Uzun yıllar parlamento muhabirliği yapmış duayen Ülkücü gazeteci Çınar Coşkunserçe, “Sahte kahraman...” başlıklı yazısında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 28 Şubat kahramanı olmadığını kaleme aldı.

Coşkunserçe’nin yazısı şu şekilde:

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, kendisini 28 Şubat'a direnen bir kahramanı gibi göstermeye çalışması sizlerin de dikkatini çekmiştir.

Gerçekten böyle midir?

O günleri yaşamış ve gözlemlemiş bir gazeteci olarak anlatayım.

Siz de Meral Hanım, gerçekten bir kahraman mı, yoksa rol kapmaya çalışan taşralı bir siyasetçi mi karar verin.

Sızan bilgilere göre; 28 Şubat sonrasında gerçekleşen 26 Nisan'daki ilk Milli Güvenlik Kurulu toplantısı beklenenin aksine gayet sakin geçmişti. Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam, (Fetullah Gülen'in ABD'ye yerleşmesini sağlayan ve kefil olan kişi. Meral Hanım'ın kabine ve yakın dava arkadaşı) kesintisiz eğitimin 8 yıla çıkarılacağı konusunda bir bilgi sunmuş, Genelkurmay Başkanı Karadayı da bunu memnuniyetle karşılamıştı. Bu toplantı da 28 Şubat'ın gerginliğinden eser yoktu.

Ne oldu ise bu toplantı sonrasında masalar toplanırken oldu.

İddialara göre;

Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'in oturduğu yerde unutulan bir dosyanın içerisinde bir bilgi notu bulunmuştu. Bu notta, Genelkurmay Başkanlığı'nın takibe alındığı, girip çıkanların kayda geçirildiği, giren arabaların plakalarının tespit edildiği ve bu araçların kimlere ait olduğu ve giriş çıkış saatleri yer alıyordu.

Siviller tarafından kanunlara aykırı bir şekilde takip edilmiş olmak askerleri çok kızdırdı. Milli Güvenlik Kurul Genel Sekreteri durumu hemen Genelkurmay Başkanı'na bildirdi. Genelkurmay Başkanı Karadayı'da, Cumhurbaşkanı Demirel'e bilgi verdi ve bunu yapanlardan mutlaka hesap sorulmasını istediklerini iletti.

Araştırmalar, soruşturmalar başlatıldı.

Araştırmaların sonucunda, İçişleri Bakanı Meral Akşener'e bağlı Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'nun, sadece Genekurmay Başkanlığı'nı değil aynı zamanda Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Yenimahalle'deki yerleşkesini de takibe aldırdığı ileri sürüldü. Bu dönemde Orakoğlu'nun askeri birliklere adamlarını yerleştirerek bilgi aldığı tartışmaları da yaşandı.

Bütün Kamuoyu bu olaylara odaklandı.

Sonrasında, Orgeneral seviyesindeki askerler, Meral Akşener'e kamuoyu önünde burada yazamayacağım hakaretler etti. Meral Hanım da nedendir bilinmez bunlara gerektiği gibi cevap vermedi ya da bizler duymadık.

Sadece, hariçten, "Yok abi ben yapmadım. Abi ben böyle şeyler yapar mıyım?" gibi şeyler söylediğini duymuştuk.

Şimdi soruyorum:

Bir siyasetçinin, Türk Askeri Karargahını takip ettirmesi doğru mudur?

Bir siyasetçi için, Türk İstihbarat Teşkilatına girip çıkan kişiler neden önemlidir?

Diyelim ki bu bilgilere ulaştı.

Ne işine yarayacak?

Bu bilgileri kiminle paylaşacak?

Normal bir siyasetçi bunları yapar mı?

"Ben yapmadım, haberim yoktu" diye savunma yapmak 28 Şubat'a direnmek midir?

Bunun kahramanlık neresindedir?

Sakın, "Cahil ve Cesur" diye cevap vermeyin.

Cahillik, sosyal hayatta masumdur.

Cahillik, devlet hayatında masum değildir.

Editör: TE Bilişim