Törende konuşan TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Dünya bir şaşkınlık içinde yeni ABD Başkanının aldığı kararları izlemektedir. Bu sürdürülebilir bir durum değildir ve mutlaka bu yanlıştan dönülmeli. Türkiye hiçbir zaman parmak sallamakla hizaya getirilecek bir ülke değildir" dedi.

Türkiye’nin ilk ve tek genel ticaret fuarı 87. İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), düzenlenen açılış töreniyle birlikte ziyaretçilerine kapılarını açtı. İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde düzenlenen 87. İEF açılış törenine; TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sırbistan Başbakan Yardımcısı Rasim Ljajic, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Hindistan Ankara Büyükelçisi Sanjay Bhattacharyya ve fuarın ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile çok sayıda davetli katıldı. Tören, odak ülke Hindistan ve partner ülke Sırbistan milli marşı ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından Sırbistan KOLO Dans ve Müzik Topluluğu performans sergiledi.

"TÜRKİYE HİÇBİR ZAMAN PARMAK SALLAMAKLA HİZAYA GETİRİLECEK BİR ÜLKE DEĞİLDİR"

Konuşmasında dünyanın yeniden şekillendiğini, bu gerçeğin görülmesi gerektiğini belirten Yıldırım, "Gelişmekte olan ülkelere gelişmiş ülkelerden fon akışını önlemek için fonları elinde bulunduran ülkeler tedbirler alıyor. Bir kısmı faiz yükseltmek bir kısmı rezerv parayı silah olarak diğer ülkelere ambargo ve kısıtlama şekilde tezahür ediyor. Bu küresel refah için hayra alamet bir iş değil. Hiçbir şekilde rezerv para silah olarak kullanılamaz. Dünya bir şaşkınlık içinde yeni ABD Başkanının aldığı kararları izlemektedir. Bu sürdürülebilir bir durum değildir ve mutlaka bu yanlıştan dönülmeli. Türkiye’yi tehdit ile hizaya getireceğini zannedenler büyük yanlış içindedir. Türkiye hiçbir zaman parmak sallamakla hizaya getirilecek bir ülke değildir. Yedi düvele karşı dimdik durmuş, istiklal mücadelesi vermiş bu millet bugün de aynı yerdedir. ABD ile yaşamaya başladığımız bu krizde, bütün partiler bu konuda tek ses haline gelmiştir. Bu ülkemize karşı dayatmalara karşı çıkmıştır. Bundan sonra iş siyasi iktidara, gerektiğinde meclise düşmektedir" diye konuştu.

"BİZ DE BU ANLAYIŞA YÖNELMEK DURUMUNDAYIZ"

Sadece ABD’nin faiz artırımı ile 4.5 trilyon doları gelişmekte olan ülkeler pazarından çekmeyi başardığını, Avrupa Birliği’nin (AB), 2.4 trilyon Avro’yu aynı yöntemle gelişmekte olan ülkelerden kendi ülkesine getirmeyi başardığını söyleyen Yıldırım, "Yatırımcılar bu tedbirlerle kendi milli sınırlarına dönmeye zorlanmaktadır. Dün sermayenin serbest dolaşımını savunanlar bugün kendi sermayesini başka ülke göndermemek için tedbirler alıyor. Bunu da vatandaşlarının refahı için yaptıklarını söylüyorlar. Biz de bu anlayışa yönelmek durumundayız. Yabancı sermaye girişimini daha da uzun vadeli özendirmek, kendi sermaye birikimimizi de ülkemizde tutmak mecburiyetindeyiz. Bunun yolu zor değil. Bu çağın ekonomisinin gerçeklerine göre hareket etmekten geçiyor. Daha yenilikçi anlayışı benimsemeliyiz" dedi.

