2019 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri TBMM Genel Kurulu’nda devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı ve Milli Eğitim Bakanlığı bütçeleri görüşüldü.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Ankara’da yaşanan tren kazasına ilişkin olarak, “Perşembe sabahı, Ankara’da yaşanan elim tren kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınları ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kazanın sebebine yönelik incelemeler çok yönlü olarak devam ediyor, sonuçlarını en kısa sürede kamuoyu ile paylaşacağız. Elbette müsebbipler hakkında gereken yapılacaktır” dedi.

"DEMİRYOLLARIMIZI SERBESTLEŞTİRDİK"

Turhan, yüz yıldır el değmemiş demiryolu hatlarında yapılan çalışmalarla yolcu ve yük taşımacılığımıza soluk aldırdıklarını söyleyerek, “Demiryolu sektörünün taşımacılıktaki payını ve kalitesini artırmak amacıyla demiryollarımızı serbestleştirdik. Ayrıca demiryolu ulaşımından daha fazla katma değer elde etmek adına, lojistik altyapı çalışmalarına ağırlık verdik” ifadelerini kullandı.

Havayollarına ilişkin olarak Turhan, “Hava taşımacılığının dünyada erişmiş olduğu teknolojik ve yapısal değişiklikleri, 16 yıl gibi kısa bir zaman diliminde ülkemizde uygulayarak ‘havayolunu halkın yolu’ haline getirdik. Havayolu taşımacılığını serbestleştirerek rekabete açmanın ötesinde hava ulaşım ağını yurt geneline yaydık. Milli havayolu şirketimiz THY’yi, sadece kendi insanımızın değil, dünya vatandaşlarının tercih ettiği küresel bir marka haline getirdik. Dünyanın en büyük hava ulaşım merkezlerinden biri olan İstanbul Havalimanımızla, bu alandaki rekabet gücümüz katlanarak artacaktır” şeklinde konuştu.

Turhan, şöyle konuştu:

“Son 15 yılda ülkemiz ekonomisi yaklaşık 3 kat büyürken, nüfusumuz da 10 milyon artış göstermiştir. Buna bağlı olarak ülkemizde son 15 yılda taşıt sayısı yüzde 156, karayollarımızda ki trafik ise yüzde 151 oranında artmıştır. Karayollarımız artan ulaşım talebinin karşılanmasında önemli bir hizmeti ifa etmektedir. Bölünmüş yol uzunluğunu 26 bin 637 km ye çıkardık. Yol ağımızın yüzde 39’u, ana akslarımızın tamamına yakını bölünmüş yol haline geldi. Buna bağlı olarak seyir hızımız 2 katına çıktı, seyahat süreleri yarı yarıya kısaldı. Artık trafiğin yüzde 81’i bölünmüş yollarda seyrediyor. Bu sayede 17 milyar 700 milyon TL yıllık işgücü ve yakıt tasarrufunun yanında, emisyon salımında da yıllık 3 milyon 294 bin ton azalma sağlamış olduk.”

Yap-işlet-devret modeliyle Bakanlık olarak yapılan ve halen devam eden projelerin yatırım bedeli 132 milyar TL olduğunu belirten Turhan, “Buna karşılık söz konusu projeler için yüklenici firmalara 5 milyar 285 milyon TL garanti ödemesi yapıldı. Projelere sadece yapım maliyeti açısından da bakmamak lazım. Projenin tamamlanmasının ardından işletme döneminde ortaya çıkacak bakım, onarım ve iyileştirme masrafları da yüklenici tarafından karşılanıyor” diye konuştu.

Demiryolları hakkında bilgi veren Turhan, “Bin 213 kilometreye ulaşan Yüksek Hızlı Tren Hatlarında taşınan yolcu sayısı 45 milyona yaklaştı. Hızlı trenler sayesinde şehirlerin çevresi genişledi ve neredeyse şehirler birbirinin banliyösü haline geldi. Ulaşım maliyetlerinin düşürülmesini sağlamak, çevreci bir ulaştırma türü olma özelliğini daha da pekiştirmek için başlattığımız elektrikli ve sinyalli hat hamlemiz devam ediyor. Elektrikli hat uzunluğu 5 bin 467 kilometreye, sinyalli hat uzunluğu 5 bin 746 kilometreye ulaştı. Demiryollarımızda günde; sinyalizasyon sistemiyle 746, trafik memuru ile 493 adet tren işletilmektedir” ifadelerini kullandı.

