Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray'da Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen anma töreninde konuşuyor.

Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, Cumhuriyetin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 82. Yılında saygı ve rahmetle anıyoruz.

Gazi ile birlikte istiklalimiz için mücadele eden ve yeni devletimizi ayakta tutmak için çalışan kurucu kadrolarımızı da aynı şekilde şükranla anıyorum. Bu vesileyle bin yıldır bu toprakları vatanımız olmak için ter dökmüş şehit ve gazilerimizi de rahmetle anıyorum. Bu tür yıl dönümlerini anma dışında nereden nereye geldiğimizi ve nereye gittiğimizin muhasebesi olarak görüyorum.

Cumhuriyetimizin 100. Yılını, 10 yıl önce ilan ettiğimiz hedeflerle işte böyle bir fırsata dönüştürmeye çalıştık. Bu tür muhasebelerin aynı zamanda gelecekteki daha büyük hazırlıkları olarak da görüyorum. İstanbul’un fethinin 600. Yılı olan 2053’ü ve Malazgirt zaferinin yıl dönümü olan 2071’i, yeni zaferlerimizin direngi noktası olarak görüyoruz.

Gazi’nin tavsiyesine uygun şekilde ilim ve akıl yolunda giderek hatırasını yaşatmak yerine onu dogmalaştırmak suretiyle mirasının içini boşaltmaya çalışanları da milletimizin takdirine sunuyoruz.

Cumhuriyetin ruhuna uygun şekilde devletin gerçek sahibinin millet olduğunu unutmadan milletimize layık olduğu hizmetleri sunmanın gayreti içindeyiz. Kendilerini devletin sahibi, batının kölesi vesayetçi anlayışla çarpışarak ülkemizi yeniden tarihiyle buluşturduk.

Ülkenin imkanlarını küçük bir azınlığın çıkarları yerine milletin topyekün milletin istek ve ihtiyaçları için seferber ettik. Millet, vatan ve medeniyet merkezli bu mücadele tabi ki kolay olmadı.

Yıllardır bu ülkeyi siyasi ve ekonomik bir avuç elit eliyle adeta babalarının malı gibi kullanmaya alışmış olanlar her yolla üzerimize gelmeye başladılar.

Türkiye’nin son 18 yılında yaşananlara bir de bu gözle bakmak gerekir. Vesayetin sinsi oyunların, darbe girişimlerinin, ekonomimize yönelik sabotajların gerisinde hep bu kavgalar vardır. Türkiye İstiklal Harbi’ni yeniden başlattığı için hep bu oyunlar üzerine geldi.

Vesayetin dediğini yapsaydık bu sıkıntıları yaşamazdık ama milletin yüzüne bakamazdık, mazlumların duasını alamazdık. Demokrasi ve kalkınma yolundaki mücadelemizin en yakın şahidi ve en büyük destekçisi milletimizin kendisidir.

Allah şahidimdir ki Ezan sönmeyecek, bayrak dinmeyecek, devlet parçalanmayacak, ülkemiz büyüyecek, devletimiz güçlenecek derken hep samimiydik.

Türkiye 1 asır önce başlattığı istiklal harbini daha güçlü şekilde yürüttüğü için böyle alçakça kuşatmaya maruz kaldı. O dar sınırların içinde kalsaydık, milletin değil vesayetin dediğini yapsaydık bu sıkıntıları yaşamazdık ama milletimizin yüzüne de bakamazdık.

Demokrasi ve kalkınma yolunda verdiğimiz mücadelenin en büyük destekçisi milletimiz ta kendisidir. Ezan susmayacak, bayrak inmeyecek, vatan parçalanmayacak derken hep samimiydik.

Milletimize verdiğimiz her sözü inanarak ifade ettik. Bu sözleri yerine getirmek için gece gündüz çalıştık. Bugün Türkiye sadece sınırları içinde değil, sınırları dışında da güç ve umut kaynağıysa bunu verdiğimiz mücadeleye borçluyuz. Ülkemizin nüfusu 13 milyonda 83 milyona çıktı.

İlk orta, lise ve yükseköğrenimdeki okul sayımız 5 binden 88 bine, öğretmen sayımız 12 bin 400'den 1 milyon 143 bine ulaştı. Doktor sayımız 1000'den 174 bine, hastane yatağı 10 binden 251 bine yükseldi.

Editör: TE Bilişim