AZİZ DAVA ARKADAŞLARIM, ÜLKÜDAŞLARIM, YİĞİT ALPERENLER

Alperen gençlerimiz, 6 Aralık 1992 gününü “Alperenler Günü” ilan ettiler. Bu anlamı ve maneviyatı büyük günü, son yıllarda bütün sevgili Alperenlerimiz “Alperenler Günü” olarak kutlamaya başladılar.

Her Alperen; değerlerimizi, ilkelerimizi, geleneklerimizi ve şanlı tarihimizi çok iyi bilmek zorundadır. Bu güzel bir gelenektir. Alperenlerimizi kutluyorum. Gelenekleri olmayanların gelecekleri de yoktur. Kahraman şehitlerimiz ve ülkücü değerlerimiz, geleceğimizin temelidir. Tarihleri şerefli bir mücadelenin ışığıyla parlayanların, gelecekleri de aydınlıktır.

“Yeni Oluşum” Hareketi’ni başlatan, hareketin lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının bundan tam 28 yıl önce, 3 Ağustos 1992 tarihinde yayınladıkları “Milli Mutabakat Çağrısı” toplumun bütün kesimlerinde geniş yankı uyandırmıştı. “Çokluk İçinde Birlik” prensibi diyen milli mutabakat çağrısında, sivil ve demokratik siyaset vurgusu net bir şekilde yapılıyordu.

Milli mutabakat çağrısı, Alperen hareketinin fikir temellerinin örgüsü olacaktı. Çağrıda, dinden siyasete, toplumdan hukuk sistemine kadar birçok sivil, demokratik, evrensel mesajlar yer almaktaydı.

Tarihi bir manifesto niteliği taşıyan çağrı’da, hem liberal-kapitalist sisteme, hem dünya kapitalist sistemine, soğuk savaşın bitmesiyle dünya imparatorluğuna soyunan ABD’nin “yenidünya düzeni” adlı küresel, hegemonik, emperyal politikasına temel bir itiraz ve karşı çıkış vardı.

ALPEREN HAREKETİ SİSTEME MUHALİF BİR HAREKETTİR

Yeni Oluşum hareketinin binası 29 Ağustos 1992’de Anadolu’nun dört bir yanından gelen milli ve yerli değerlere bağlı, Türkiye sevdalısı, inançlı, imanlı, ihlâslı binlerce dava adamının katılımıyla açılmıştı.

Ankara Tuna Caddesi’ndeki, Yeni Oluşum Hareketi’nin merkezi olan binanın 29 Ağustos 1992 Cumartesi günü yapılan açılış töreninde konuşan Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, “Sistem ülkenin üstünde, bu tepeden inmeci, seçkinci, batıcı, Jakoben sistemi değiştirmek için yola çıktık, yeni oluşum hareketini başlattık. Hiçbir gruba cemaate siyasi tabana karşı ön yargımız yok. İmanımızın bize öğrettiklerini yapıyoruz” diyordu.

Muhsin Başkan devamında şunları söylüyordu:

“Biz bu ülkede toplumsal barışı, sosyal adaleti yaşanabilir özgür ve demokrat bir Türkiye’yi tesis etmek, kurmak için yola çıktık. Milletle kavgalı, milletin inanç ve değerleriyle alay eden tahakkümcü, dayatmacı, baskıcı, ceberut sistem mutlaka değişmelidir ve Allah’ın izniyle de değişecektir. Kendilerini, milletin ve demokrasinin üstünde gören güç ve odaklarla mücadelemiz sonuna kadar sürecektir.”

“Biz Türkiye’nin geleceğiyiz” diyen Yazıcıoğlu, “sistem iflas etmiştir, bu sistem değişecektir” diyerek, bürokratik oligarşiye, oligarklara meydan okuyordu.

6 ARALIK 1992 GÜNÜ 25 BİN KİŞİ ANKARA’DA TARİH YAZDI

Bir millet hareketi olan “Yeni Oluşum Hareketi’ 6 Aralık 1992’de, Ankara Yükseliş Koleji Spor Salonu’nda on binlerin katılımıyla muhteşem bir toplantı düzenledi.

O gün, hem Alperen hareketi için, hem Türk siyasi hayatı ve demokrasisi için, son derece önemli bir gündür. Türk milletinin, Türk dünyasının ve İslam âleminin ümidi ve geleceği olan, Allah ve Resulünün şanlı yolunda yürüyen Alperenler, zalimlere, zulmedenlere; liberal, kapitalist sisteme, her türlü emperyalizme meydan okuyan tarihi bir kurultay yaptılar.