“EKONOMİDE DE BUGÜNLERDE KIŞ MEVSİMİ VAR”

Türkiye’nin ekonomik sıkıntı yaşadığının bir gerçek olduğunu kaydeden Yıldırım, “Her baharın bir kışı vardır misali ekonomide de bugünlerde kış mevsimi var ancak karşı karşıya olduğumuz zorlukları sızlanarak, şikayet ederek aşamayız. Siyasi eleştirilerle çözüm üretemeyiz. Herkes bilmeli ki hepimiz aynı gemideyiz. Bu gemide 81 milyon Anadolu evladı ve aynı zamanda ümidini bu ülkeye bağlamış milyonlarca gönül dünyamızın insanı var. Kalbi bizimle atan milyonlarca kardeşimiz var. Türkiye geçmişte olduğu gibi bu zorluğun da üstesinden gelecektir. Milletimiz rahat olsun. Sen ben demeden biz olarak bu zorlukların üstesinden geleceğiz. Hedefimiz zorlukları aşmak ve tekrar etmemek için tedbirlerin köklü şekilde alınmasıdır. Milli ve yerlileşme çok önemli. 2000’de savunma sanayinde yerlilik oranı yüzde 24 iken bugün yüzde 65. Bu önemli gelişme ama yeterli değil” şeklinde konuştu.

“AB’Yİ ŞARTLAR OLUMSUZ OLDUĞUNDA DA YANIMIZDA GÖRMEK İSTİYORUZ”

Konuşmasında Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerinde de bahseden Yıldırım, yaşanan bazı sorunların karşılıklı güven eksikliğinden kaynakladığını ifade etti. Yıldırım, “Avrupa Birliği, bazı durumlarda Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate almıyor. Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerine dair milletimizde yerleşen kanaat ‘AB, Türkiye’yi oyalıyor’. Üzülerek ifade ediyorum; AB bu konuda yeterli samimiyette davranmıyor. Biz müzakereleri devam ettirip AB üyesi hedefinden vazgeçmiş değiliz. AB’den daha samimi, kararlı vizyoner bir bakış açısı bekliyoruz. AB’yi şartlar olumsuz olduğunda da yanımızda görmek istiyoruz” dedi.

“BAĞIMSIZLIĞIN TEMEL ŞARTI EKONOMİK BAĞIMSIZLIK”

Ekonomik, sosyal ve siyasi ilişkiler dikkate alındığında günümüzde mutlak bağımsızlıktan söz etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Meclis Başkanı Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama siyasi bağımsızlığın temel şartının ekonomik bağımsızlık olduğu gerçektir. Ekonomimizin, güçlü askeri caydırıcılığımızın söz konusu olmadığı yerlerde dayatmalara maruz kalmak kaçınılmaz. Soğuk savaşın sona erdiği 1989’dan itibaren bütün dünya değişime girdi. Sovyetlerin dağılmasından sonra sahneye birçok yeni devlet çıktı. Bu durum ülkelere yeni ufuklar kazandırdı. Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetler İle Balkanlar’daki ülkeler bağımsızlık kazanarak BM üyesi ülkeler arasına katıldı. Sevindiğimiz bu tablo bizimle birlikte dünyada pek çok ülkeye yeni fırsat pencereleri açmıştır. Aynı zamanda Çin’in de ekonomik güç olarak dünya sahnesine çıktığı dönem oldu. Hindistan da bu dönemde ekonomi alanda gücünü gösterecek önemli adımlar attığı ve büyümenin dikkate değer şekilde sürdürülebilir ülke haline geldi. Maalesef Türkiye zaman zaman istikrarsızlık nedeniyle özellikle 90’lı yıllarda ekonomik ve siyasi krizlerle geçirdi ve önüne gelen fırtsatları değerlendirmede zamanı etkin kullanamadı. 2000’li yıllarla birlikte istikrar ve güven sayesinde kriz sonrası Türkiye’nin ekonomisi büyümeye, ihracatı artmaya devam etmiştir. Benim de görev yaptığım dönemlerde alt yapının geliştirilmesi konusunda önemli mesafe kat edildi.”

