MHP’den ihraç edildikten sonra bir süre bağımsız milletvekilliği yapan ve dün Demokrat Parti’ye geçen Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, TV5’de yayınlanan “4. Güç” programında Hasan Basri Akdemir ile Mustafa Deniz’in sorularını cevapladı.

“Milletin beklediklerini söyleyince ihraç edildim”

MHP’den neden ihraç edildiğine dair soruyu cevaplayan Enginyurt, 41 yılını ülkücü hareketin içinde geçirdiğini, 24 Haziran seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’a kendinden çok oy istediğini hatırlattı. Enginyurt, “Fakat 24 Haziran seçimlerinden sonra iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ni de (AK Parti) milletin, devletin, sokaktaki insanın beklentileri doğrultusunda, yeri geldiğinde, aslında acımasızca bir eleştiri değil ama haklı düşüncelerimizi ifade ettim” dedi.

Cemal Enginyurt, sözlerine şöyle devam etti:

“AK Parti’liler de MHP aleyhine konuştular ama ihraç edilmediler”

“Örneğin berberler kapanmıştı, ‘açılsın, bu insanlar evine ekmek götüremiyor’ dedim. ‘Kahveci esnafı 1 yıldır perişan’ dedim. ‘Servis esnafı perişan’ dedim. Fındık üreticisinin derdini anlattım, balıkçının derdini anlattım; ama her defasında bu, Cumhur İttifakı’na bir eleştiri, Cumhur İttifakı’na zarar verdiğim yönünde, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi cephesinde bir kanaat oluştu. Yani Milliyetçi Hareket Partisi’nde benim dışımda konuşan da bir milletvekili olmadığı için, Sayın Genel Başkan, sürekli işte Cumhur İttifakı’na zarar verdiğimizi söyledi. Ben, kendisine de defalarca ifade ettim; ‘Efendim, Cumhur İttifakı’na zarar vermek nasıl oluyor?’ dedim örneğin. Yani biz, sokakta ‘esnaf geçinemiyor’ diyorsak, ‘vergi, SGK affı çıkmalı’ diyorsak, ‘vatandaşın çek senetleri ödenemiyor, iflas etti’ diyorsak, ‘çeklerden dolayı yüz binlerce insan mağdur oldu. Bu insanların çeklerini ödeyecek bir iş imkânları da yok. Bunlar hapis yatacaklar. Sayıları 300 bin. Bunu anlatmak niye eleştiri olsun?’ dedik.

Fakat en son Sayın Tarım Bakanı, Ordu’ya geldiğinde, temmuz ayında, bir konuşma yaptı. Dedi ki, ‘Fındık rekoltesi 665 bin ton’ dedi, ki şu an itibarıyla 550 bin ton olmadığı bile görüldü, tescillendi. Yine dedi ki, ‘Avrupalı, fındık fiyatları pahalı olursa fındık almaz’ dedi. Biz de dedik ki, ‘Ne yapıyorsun Sayın Bakan? Sen, çiftçinin bakanı mısın, sen İtalyan firması, tekelci bir firmanın mı sözcülüğünü yapıyorsun?’ dedik. Şu an fındık, 3 dolar. Avrupalının 14 dolara fındık aldığı dönemler oldu, 9 dolara fındık aldığı dönemler oldu. Dolayısıyla bunu neye göre söylüyorsunuz?’ diye ve ‘Rekolte 665 bin ton yok. Eğer 665 bin ton olursa ben, milletvekilliğinden istifa edeceğim. Siz de bakanlıktan istifa edecek misiniz?’ diye bir iddia ortaya koydum. Bundan dolayı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi, benim Cumhur İttifakı’na zarar verdiğimi ve Cumhur İttifakı’nı bozduğumu söyleyerek, ki Cumhur İttifakı’nın karşı cephesinde örneğin Bülent Arınç, “AK Parti’nin sırtında MHP kamburdur” demesine rağmen; Bülent Arınç, Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya özgürlük istemesine rağmen, son olarak Sayın Numan Kurtulmuş, HDP’nin kapatılmasını isteyen Devlet Bahçeli’ye cevap verircesine “Parti kapatmalar doğru değil” demesine rağmen, o tarafta hiçbir ihraç ya da uyarı olmamasına rağmen, Milliyetçi Hareket Partisi, beni, Cumhur İttifakı’na zarar verdiğimi düşünerek ihraç etti.”

“Cumhur İttifakı, 2,5 yıl boyunca MHP’lilere ne kazandırmıştır?”

“Cumhur İttifakı, 2,5 yıl boyunca MHP’lilere ne kazandırmıştır?” diye soran Enginyurt, “Türkiye Kamu-Sen üyesi olan arkadaşlar, bu Cumhur İttifakı döneminde kazanım mı elde etmişlerdir, baskı altına mı alınmışlardır? Bu Cumhur İttifakı döneminde, 31 Mart seçimlerinde belediye başkanlıklarını destekleyen Milliyetçi Hareket Partisi olarak ben ve bütün arkadaşlarım da dahil olmak üzere, kazanılan belediyelerde MHP’lilere veya ülkücülere ne kadar yer verilmiştir, verilmemiştir, bunu kamuoyu takdir etmelidir” diye konuştu.