Alperenler, milli bir duruş ve tavır ortaya koymuşlar; yayınladıkları hak, hukuk, adalet temelli bir beyanname ile mazlumların sesi ve sözcüsü oldular.

Hareketin lideri, milletin adamı, Hüseyni sevdaya sahip şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, binlerce dava arkadaşıyla Ankara’da Büyük Birlik Hareketinin temellerini atıyordu.

Anadolu Başkente akıyor, Ankara’da bir tarih yazılıyordu. 38 yaşında yiğit bir lider Muhsin Yazıcıoğlu statükoya, egemen güçlere, çıkar çevrelerine millet adına meydan okuyordu. Sistem ve sistemin sahipleri korkmuştu.

Dört bir yanda dava arkadaşlarımız, günler öncesinden bu tarihi toplantının hazırlıklarına başladı. Türkiye’nin dört bir yanına “siyasi karar kurultayının” afişleri ve pankartları asıldı. Hatta öyle ki, Ankara’nın gecekondu semtlerinde ve merkezi olan Kızılay vb. yerlerde yapılan afiş, pankart, bildiri çalışmalarına Muhsin Başkan da bazen gece yarısından sonra habersizce gelir ve bize moral ve güç verirdi.

Anadolu akın akın Yükseliş Koleji’ne aktı. Dillerde tekbir ve salavatlarla, inançla, azimle heyecanla on binler Yükseliş Koleji’nde buluşmuştu. Yükseliş Koleji dolmuş, taşmış binlerce gönüldaşımız, ülküdaşımız, dava arkadaşlarımız ve kurultayı izlemeye gelen binlerce insan dışarıda kalmıştı.

OĞUZ’UN ÇOCUKLARININ ANKARA YÜRÜYÜŞÜ, SİSTEMİ VE KÜRESEL GÜÇLERİ KORKUTTU.

Oğuz’un çocuklarının ayak sesleri sistemi ta o gün tedirgin etmiş, korkutmuştu. Sistem kendisine muhalif olan mazlumların Muhsin Yazıcıoğlu liderliğindeki milli ve yerli harekete olan ilgisini ve desteğini görmüştü.

Yeni Oluşum Hareketi Anadolu’da yapılan istişareler neticesinde, yeni bir siyasi oluşuma gidilmesi kararına vardı. 6 Aralık 1992 tarihinde Ankara Söğütözü’ndeki Yükseliş Koleji’nde yapılan 25 bin kişinin katıldığı “Siyasi Karar Kurultayı” ile partileşmeye giden yol açılmış oldu.

Türk siyasi tarihinde çok önemli bir yere ve öneme sahip olan, Siyasi Karar Kurultayı’nda yayımladığımız “sivil inisiyatif programı” da Türk demokrasi tarihinde ilk ve önemli bir yere sahiptir. Sivil toplum, sivil siyaset vurgusu yapan, demokrasi dışı arayışlara bir reddiye olan bu program halen bu gün bile geçerliliğini korumaktadır.

Sivil siyaset programı; sivil siyaset, sivil toplum, vurguları askeri vesayete ve darbe anayasalarına karşı çıkan, sivil bir anayasa ve özgürlükçü demokrasiyi savunan, milli iradeye sahip çıkan özgün düşünceler, ilkeli, seviyeli siyaset anlayışı başta aydınlar, sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinin dikkatini çekmiş, destek bulmuştu.

lideri Muhsin Yazıcıoğlu tarihi bir konuşma yapmıştı. Sistem ve sistemle bağlantılı iç ve dış mihraklar gayr-i milli unsurlar tedirgin olmuş , rahatsız olmuşlardı. Şehit liderimiz Muhsin Başkan’ın bize bıraktığı en büyük miras, zalimlere biat etmeme, zulme rıza göstermeme mirasıdır.

HÜSEYNİ SEVDAYA SAHİP DAVA ADAMLARI, YİĞİT ALPERENLER, ANKARA SOKAKLARINI “MUHSİN BAŞKAN” DİYE İNLETİYORDU.

Bu büyük ve ihtişamlı toplantı, kamuoyunun da dikkatini çekmiş, yeni Oluşum Hareketi’nin Siyasi Karar Kurultayı’nı izlemeye gelen entelektüel çevreler kitlelerin heyecanını ve lider Muhsin Yazıcıoğlu’na gösterilen büyük sevgi ve bağlılığı yakından görmüşlerdi.

Bu toplantıdan çıkan karar neticesinde, parti kurulmaya karar verildi. Oluşturulan gruplar, Anadolu’yu tarayarak hazırlıklara başladı. Önce il temsilcileri oluşturuldu. Her ilde oluşturulan temsilciler tabandan tavana partinin inşa edilmesi için çalışmalar yaptı. Parti kuruluş çalışmalarına öncülük eden kadrolar, ilk olarak partinin amblemi için bir çalışma başlattılar. 1000’e yakın isim ve amblem arasından 27 Aralık 1992 tarihinde geçici il temsilcileri ile yapılan istişareler neticesinde partinin ismi Büyük Birlik Partisi, amblemi ise hilal içinde gül olarak kabul edildi.

Ülkemizde, kurulu düzene tek alternatif olan Büyük Birlik Partisi, bir güneş gibi doğuyordu. Artık Türkiye’nin geleceğinde Büyük Birlik Partisi vardı. Türkiye’nin her yerinde oluşturulan 99 kişilik kurucular kurulu üyesi ile Büyük Birlik Partisi, 29 Ocak 1993 tarihinde resmen kuruldu.

28 yıllık şanlı bir geçmişe ve tertemiz bir tarihe sahip olan Alperen Hareketi’nin mensupları, bu kutlu yola koltuk ve makam sevdasıyla değil, hizmet sevdasıyla çıktılar.

Alperen Hareketi ahlak hareketidir, vicdan hareketidir, ilkeler hareketidir. Davasından, ülküsünden, taviz vermeyen Anadolu yiğitlerinin kutsal hareketidir.

Hareketi hasbidir, hesabi değildir. Biz Alperenler, tarihimiz boyunca diktalara, diktatörlüklere karşı çıktık, mücadele ettik. Alperenler, ne diktalara ne diktatörlere boyun eğer!

Alperen Hareketi bizim onurumuzdur. Bugünlere kolay gelmedi. İnandığımız hak dava için, olduğumuz milletimiz, ülkemiz ve ülkümüz için çok ağır bedeller ödedik. Tarihimiz boyunca haksızlık ve zorbalığa sessiz kalmadık, zalimlerin önünde diz çökmedik, başımızı öne eğmedik.

Alperenler, tarihi boyunca demokrasi, adalet ve özgürlüklerden yana tavır almış, adaletsizliklere, haksızlıklara, zulme hep karşı durmuş; toplumda yükselen adalet ve özgürlük taleplerine de destek vermiştir.

Tarih, zalimlerden korkanları değil, zulme karşı duran ve zalimlerle mücadele edenleri kaydeder.

Hak, hukuk, adalet ilkesine bağlı kalmayı, zulme, kötülüğe ve kötü olana karşı direnmeyi, hak ve adalet uğrunda mücadele etmeyi, şanlı tarihimizden ve köklü geleneğimizden öğrendik.

ALPEREN ZALİME BİAT ETMEZ, ZULME RIZA GÖSTERMEZ

Tarih elbet bir gün Saray’daki kumpasları, dönen dolapları, çevrilen entrikaları, şantajları, tehditleri, boyun eğenleri, eğmek zorunda kalanları, muhbirleri, dönekleri, yandaşları, yalakaları, ispiyoncuları, alkışçı şakşakçıları, tek tek yazacaktır.

Korkaklar saraya koşar, saraya biat eder, teslim olurlar. Alperenler ise dik durur, inandıkları davanın peşinde, ülkülerinin peşinde koşarlar.

Alperenler, hesap adamı değil, dava adamıdırlar. Alperenler, parti devletine “hayır” dediler; hayır demeye de devam edecekler. Alperenlerin yönü, istikameti, çizgisi bellidir.

Bizim yönümüz saray, saraylar, köşkler değil, Taceddin Dergâhıdır. Biz, saraya, muktedirlere bakarak hareket edenlerden değil, ilkelerine ve ülkülerine bakarak hareket eden Alperen, ülkücü kadrolarız.

Alperen kadrolar her türlü hukuksuzluğun ve vesayetçiliğin karşısındadır. Adaletin, demokrasinin, hukukun yanındadırlar. Yanında olmaya da devam edeceklerdir.