“YETERLİ GÖRMEMİZ SÖZ KONUSU OLMAMALI”

Türkiye’nin bugün 52 ülkeye 4 saat içerisinde erişebilen konumda stratejik bir coğrafyada yer aldığını kaydeden Yıldırım, “Önemli olan 25 trilyon doları bulan bu pazara erişebilmenizdir. Çok şükür Türkiye bunu başarmıştır. Türkiye karayolu, hava yolu ve demiryollarında bu atılımı gerçekleştirmiş olmanın verdiği avantajı kullanmaktadır. Alt yapı yetersizliğimiz söz konusu değildir. Diğer yandan şehirleşme konusunda yerel yönetimler ve merkezi hükmet bünyesinde dönüşüm projeleri hayata geçiriliyor. Ekonomik faaliyetlerde özel sektörün varlığı artmıştır. Ekonomimiz daha da dinamik hale gelmiştir. İhracat kapasitesi Türkiye’de 36 milyar dolardan 160 milyar doların üzerine çıkmıştır. Türkiye’nin kapasitenin birkaç kat arttığı açıkça görülüyor. Bunu yeterli görmemiz söz konusu olmamalı. Türkiye’nin potansiyeli bunların çok çok üzerinde” dedi.

“ESKİ ÜRETİM KALIPLARINA DEVAM EDERSEK ORTA GELİR TUZAĞINDAN KURTULMAMIZ ÇOK ZOR”

Dünyadaki değişen teknolojinin üretimin biçimini değiştirdiğini kaydeden Yıldırım, “Bu durum üretim ve ticaretin paradigmasını etkiliyor. Emek yoğun üretimden bilgiye dayalı teknolojik gelişme ağırlıklı üretime geçişi başladı. İnsanın düzenleyici ve denetleyici olduğu bir üretim modeline dünya hızla gidiyor. Bu durum maliyet, rekabet ve istihdamı da etkiliyor. Gelişen dünya ile rekabet etmek için bilgi ve teknolojiye sahip olmaktan başka yol yok. Yatırımları bundan sonra daha fazla yapma sorumluluğumuz var. Gençlerimizi bilgi ve teknoloji yoğun üretime yönlendirmek zorundayız. Eski üretim kalıplarına devam edersek orta gelir tuzağından kurtulmamız çok zor” ifadelerini kullandı.

"DEĞİŞİME AYAK UYDURMA ZORUNLULUĞU VAR"

Konuşmasında inovasyona vurgu yapan Yıldırım, şöyle konuştu: “Yenilikçilik çağında yaşıyoruz. Bu kavramı unutmayalım. İçimizdeki yüzyıl, bizim için geçmiş dönemde Fatih’in İstanbul’u fethi kadar önemli bir dönemdir. İcraat ile ticareti birleştiren bu kavramın özü sürekli yenilik, araştırma ve geliştirmedir. Şirketlerin uluslararası kalkınmanın temelinde yenilikçilik yatmaktadır. Yenilikçilik, devletlerin politikalarını dahi belirleyecek düzeye gelmiştir. Dünyada artık geriye gidiş söz konusu değildir. Hepimizin bu değişime ayak uydurma zorunluluğu var. Değişime direnç olursa değiştirileceğimizi göz ardı etmemeliyiz. Nuh Tufanı olmadığı sürece insanlık mecvut kazanımlarını koruyacak ve ileri gidecek. İnsan gücünün yerini makineler aldı. Bu makineler mekanik değil; 3 boyutlu yazıcı, akıllı robotlar gibi ‘makine’ demeye dilimizin varmayacağı yen üretim araçları birçok ülkede devreye girdi.”

“GELİNEN NOKTA CESARET VERİCİ”

Ciroları milyarlarca dolarlara ulaşan şirketlerin geçmişinin 15 yılı geçmediğini, halbuki konvansiyonel 150 yıllık şirketlerin ekonomi sahnesinden çekildiğini söyleyen Yıldırım, “Akıllı telefon üreticileri, internet arama motorları, kitap dağıtım şirketleri, sosyal medya şirketleri; siz bunları kullanıp para kazandırıyorsunuz. Türkiye de benzer şirketler mevcut ama bizim bu şirketlerimizi uluslararası ölçeğe taşıma mecburiyetimiz vardı. Bakanlık dönemimde cep telefonu yapılması, bilgisayar yapılması gibi konularda gayret gösterdik. Bun yönde başlattığımız girişimler meyvesini vermeye başladı. Geç olmakla beraber gelinen nokta cesaret verici. Vestel’i ortaya koyduğu yılmaz çalışmadan dolayı tebrik ediyorum” açıklamasında bulundu.

