AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye- Rusya ilişkilerini değerlendirerek 2019 yılının karşılıklı olarak kültür yılı ilan edildiğini belirten Çelik, “Türkiye Rusya ilişkileri açısından bu sene 2019 yılı karşılıktı olarak kültür yılı ilan edilmiş bir yıl. Putin’in Türk iş dünyasının Rusya’daki yapacağı yatırımlarla ilgili olarak bürokratik engellerin açılmasına dönük olarak yaptığı açıklamada bundan önümüzdeki dönemde Türk iş dünyası açısından Rusya’daki faaliyetlerin daha kolaylaşacağı, oradaki imkanların daha artacağı yönünde bir söz olarak okunabilir. Bu ziyaret bu bakımdan hem uluslararası ilişkiler konusunun hem bunun merkezinde yer alan Suriye meselesinin hem de karşılıklı ilişkilerin değerlendirilmesi bakımından son derece zamanlı tezlerimizin anlatılması bakımından da etkili bir platform olmuştur” diye konuştu.

“KAMUOYUNU SİSTEMATİK YANILTMAYA YÖNELİK BİR FAALİYET”

CHP sözcülerinin açıklamalarına da değinen Çelik, “Bugün çok sayıda CHP sözcüsü konuştu. Amatör bir bakışla bile değerlendirildiğinde bunun bir bakıma bir iş bölümü halinde kamuoyunu sistematik olarak yanıltmaya yönelik bir faaliyet olduğunu görüyoruz. Bugün enteresan bir gelişme oldu. Daha geçtiğimiz günlerde CHP sözcüsü YSK’yı tehdit ederken, biz bu tehdidin yanlışlığını anlatmak için kürsülere hesap makinesiyle çıkacağınıza anayasa ile çıkın dememize rağmen bundan ders alınmadığı görülüyor ve bu gün CHP İstanbul adayı maalesef çok vahim bir işe imza atarak medya gruplarının sahibi olan aileleri, soyadlarını zikrederek tehdit etmiştir. Daha bir gün önce CHP adayı ‘ailelerinizin kıymetini bilin, ailelerinize sarılın, siyasi ihtiraslardan uzak durun’ gibisinden açıklamalar yapıyordu. Bu gün ise insanların soyadlarını vererek aile isimlerini vererek bu insanları tehdit ediyor. Böyle bir basiretsizliğin unutulmaması mümkün değil. Bu şekilde hedef göstermek basiretsiz ve şuursuzca. Doğrudan aile kavramını hedef alan siyasetçilerin hiç girmemesi gereken temel konulardan birinin ihlali anlamına geliyor” dedi.

“CHP İSTANBUL ADAYININ BİR KARAR VERMESİ LAZIM”

CHP İstanbul Adayı Ekram İmamoğlu’nun açıklamalarına da değinen Çelik, “Bu retorik şeklinde söylediği sevgi saygı cümlelerinin arkasında mıdır yoksa bunun altında gizlenmiş bu şekilde tehditkar bu derece insanların soyadlarını ailelerini çocuklarını akrabalarını hedef gösterecek şekilde vahşi bir yaklaşıma mı sahiptir? Buna bir karar vermesi lazımdır. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu son derece vahim bulduğıumuzu ifade ediyorum. Yanlışlıkla yapılacak bir işe benzemiyor. Ama yanlışlıkla yapılacaksa bu çiğlikten geri dönülmesi ve netice itibariyle bu ailelerden özür dilenmesi gerektiğinin altını çiziyorum” ifadelerini kullandı.

“MEDYAYI ELEŞTİREBİLİRSİNİZ BU DEMOKRATİK BİR HAKTIR”