2,5 yıl önce Recep Tayyip Erdoğan’a oy isteyip destekledikten sonra bugün aleyhine konuşmasının doğru olmayacağını ifade eden Enginyurt, sözlerine şöyle devam etti:
“Ama ben, şunu diyorum: Kötü giden bir şey var. Ne var? Esnaf perişan. Ne var? İşsizlik artmış. Ne var? EYT’li kan ağlıyor. Ne var? Çek yasası mağdurları var. Ne var? İnfaz Koruma Memurlarının sıkıntıları var. Ne var? Sağlıkçılar, korona tehlikesine rağmen haklarını alamıyorlar. Uzatın uzatabildiğiniz kadar. Toplumun bütün sorunları ortada dururken ‘Adalet ve Kalkınma Partisi bunları yerine getirmiyor’ demek, Cumhur İttifakı’na zarar vermek olmamalıydı diye düşünüyorum.”

Cemal Enginyurt, MHP Milletvekiliyken ve Cumhur İttifakı içerisinde yer alırken Millet İttifakı aleyhine söylediği sözleri bugün nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de, şu değerlendirmede bulundu:

“Milletvekillerinin hataları telâfi edilir; ama genel başkanlar dillerine dikkat etmeliler”

“HDP’ye dün ne söylediysem bugün de aynısını söylemeye devam ediyorum. Hiçbir sıkıntı yok. HDP’yi PKK sevicisi olarak görüyorum. HDP’yi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile kavgalı görüyorum. HDP’yi, ‘Kürt-Türk’ diye bu ülkeyi bölen, bölücü bir parti olarak değerlendiriyorum.

Diğer partilere gelince; doğrudur, o parti mensuplarına karşı çok ağır eleştirilerde bulundum. Dün bunu Meclis kürsüsünde de ifade ettim. Bu bir Milliyetçi Hareket Partili olmanın gereği olarak, parti genel başkanımıza yapılan hakaretlerin, Milliyetçi Hareket Partisi’ne karşı yapılan hakaretlerin sonucunda bizim gösterdiğimiz bir refleksti. Bu refleksi insan olarak ben günlük hayatımda da uyguluyorum. Yani ben, birisi bana hakaret etmediği sürece, benim çevreme hakaret etmediği sürece ve bulunduğum parti Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve genel başkanına hakaret etmediği sürece, kimseye hakaret etmedim. Durup dururken hakaret etmek için de psikopat olmak lâzım zaten; şizofren olması lâzım zaten. Yani ‘hakaret’ diye ifade ettiğiniz, ‘çok ağır sözler’ diye söylediğimi söylediğiniz sözler, emin olun, benim karşı tarafın ağır sözleri karşısındaki tepkimdi. Ama bunlar olmalı mıdır? Hayır, siyasette olmamalıdır. Birbirimize karşı saygılı olmalıyız. Ben, bu saygıyı özellikle parti genel başkanlarından beklediğimi de defalarca ifade ettim; çünkü ben, Cemal Enginyurt olarak milletvekiliyim. Benim yaptığım bir hatayı, benim genel başkanım tolere eder, telafi eder; ama genel başkanlar bir yanlışı veya toplumsal bir kavga başlatırsa, bunun, Allah korusun, önüne geçmemiz mümkün değil. O sebeple ben, siyasetin üst düzey yöneticilerinin dilinin daha saygılı, daha sevgi çerçevesi içerisinde olmasını istiyorum, bunun mücadelesini veriyorum.

“Sayın Karamollaoğlu’na asla ‘katil’ demedim”

Ben sadece bir tek şeyden mustaribim. Televizyon da TV5 olunca bunu gönül rahatlığı ile söyleyeyim: Temel Karamollaoğlu Beyefendiye bir televizyon programında ‘katil’ dediğimi söyleyerek, Saadet Partililer bana hakaret ettiler. Ben, Sayın Karamollaoğlu’na asla katil falan demedim. Bu vesileyle bunu izah edeyim. Sadece CHP’ye dedim ki, Cumhuriyet Halk Partisi’ne seslendim o programda, dedim ki, yıllarca Sayın Temel Karamollaoğlu’na ‘katil’ diye bağırdığınız. “Madımak’ın hesabını soracağız” dediniz; şimdi Sayın Temel Karamollaoğlu ile berabersiniz dedim. Bunu Saadet Partili arkadaşlar yanlış anladılar. Ben bundan dolayı da üzüldüm. Onu telâfi etme imkânım da hiç olmadı. Sosyal medyada yazdım; ama sizin vesilenizle bunu da telâfi etmiş olayım. Sayın Temel Karamollaoğlu, beyefendi bir insan, nazik, kibar bir insan. Dolayısıyla böyle bir ifadem olmadığını da söylemek isterim bu vesileyle.”