“TİCARET SAVAŞLARININ ZAMANI DEĞİL”

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan da şöyle konuştu: “Umuyorum bu fuar vesilesi ile kurulacak dostluklar yeni iş birliği imkanları doğuracaktır. Önümüzdeki dönem ticaret önündeki engelleri kaldırarak kalkınma ve zenginleşmenin zamanı, ticaret savaşlarının zamanı değil. Ekonomik kalkınmada ana unsur hale gelen teknolojik gelişmeler mercek altına alınmaktadır. Teknolojinin küresel ekonomi için oyun kurucu olduğu bir yüzyılda yaşıyoruz. Teknolojiyi merkeze alan politikaların başarılı olacağı kesindir. Bu mücadelede iş birliği yapmamız gerekiyor. Biz de teknoloji odaklı projeler üzerinde çalışıyoruz."

"FIRSATLARI İYİ DEĞERLENDİRMEK GEREK"

Sırbistan Başbakan Yardımcısı Rasim Ljajic de, şunları söyledi: “Çok kıymetli dost ülkemiz Türkiye’ye selamlarımı sunuyorum. Böyle büyük bir organizasyonda partner ülke olmak son derece gurur verici. Sırbistan ve Türkiye Cumhuriyeti arasında son dönemde en iyi dostluk ilişkileri kaydedildi. Hem siyasi hem de ekonomik anlamda ikili ilişkilerimiz son derece iyi. Sırbistan Cumhuriyeti’ni eğitim ve ticaret anlamında sunacağımız çok hizmetlerimiz var. İEF’de herkese her konuda cevap vereceğiz. Hem Türk ekonomisinin iyileşmesi bakımından hem de bölgedeki ülkelere ışık yakmasının öneminin altını çizmek istiyorum. Türkiye’den Sırbistan’a gelen turist sayısı 2. sırada bulunmakta. Bu fuara Karadağ’dan da heyet geldi. Bizler küçük ülkeler olabiliriz ama biz ortak olmalıyız. Global piyasada sunulan fırsatları iyi değerlendirmek gerek. Çeşitli ülkeler ve kültürler birleşiyor. İEF’de son zamanlarda görmeye alışkın olmadığımız tablolarla karşılaşıyoruz. Pek çok ülke burada birbirleriyle kaynaşıyor. Dünya hiç bir zaman bu kadar barış ve sevgiye ihtiyaç duymamıştır. İEF’deki bu barış ortamının dünyadaki en uzak yerlere ulaşması dileğiyle. Örnek olması dileğiyle. Karşılıklı anlaşmayı artıralım sevgi ve saygıyı artıralım."

“FUARIN, POPÜLİZM VE POLİTİKA YAPMA YERİ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Kürsüde ülke ekonomisi ile ilgili değerlendirmede bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın ardından konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Fuarın biraz popülaritesi gerilemiş olsa da son zamanlarda eski gücünü kazanmaya devam ediyor. İzmir Fuarı’nı 30 yıl önceki saf duygularla hatırlamak istiyorum. Fuarın, popülizm ve politika yapma yeri olmadığını düşünüyorum. İzmir’in Türkiye Cumhuriyeti’ne kattığı bir olma, güçlü olma duyguları ile anılmasını istiyorum” açıklamasında bulundu.

“SIKINTILARIMIZ VAR AMA UMUTSUZ OLACAĞIMIZ ANLAMINA GELMİYOR”