Medya konusunda yapılan eleştirilerin tehdit boyutuna vardığını vurgulayan Çelik, eleştirilerin tehdit ve hakaret içermemesi gerektiğini belirtti. Çelik, “Medya ile ilgili olarak pek çok eleştiriyi gündeme getirebilirsiniz. Demokrasinin temel esasıdır. Kimseye hakaret etmediğiniz sürece hedef göstermediğiniz sürece tehdit etmediğiniz sürece her türlü eleştiri haktır. Ve bu eleştiriyi yaptığınızda kişilik haklarını rencide etmiyorsanız tehdit etmiyorsanız hedef göstermiyorsanız eleştirinize de kulak veririz. Ama çıkıp söyleyecek söz bulamayıp netice itibariyle ‘ben şu konuda haklıyım bu konuda haklıyım o zaman şu haksız cürümlere imza atma hakkım vardır’ gibisinden bir yaklaşım ortaya koyarsanız bu son derece vahim bulunur ve maalesef henüz bir resmi unvana sahip olmadan bunları yapıyorsanız yarın bir gün bir resmi unvanınız olsaydı acaba neler yapardınız gibisinden bir soruyu kafalara yerleştirmiş olur. Herkesin ailesi ver herkes ailesi konusunda hassas hele hele daha bir gün önce ailenizden bahseden bir konuşma yaptıktan sonra ertesi gün başkalarının ailelerini de tehdit edecek şekilde soyadları üzerinden bu yaklaşımı ortaya koyarsanız bu utanç verici bir şey olur ve yapmanıza gereken tek şey dürüst bir şekilde özür dilemektir”

“HUKUK KARARINI VERİYOR”

Çelik, Ankara’daki seçim sürecinin hukuki olarak devam ettiğini vurgulayarak şunları kaydetti;

“Hukuk kararını veriyor. Hukuk kararını verdikten sonra biz siyasetçiler olarak hukukun verdiği kararları saygı ile selamlıyoruz. Bakın bu gün CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı mazbatasını aldı. Ve bütün bu itiraz süreçleri tükendi. Bir karar verildi ve netice itibariyle mazbatası kendisine teslim edildi. Partimiz adına bütün bu itiraz süreçlerini yürüten Ankara’daki kampanyanın sorumluluğunu yürüten genel sekreterimiz Fatih bey mazbatasını alan adayı tebrik etti. Ve belediye başkanımız Mustafa Tuna bey devir teslim törenine katılarak çiçek vererek mazbatasını alan adayı tebrik etti. Demek ki ilk başta söylediğimiz gibi itiraz süreçleri konusunda tatminkar bir alana kavuşulduğunda ve YSK gerideki şüpheleri izole edecek şekilde bu kararları gerçekleştirdiğinde ortada bir mesele kalmıyor. Ankara seçimi ile ilgili de aynı şeyler söyleniyordu. Burayı teslim etmezler Burayı teslim etmemek için başka başka şeyler yapacaklar gibisinde dışarıda üretilmiş kara propagandanın içeriye tercümesi şeklinde pek çok söylem üretiyorlardı. Hukuk kararını verdi aday mazbatasını aldı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatını kazandı. Kazandıktan sonra arkadaşlarımız partimiz adına tebrik ettiler. Yeni başkan eski başkanı uğurladı.

CHP’nin adayı bu gün mazbatasını alan her gün Anıtkabir’e gitme imkanı varken İstanbul adayı gibi sahip olmadığı bir unvanı kullanarak her hangi bir şekilde anıtkabir ziyareti yapmadı. Atatürk’ün aziz hatırasını istismar etmedi. Anıtkabir defterini siyasi hırsları bakımından suiistimal etmedi. Mazbatasını aldıktan sonra bu ziyareti gerçekleştirdi. Ve resmi unvanını oraya yazdı. Bununla ilgili bir eleştiri var mıdır? Hayır. Gayet doğal bir durumdur”

“CHP SKANDALLARININ ART ARDA GELDİĞİ DÖNEM”

Çelik sözlerinin devamında, “Her gün çıkıyorlar televizyona diyorlar ki ‘allah aşkına germeyin’ bakın yukarıdan aşağıya söylüyorum eski geleneklerini aynen devam ettirip her türlü gerginlik politikasına imza atıyorlar. İstanbul’da medya sahibi olan ailelerin soyadlarını vererek meydanlarda soyadlarını vererek onları hedef gösteriyorlar. İlçe ve İl seçim kurullarını tehdit ediyorlar. YSK’yı tehdit ederek baskı altına almaya çalışıyorlar. Sistematik olarak bu kadar CHP skandalının ard arda geldiği bir dönem çok az görülmüştür. Neredeyse bütün siyasi tarihlerindeki skandalları bu bir hafta içerisine sığdıracak şekilde bir faaliyet içerisindeler” dedi

“SİSİ’NİN ARGÜMANLARINDAN FARKI YOK”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bu gün gerçekleştirdikleri ortak açıklamaya değinen AK Parti Sözcüsü Çelik şöyle konuştu;

“Bu gün karşımızdaki ittifakın bileşenlerini oluşturan genel başkanlar bir basın toplantısı gerçekleştirdiler. Sayın Cumhurbaşkanımızın demokratlığını sorgulayan, Sayın Cumhurbaşkanımıza dışarıda üretilen bir takım söylemleri ve etiketleri yapıştırmaya çalışan bir üslup kullandılar. Biz tabi bunların dışarıda söylenmesine çok alışkınız. Fakat Türkiye’deki bu son seçimde ikinci olarak çıkmış ittifakın bileşenlerini oluşturan genel başkanların yaptığı basın toplantısında kullandığı söylemlerin ve argümanların, Sisi’nin Mısır’daki diktatörün, resmi yayın organı olan El- Ahram gazetesinde Cumhurbaşkanımızla ilgili ve partimizle ilgili kullanılan argümanlardan hiçbir farkı yok. Eğer bu şekilde bir takım yanlış etiketlemeler bir takım dışarıda üretilmiş propagandaların tercümesi yoluyla sorgulamalara girilirse bunu herkes yapmaya başlar. Ve bundan emin olun zararlı çıkacak olan ne Cumhurbaşkanımızdır ne Ak Partidir. Vatandaş bunu görür. Türkiye’ye karşı dışarıdaki kara propaganda odaklarının kullandığı üslubu, dili ve sorgulamayı Türkiye’deki bazı genel başkanlardan duymamız üzüntü kaynağıdır”

“İSTANBUL BAROSU KENDİ KENDİNE SONUÇLARI İLAN EDİYOR”

İstanbul Barosunun yaptığı seçim sonuçları açıklaması hakkında da konuşan Çelik şunları kaydetti;

“Esasında hukuku temsil etmesi gereken.Hukuki prensiplere saygıyı temsil etmesi gereken İstanbul Barosu, bugün bir açıklama yaparak kendi kendine İstanbul seçim sonuçlarını ilan ediyor ve herkesi buna uymaya davet ediyor. İstanbul Barosunun açıklaması vahim bir açıklamadır. Hukuku temsil eden bir kurum, siyasi bir parti gibi açıklama yapıyor. Ve üstelik marjinal bir siyasi parti diliyle konuşuyor. Bakın Baro parti değişdir. İstanbul barosu YSK’nın yetkilerini kullanmak gibi bir tutum içerisine giremez. Ayrıca baronun kıymetli üyelerine de büyük bir haksızlık yapan bir açıklamadır. Sanki baronun bütün üyeleri bu açıklamada ifade edildiği gibi belli bir adaya belli bir sürece angaje olmuş, hiçbir iradeleri olmayan sadece baro yönetimi ne derse onu yapan insanlarmış gibi sunuluyor.

Ve seçimin sonucunda şu kazanmıştır dolayısıyla mazbata buna verilmelidir gibisinden YSK’nın yani yargı denetiminde yürüyen itiraz sürecini hiçbir şeklinde beklemeden buna saygı göstermeden böylesine bir tutum alabiliyor. Tabi enteresan olan bir şey de var. CHP’nin İstanbul Adayı’nın son birkaç gündür kullandığı argümanların aynısı baro tarafından yapılan bu açıklamada dile getiriliyor. Dolayısıyla CHP adayının konuşma metnindeki eleştirileri, İstanbul barosunda bu açıklamayı yapanlar mı yazıyor yoksa onlar mı CHP’nin adayından kopya çekiyor bu da son derece şaşırtıcı bir benzerliktir. Ama bir baronun kendisini YSK yerine koyması adeta marjinal bir parti gibi davranması kendi üyelerinin iradelerine ipotek koymuş bir tutum sergilemesi doğrusunu söylemek gerekirse son derece vahimdir. Ve bu kurum kendisinin parti olmadığını kendisinin hukuk kurumu olduğunu bir kere daha hatırlamalıdır”

Kaynak: iha