"2019’UN İLK ÇEYREĞİNDE AÇMAYI PLANLIYORUZ"

Turhan, şunları kaydetti:

“Marmaray’ın devamı niteliğindeki Gebze-Halkalı Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi projemizi 2019’un ilk çeyreğinde hizmete açmayı planlıyoruz. Böylece Yüksek Hızlı Trenler İstanbul Halkalı’ya kadar hizmet verecek. Bu hattın açılmasıyla 13 istasyondan 16 hatta entegrasyon sağlanacak, yaklaşık 6,5 milyon İstanbullu, zamandan tasarruf ederek konforlu ve güvenli seyahat imkanına kavuşacak. Günde bir milyondan fazla yolcunun yararlanacağı Gebze-Halkalı arası 115 dakikaya inecek.”

CHP milletvekilleri Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın sunumunu dinlemedi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitim bir kurum olduğunu söyleyerek, “Dolayısıyla bir sistemdir, alt sistemleri ve bileşenleri vardır. Bu bileşenlerin her birisinin birbiriyle nasıl ve ne tür bir ilişkisi olduğunun bir matris üzerinde temsili söz konusudur bu dokümanda. Bu matrisin varlığının temel faydasını şöyle izah etmek mümkün olabilir: Biz eğitimle ilgili bir karar alacağımızda, aldığımız her kararın eğitimin alt sistemlerinin hangisinde ne tür bir değişime yol açacağının önceden simüle edilebilmesi gerekiyor. Yani, bir karar destek sistemi vasıtasıyla, eğitimde alacağımız her bir kararın insan kaynaklarıyla ilgili maliyeti, psikolojik maliyeti, sosyal maliyeti, finansal maliyeti, bütün bu maliyetlerin bir çözümlemesine ihtiyaç duyuluyor. İşte, bu ihtiyacı karşılamak için de bu matris düzeninde bir sistem analizi gerekiyordu ve bir altyapı kurma ihtiyacımız vardı” ifadelerini kullandı.

"EN BÜYÜK ÇÖZÜM EĞİTİM"

Türkiye’nin en büyük çözümünün eğitim olduğunu kaydeden Selçuk, “Bundan dolayı da bu konuda çok umutluyuz ve bu umudumuzu Meclisimizin desteğiyle doruklara taşıyacağımız konusunda da inancımız tamdır. Okul terkleri gibi, öğrencilerin barınma sorunları gibi, eğitim öğretim süreçlerinin daha güvenli ortamlarda yapılması gibi konularda bazı sorunlarımız var ve bu sorunları halletmekle ilgili de ne tür bir iş ve işlem süreci gerçekleştirilecek, bunlara ilişkin araştırma, planlama ve uygulama stratejilerimizi ortaya koymuş durumdayız. Nitekim vizyon dokümanında da hedeflenen bütün iş ve işlemlerin hepsinin fizibilitesi ve maliyet analizleri yapılmıştır. Bunları yaptığımızda Türkiye üç yıl sonra, dört yıl sonra, beş yıl sonra eğitim sistemi açısından nerede olacak, bu soruya ilişkin de bazı simülasyon çalışmalarımız, modelleme çalışmalarımız var” şeklinde konuştu.

Selçuk, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ilköğretimde 16’ya, ortaöğretimde de 12’ye düştüğünü belirterek, “Ülkemizin tüm coğrafi bölgelerindeki öğretmen doluluk oranları birbirine yakın bir orana yükselmiş, norm kadro doluluk oranları Doğu Anadolu’da yüzde 89; Güneydoğu Anadolu’da yüzde 88; ülke genelinde ise yüzde 89 oranındadır, seviyesindedir. Bu, Türkiye’de artık öğretmen tedariki konusunda çok büyük bir problem yaşamadığımızı ama çeşitli düzenlemelerle bir optimizasyon ihtiyacının da bulunduğu gösteriyor” diye konuştu.

Öğretmenlerin mali ve sosyal hakları üzerinde de önemli iyileştirmeler yapıldığını kaydeden Selçuk, “Bakanlığımız bünyesinde göreve yeni başlayan 9’uncu derece birinci kademedeki bir öğretmenimizin maaşı 3 bin 320 TL, ek ders ücreti net 13,90 TL olmuştur. Haftada on beş saat, ayda altmış saat ek ders veren bir öğretmene 834 Türk lirası ek ders ücretiyle birlikte toplam 4 bin 154 Türk lirası aylık ücret olarak ödenmektedir. Ayrıca tüm öğretmenlerimize eğitim öğretim yılı başında ‘eğitim ve öğretime hazırlık ödeneği’ adı altında bin 130 lira ödenmiştir” dedi.

Kaynak: iha