksuzluktur, Türk milletine hakarettir. Türk yargısı tarafsız ve bağımsızdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türk adaletini hiçe saymıştır.

Türkiye yabancı başkentlerden değil Ankara’dan yönetilmektedir. Bir mahkeme kararı önce vicdanlara uygun olmak zorundadır. İspanya’da bölücü ve teröre bulaşmış bir partinin kapatılmasını onaylayan, konu Türkiye olunca bölücü ve teröristleri aklamaya kalkışan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ihanet mahkemesi olmaktan başka bir işe yaramamıştır. Gezi olaylarını övüp yerli Sorosların arkasında duranların, FETÖ’yü masum görüp FETÖ’cülere sığınma hakkı tanıyanların, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne hala inanmayanların, Türkiye’nin baskı ve dayatmalarla geri adım atmasını bekleyenlerin, PKK’yı yıllarca destekleyip Türkiye’ye saldırtanların hukuku da batsın, kararı da batsın, demokrasisi de batsın, özgürlük ve insan hakları anlayışları da yerin dibine geçsin. Zillet İttifakı yerli ve milli olmadığından iradesi rehinlidir. Milli gerçeklere yanlı ve şaşı bakmayı siyaset sanacak kadar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin içine düşürülmeye çalışıldığı çıkmazı görmüştür. Önlem alınmazsa, milli fedakârlık yapılmazsa, 31 Mart’ta ülkemizi siyasi kara kış beklemektedir. Bu düşüncelerimiz bir vehmin ürünü değildir. Önümüzdeki muhtemel sıkıntıları görmek lazımdır.

Biz 31 Mart’a ne kazanıp ne kaybederiz gözüyle bakmıyoruz. Biz 31 Mart’a şu kadar belediye benim olsun, bu kadar Adalet ve Kalkınma Partisi’nde bulunsun diye de yaklaşmıyoruz. 31 Mart’ı Türkiye’nin beka mücadelesi açısından dönüm noktası olarak değerlendiriyoruz. Ülke gitmişken, çarşı karışmışken, yeni hükümet sistemine hain bir sefer düzenlenirken belediyelerin hepsini biz alsak ne olacak almasak ne çıkacak? Yarın olacakların, geçmişte olanlar ile ilişkisini kavramış bir gönül ve görüş derinliğine ulaşmak zorundayız. Dün söyledik haklı çıktık, bugün yine söylüyoruz, eğer önlem alınmazsa gene haklı çıkacağız. Cumhur İttifakı’nda bir ara sorun çıkaran gelgitleri kenara bıraktık.

Yanlış anlamaları, maksadını aşan söz ve değerlendirmeleri milli beka için yok saydık. Dün gerekçelerimizi de tek tek sıraladık ve kararımızı açıkladık. İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarımızı göstermeyeceğiz. Bu illerde Adalet ve Kalkınma Partisi kimi isterse, kimi dilerse aday çıkarabilir. Biz müsterih bir vicdanla ve önşartsız destekleyeceğiz. Zillet İttifakı bu büyükşehirler dışında ortak aday çıkardığı her yerde de Cumhur İttifakı’nın gereği her neyse onu yapacağız, onun yanında olacağız. Milliyetçi Hareket Partisi milleti için vardır. Milliyetçi Hareket Partisi geleceğin güçlü Türkiye’si için üzerine düşeni yapacaktır” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim