Demokrat Parti Genel Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, TBMM Genel Kurulu’nda sürmekte olan Bütçe Görüşmeleri 5. Oturumunda bir konuşma yaparak görüşlerini ifade etti.

Genel Kurul Bütçe Görüşmelerinde AK Parti hükümetlerinin icraatlarına da eleştirilerde bulunan Genel Başkan Uysal, Büyük Millet Meclisine çağrıda bulunarak; “Milletimizin vekilleri olduğumuzu hatırlayalım, bütçenin hakkının Meclise devri için çalışalım” dedi.

Demokrat Parti Genel Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, şöyle konuştu:

“Çok değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletim; öncelikle görüşmelerimiz hayırlara vesile olsun.

“TBMM, bütçe hakkından yoksun bırakıldı”

Bildiğimiz gibi, anayasalar milletin canını mutlak iktidara karşı koruyup iktidarların hakimiyetini sınırlandırır. Parlamentolar da bütçe hakkı vasıtasıyla milletin malını mutlak iktidarlara, keyfî anlayışlara karşı korur ve sınırlandırır.

Magna Carta’dan bu yana “Vergi verenlerin hesabını da sorduğu” hükmü parlamentoların varlık sebebi olmuştur. Bugün tarihî ve kurumsal gelişimi reddedercesine TBMM’yi bu hakkından yoksun bıraktık.

“Vaktiyle bütün ülke neredeyse nefesini tutmuş bir hâlde izlerdi bütçe tartışmalarını”

Nereye geldiğimize delil lazımsa, burada yapıyor olduğumuz işin on yıl önce, yirmi yıl önce ve daha öncesi nasıl yapıldığını hatırlamak yeter. On yıl önce, yirmi yıl önce bu mekânda bütçe tartışmaları yapılırken bütün ülke neredeyse nefesini tutmuş bir hâlde, yüzünü buraya dönmüş, izlerdi. Burada konuşulan konular, burada verilen kararlar onun istikbalini tayin edecek; bilirdi ki burada önemli şeyler oluyor, vekâletini verdiği insanlar önemli kararlar verecek.

“Demokrasimizin millî iradeyle bağını, illiyet bağını kopardık”

Bunca zamandan sonra geriye döndük. Kudret kapasitemizi aşan dış politika tercihleriyle dünyayla saygın bağımızı, istikametimizi yitirdik, daha da önemlisi kazanımlarımızı, demokrasimizin millî iradeyle bağını, illiyet bağını kopardık. Böyle bir vasatta 2020 bütçesini güya müzakere ediyoruz. Varlığının en temel kolonunun çekilip alınmasına rağmen, sorumluluğumuzu yerine getirmek adına belli değerlendirmeleri yapmak isterim.

Bütçe üzerinden hükûmetlerin icraatını ve gelecek programını, öngörülerini uygun bulur veya reddederiz, daha doğrusu reddederdik ve bu, bir sonuca tekabül ederdi fakat geldiğimiz noktada, bugün, maalesef, ister bu bütçenin lehine olduğumuzu düşünelim ister reddedelim, bunun hiçbir şeyi değiştirmediği bir vakıayla karşı karşıyayız.

“Bugün burada bütçenin yanı sıra AK Parti anlayışının icraatını da değerlendirmeliyiz”

Değerli milletvekilleri, burada, sadece 2020 bütçesini değil, on yedi yıllık kesintisiz ama kendilerinin bile kimi dönemlerini inkâr ettiği AK Parti anlayışının icraatını değerlendirmeliyiz çünkü on yedi yılda mücadele edeceğini söylediği ne varsa ona dönüşen bir siyasal anlayış var bugün. Daha önce de ifade etmiştim, on yedi yıl evvel kuruluş belgesi olan metinlerden partilerinin ismini çıkarıp önlerine koysak “Kim bunu yazdı?” diye kendilerini sorgular hâle gelirler.