Cemal Enginyurt, Cumhur İttifakı içerisinde bir kriz yaşanıp yaşanmadığına dair soru üzerine de, şunları söyledi:

“Cumhur İttifakı rahat işlemiyor”

“AK Parti’de siyaset yapanlar, Milliyetçi Hareket Partililerle beraber yol yürümekten rahatsızlar. Kim bunlar? Belediye başkanları. Kim bunlar? Bakanların büyük bir kısmı. Bunu da nereden biliyorum? Bülent Arınç Bey “MHP, AK Parti’nin sırtında kamburdur” dedikten sonra, siz de yakinen izlediniz ki, Sayın Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere, hiç kimse demedi ki “Öyle şey olur mu? MHP bizim sırtımızda kambur değil, MHP bizim yol arkadaşımızdır” demediler. Bunu diyene bir şey söylemediler. Samsun’da Samsun Belediye Meclis Üyesi bir vatandaş, çıktı dedi ki, “MHP’nin iyileri İYİ Parti’ye gitti. MHP’nin Müslümanları BBP’ye gitti, MHP’de kötüler kaldı” dedi. Bu arkadaş, şu an büyükşehir belediye meclis üyesi olarak devam ediyor. Hiç kimse bir şey demedi. Urfa Harran’da AK Parti Urfa Milletvekili, çıktı dedi ki, “CHP, HDP, İYİ Parti ve MHP, sizin derdinizi çözemez. Yaparsa AK Parti yapar” dedi. Yani Cumhur İttifakı’nın paydaşı olan MHP’yi HDP’nin ve CHP’nin yanına attı. Hiç kimse tepki göstermedi. Yine birçok konuşmalarında AK Parti’li grup başkan vekilleri de dahil olmak üzere, memleketlerinde, “Bizim hiç kimseyle bir ortaklığımız yok.” Özellikle 31 Mart seçimlerinde. Nitekim ben, o zaman da bir kriz yaşamıştım. Karabük’te Yenice diye bir ilçede konuşma yaparken, benden önce konuşma yapan AK Parti’li vatandaş, şöyle diyordu: “MHP falan diye bir parti yok. Cumhur İttifakı diye bir ittifak burada yok. Yaparsa AK Parti yapar. Belediyeyi AK Parti’ye verirseniz hizmet alırsınız. Yoksa kimse bir şey yapamaz” dediğinde ben, çok sert tepki göstermiştim o zaman. Yine genel başkan tarafından da uyarılmıştım o zaman.

Yani AK Parti’de ben bu huzursuzluğu görüyorum. Ha, gelelim Milliyetçi Hareket Partisi’ne. Şimdi şöyle düşünün: 40 yıldır, 50 yıldır MHP’ye hizmet etmiş Hasan Ağabeyim, Osman Dayım, Hüseyin Amcam, ben milletvekiliyim, geliyor diyor ki, “Sayın Vekilim, Cumhur İttifakı’nın ortağıyız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı destekledik. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanına oy istedin, verdik. Benim çocuk da askerliğini yaptı, geldi. Benim kız, büyüdü. Benim damat, gelin var. Bunlara bir iş yok mu?” diyor. KPS’den 96 kazanmalarına rağmen AK Parti referansı olmadığı için, AK Parti’li bir genç 60 KPS puanıyla işe girerken, MHP’li Hasan Amcamın, Hüseyin Dayımın çocuğu, 90’ın üzerinde puan almasına rağmen işe giremediği zaman, bu MHP tabanında bir kırgınlık yaratıyor. Yine biraz önce söyledim, Türkiye Kamu-Sen üyesi olan devlet memurları var. Daire müdürleri bunları çağırıyor, dairede istifaya zorluyor. Yine hiç kimse sesini çıkarmıyor. Valiler, kaymakamlar, adeta AK Parti İl Başkanı gibi çalışıyor, toplantılara MHP’lileri davet etmiyor. Onlarla bir araya gelip istişare etmiyor. Bu da MHP’lilerde bir kırılma yaratıyor; ama takdir edersiniz ki benim atılmamla bundan sonra ses çıkaracak adam da kalmadı. (…) Dolayısıyla, ses çıkaracak kimse kalmadığı için şu anda al gülüm ver gülüm, Cumhur İttifakı, doğal olmayan, aslında sancılı bir süreçte yoluna devam ediyor. Nereye kadar edecek? Yani şimdi Sayın Devlet Bahçeli, Numan Kurtulmuş’a dün çok ağır bir tweet attı, değil mi? HDP’nin kapatılmasıyla ilgili. Şimdi bu durumda Numan Kurtulmuş’un ya ihraç edilmesi gerekir, ya da Devlet Bahçeli’nin yanlış söylediğinin söylenmesi gerekir; ama herkes yattı uykuya, hiç kimse sesini çıkarmıyor. Demek ki Cumhur İttifakı rahat işlemiyor.”

Editör: TE Bilişim