Açılışta konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da şunları söyledi: “Fuarın tarihimizde çok önemli bir yer var. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan cumhuriyetimizin emperyalizme karşı verdiği onurlu mücadele ve bağımsızlık savaşı ile işin bitmediğinin bilincindeydi. Bağımsızlığın devamı için ekonomik, bilimsel ve kültürel alanlarda da mücadele gerektiriyordu. Fuarın temelleri 1923’te İzmir İktisat Kongesi’nde atılmıştır. Son dönemde görülen dış finansı kötü yönetmenin sıkıntıları ekonomiyi sıcak para ile şişirme stratejisinin sonucudur. TL’nin değer kaybı kur farkı zararlarına neden olmaktadır. Trump yönetiminin ülkemize karşı uyguladığı haksız yaptırımları kabul edemeyiz. Ekonomide olan biteni ekonomik saldırı sözlerinin arkasına gizlemek ve aspirin tedavisi uygulamak krizi derinleştirmek dışında bir işe yaramayacaktır. Enflasyon artmakta, işsizlik artmaktadır. Bugün sıkıntılarımız var ama umutsuz olacağımız anlamına gelmiyor. Türkiye, 90’lı yıllardan beri dünyanın en güçlü 20 ekonomisi arasındadır. Bu ekonomi doğru ilaç verildiğinde kısa sürede toparlanacaktır. Çağımızda yaşanan köklü değişimler ekonomilere yenilikçi olmak dışında seçenek bırakmamaktadır. Sanayi 4.0 dönüşümünü yapabilecek bir ekonomiye evrilmemizin yolu inovasyondan geçiyor.”

“COŞKU VE HEYECAN YAŞIYORUZ”

İzmir Valisi Erol Ayyıldız, “İzmir Enternasyonal Fuarı’nın kapılarını 87. kez dünyaya açmasının sevincini, coşkusunu ve heyecanını yaşıyoruz” dedi. Fuarın bu yılki temasının teknoloji olduğunu hatırlatan Vali Ayyıldız, “Fuar süresince çeşitli etkinliklerle ele alınacak temanın ülkemizin eşsiz fırsatlarının iyi değerlendirilmesine vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

"TOPLUMLARDA BÜYÜK DEĞİŞİKLİKLER OLUYOR"

Hindistan Ankara Büyükelçisi Sanjay Bhattacharyya da, “İzmir Fuarı’na katılmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Dünya elbette tamamen bir dönüşüm içerisinde. Sizlere bunlardan bahsetmek istiyorum. Ekonomi açısından ve ideolojiler açısından toplumlarda büyük değişiklikler olmakta. Teknoloji son derece değişmekte ve fırsatlardan teknoloji sayesinde yararlanma fırsatı buluyoruz. Ekonomik yer çekimi Asya’ya doğru kaymakta ve burada yepyeni yükselen değerler var. İEF’e Asya ve Afrika’dan çok temsilci katıldı. Bu sayede ülkeler arasında yepyeni fırsatlar olacak ve pek çok piyasa ortaya çıkacak" dedi.

“İZMİR DÜNYANIN EN ÖNEMLİ FUARCILIK ŞEHİRLERİNDEN BİRİSİ”

İEF açılışında konuşan ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Dünyanın yaşayan en eski fuarlarından biri burası. Türkiye’nin de ilk göz ağrısı. Evet; ilk olmak, öncü olabilmek önemlidir ama bu önderlik vasfını yaşatabilmek ve geleceğe aktarabilmek de bir o kadar önemlidir. Biz İzmir’de fuarcılığın çıtasını hep yukarı, daha yukarı taşıyoruz. Sadece genel ticaret fuarımızı değil, ihtisas fuarlarımızı da büyütüyoruz. Türkiye’nin en büyük ve en nitelikli fuarcılık merkezini İzmir’de kurduk. Adını Fuar İzmir koyduk. Her yıl onlarca fuar düzenliyoruz. Kıtaları, ülkeleri, kültürleri, ırkları, dinleri buluşturarak aynı zamanda evrensel barışa da hizmet ediyoruz. Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmirlilere verdiği bir görevdir. O yüzden fuarlarımıza gözümüz gibi bakıyoruz. İddia ediyorum; bugün İzmir, sadece ülkemizin ve yakın coğrafyanın değil, dünyanın en önemli fuarcılık şehirlerinden birisi haline gelmiştir. Bu başarının altında, güçlü fuarcılık alt yapımız kadar, İzmir’in, tüm insanların bir arada ve barış içinde yaşadığı bir şehir olmasının da büyük payı var. Bu yönüyle İzmir, bugün dünyamızın önemli sorunlarından biri olan şiddet, hoşgörüsüzlük ve çatışmaların yerine barış ve uzlaşı kültürünü yerleştirmemizde örnek bir model olarak ortaya çıkmaktadır. İzmir Enternasyonal Fuarı ise Türkiye’nin gülen yüzüdür. Ülkemizin moral kaynağıdır. Sıcaktır, dost canlısıdır. Kardeşliktir. Ulusların kucaklaşmasıdır. Bir genel ticaret fuarından daha çok, aile buluşması gibidir” ifadelerini kullandı.