“Ülkenin savrulduğu yeri sorgulamalıyız”

Türkiye’de muhalefetin bugün söylediği, kendilerine yönelik eleştirilere, taleplerine bakın; emin olun, 17 yıl önce kendileri de bunları tıpkı adalet, demokrasi, yolsuzlukların önlenmesi, liyakat, nice ilkeli kavram gibi söylemekteydi. 17 yılda tüm yetkilerine, milyarlarca dolar bütçelerine rağmen, hele ki 2 senedir bütçeyi kendileri bozup yapmalarına rağmen, harcadığımız kaynaklar ülkeyi hedeflediğimiz yere götürmüyorsa savrulduğumuz yeri, ülkenin savrulduğu yeri sorgulamak mecburiyetindeyiz.

“İhalelerin kanuna uygun yapıldığına kim inanır?”

Daha dün, bir eski AKP Diyarbakır milletvekili kendi ilinde devlet kadrolarının rayiç bedellerinin olduğunu ifade etti. Fırsat eşitliğinin sağlandığı bir imkânla layık olanın değil, bedelini ödeyenin kadro alabildiği bir Türkiye hâline geldik. Dahası, adli, idari, siyasi denetimin, kamuoyu denetiminin yapılamadığı bir vasatı yaşıyoruz. İhale Kanunu’nu bile artık kanıksadık, konuşamıyoruz. Devlet kadrolarında rayiçler belirlenirken ihalelerin kanuna uygun yapıldığına kim inanır?

“Sayın Davutoğlu bildiği ne varsa kamuoyuyla paylaşmalıdır”

Çürümüşlüğün, ülkenin varlıklarının nasıl keyfî kullanıldığının, çarçur edildiğinin en net göstergesi son olarak, biraz evvel de ifade edildi, İstanbul Şehir Üniversitesi üzerinden yapılan suçlamalar, ortaya dökülen beyanlar. Burada eski Başbakan ima yoluyla, başbakanların ve cumhurbaşkanlarının, devlet ricalinin mal varlığının araştırılmasını istiyor. Burada sorumlu bir siyasetçi olarak Sayın Davutoğlu iktidarı boyunca şahit olduğu, bildiği ne varsa bütün bunları kamuoyuyla imadan daha ziyade paylaşmalıdır.

“Demokrasi olmadan kalkınma maalesef olmuyor”

Öyle bir hâldeyiz ki yolsuzluklar, maalesef, devletimizin millî güvenliğini tehdit eder hâle gelmiştir. Geçmişte, kuruluş belgelerinde -ifade ettiğim gibi- demokratikleşme ve kalkınma birbirinin alternatifi değil, beraber yürümesi gereken, birbirini destekleyen süreçler olarak ifade edilmiştir. Biz de bunu diyoruz, kalkınma ve demokratikleşme birlikte yürüyen süreçlerdir.

Memleketi daha rahat yönetebilmek adına, içine kapanma girişimi bir tarafta, diğer tarafta kalkınma beklememiz mümkün değildir. Demokrasi olmadan kalkınma maalesef olmuyor.

Burada denk getirmek için uğraşacağımız fakat yolsuzluklar, usulsüzlükler dolayısıyla heba edilmiş kaynaklar, adına kamu-özel iş birliği dediğimiz garabetler nedeniyle denk getiremeyeceğimiz bir bütçeyi konuşuyoruz. Denk getirmenin birinci koşulu, denetime açık ve şeffaf olmasıdır.

Hâl böyle olmayınca, keyfî, denetimsiz rejimin tabii çıktısı, çift haneli işsizlik, çift haneli enflasyon, faiz, yoksulluklar, intiharlar ve iflaslardır.

“Milletimizin vekilleri olduğumuzu hatırlayalım, bütçenin hakkının Meclise devri için çalışalım”

Bugün, ne büyük tevafuk ki 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü. İşte böyle bir noktada Büyük Millet Meclisine çağrım; milletimizin vekilleri olduğumuzu hatırlayalım, bütçenin hakkının Meclise devri için çalışalım. Gazi sıfatını haiz bu yüce Meclisi en temel vazifesi ve vasfıyla buluşturup yaralanan demokrasiye bir nebze olsun şifa bulalım.

Her zaman olduğu gibi, söz milletin diyor, böyle olması gerektiğine, millet sözünün bir kişi veya grubun sözünden kıymetli olduğuna inanıyor, hepinizi, aziz milletimi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.”

Editör: TE Bilişim