“MERHABA DÜNYA”

Geçen yıl İEF’te Rusya’yı ağırladıklarını hatırlatan Başkan Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen yıl Rusya gibi güçlü bir devleti ağırlamış, ülkelerimiz arasındaki dostluk ve işbirliğine önemli katkı sağlamıştık. Bu yılki ‘odak ülke’ Hindistan’a ve ‘partner ülke’ Sırbistan’a, tüm hemşehrilerim adına ‘hoş geldiniz’ diyorum. Gelecek yıl da yine bir başka dünya devini İzmir’de, İzmir Enternasyonal Fuarı’nda konuk etmeyi arzuluyoruz. Bu konudaki görüşmelerimiz ve çalışmalarımız sürüyor. Bu fuarımızın başarısında emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma, üç yıldır sponsorluk desteği veren Folkart ve Vestel’e huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum ama en büyük teşekkürüm, bu fuarı 87 yıldır yaşatan, sahip çıkan İzmirli hemşehrilerime gelecek. Türkiye’nin ileri görüşlü, yenilikçi, çağdaş ve cumhuriyetçi o güzel insanlarına. Başta İzmir Enternasyonal Fuarı’nı bir sembol haline getiren unutulmaz belediye başkanımız Dr. Behçet Uz olmak üzere, bu fuara büyük emekleri geçen, katkı koyan tüm belediye başkanlarımızı ve elbette rahmetli Başkanımız Ahmet Piriştina’yı da, minnetle ve şükranla anıyorum. Barışın, hoşgörünün, özgürlüğün ve demokrasinin kenti aydınlık İzmir’den; 87 yıllık müstesna bir cumhuriyet eseri olan İzmir Enternasyonal Fuarı’ndan, tüm dünyaya sevgilerimizi ve selamlarımızı gönderiyorum. Merhaba Ege, merhaba Türkiye, merhaba dünya.”

PROTOKOL STANTLARI GEZDİ

Konuşmaların ardından partner ülke Sırbistan ve odak ülke Hindistan temsilcilerine plaket takdiminde bulunuldu, daha sonra kurdele merasimi yapıldı. Protokol, kurdele kesiminin ardından fuar alanında bulunan Sırbistan ve Hindistan stantları ile ‘ticaret holü’ standını ziyaret etti.

TİCARET, KÜLTÜR, SANAT VE EĞLENCENİN MERKEZİ

İEF’te partner ülke Sırbistan, odak ülke ise Hindistan olurken, ana tema ’teknoloji’ olarak belirlendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından 7-16 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Türkiye’nin ilk ve tek genel ticaret fuarı İzmir Enternasyonal Fuarı; ticaret, kültür, sanat ve eğlencenin merkezi olacak. Ana sponsoru Folkart, inovasyon ana sponsoru Vestel ve etkinlik sponsoru Migros olan İzmir Enternasyonal Fuarı, son teknolojik gelişmeleri ziyaretçilerle buluşturacak. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın giriş saatleri 16.00-23.00 olarak belirlendi. Fuar giriş ücretleri, İzmirim Kart ile tam 4 TL, öğrenci ise 3 TL olurken; engelli ve refakatçi, gazi ve gazi yakını, şehit ailesi elektronik kart sahipleri ücretsiz olarak Kültürpark’a girebilecek. Kartla girişlerin yanı sıra bu yıl da Biletix ile girişler yapılabilecek.

(Ceren Atmaca - Halil Karahan - Ali Gözeten /İHA)
Kaynak: iha