ALPEREN HAREKETİNİN ÇİZGİSİ ŞEHİT LİDERİMİZ MUHSİN YAZICIOĞLU’NUN ÇİZGİSİDİR

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ve şehit liderimizin ailesi kırmızı çizgimizdir. .Muhsin Yazıcıoğlu’nun çizgisine ve onun ortaya koyduğu ilke ve değerlere sonuna kadar bağlı olan Alperen kadrolar, hareketimize, misyonumuza davamıza sahip çıkacaktır.

Hareketin misyonuna, ilkelere, değerlere, Muhsin Yazıcıoğlu çizgisine bağlılık, şan ve şeref dolu Alperen Hareketinin en güzel ve en önemli vasfıdır.

Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşları, şehit lideri Yazıcıoğlu’nun ortaya koyduğu ilke ve değerlere bağlıdır. Hiçbir güç ve odak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşlarını, Alperen kadrolarını hak yoldan, Kur’an yolundan, millet yolundan döndüremez.

Alperen hareketinin lideri şehit Muhsin Yazıcıoğlu’dur. Alperen hareketinin çizgisi Yazıcıoğlu çizgisidir. Bir kez daha ifade ediyoruz: “Muhsin Yazıcıoğlu kırmızı çizgimizdir”.

Hayatı boyunca zalimlerin önünde asla başını öne eğmeyen, her türlü güç ve şer odaklarına karşı dik durarak Hakk’ın ve haklının yanında yer alan Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun misyonunu inançla, kararlılıkla sürdüreceğiz. Hakkı, adaleti, sadakati, samimiyeti ve ahlakı, bu davanın mensupları olarak savunmaya devam edeceğiz.

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun izinde giden dava arkadaşları, ülküdaşları, Şehit liderlerinin öğrettiği yüce ülkü ve değerlerin ışığında adaleti, demokrasiyi savunmaya, milletin adamları olmaya devam edeceklerdir.

Alperen hareketi itidalli, sağduyulu, ülkesini ve milletinin meselelerini çok iyi bilen ve her zaman vakur duruşuyla, Muhsin-i tavırlarını sürdürecektir.

İLKELERDEN, DEĞERLERDEN TAVİZ VERİLMEZ!

Zor bir dönemden geçiyoruz…

Bu süreçte Alperenlik, ülküdaşlık ilişkilerini zedelemeyelim. Bu zorlu süreci birlik ve beraberlik içerisinde aşmaya gayret edelim ve her şart altında saygınlığımızı, saflığımızı koruyalım.

Alperen hareketi, ilkeler ve değerler hareketidir. Önceliğimiz, ilkelerimiz ve değerlerimizdir. Alperenler olarak kadim geleneğimize, tarihimize, misyonumuza uygun hareket etmeli, yanlış anlamalara sebebiyet verecek tavır ve davranışlardan kaçınmalıyız. Hatalı olunan hususlarda birbirimizi kardeşlik hukuku içerisinde uyarmalı, hassasiyet sahibi olmalıyız. Her zaman yapıcı olmalıyız.

Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadeti ile başlayan ve sistematik olarak devam eden Alperen hareketini yıpratma, zayıflatma ve yok etme politikası bütün çıplaklığıyla ortadadır.

Bugünün hayallerini yarının gerçeklerine dönüştürmek bizim irademize, çabalarımıza ve kararlılığımıza bağlıdır. İrade savaşını mutlaka kazanmalıyız.

Ateşler içinden geçen kavgayı, nehirlerin denizlere kavuşması sabrıyla bugünlere taşıyanlar asla yılgınlığa düşmezler. Endişe ve karamsarlığa kapılmazlar. Zahmetleri rahmetler takip edecektir. Çile varsa, zafer de vardır.

Can verilerek, kan dökülerek, nice ağır bedeller ödenerek biriktirilen yüce değerlerin içimizden bazı kişi ve grupların zaaflarına, hatalarına, kibrine, hırsına ve marazi duygularına yenik düşerek heba edilmesine hiçbir Alperen izin vermemelidir.

Dava arkadaşlığı sorumluluk gerektirir, vefa gerektirir, fedakârlık gerektirir. Alperenlik hukuku çiğnenmeyecek, çiğnetilmesine göz yumulmayacak büyük, tarihi ve kutlu bir bağdır. Bu bağ kırılmaz, kopmaz, koparılamaz.

ZOR ZAMANLARIN YİĞİTLERİNE SELAM OLSUN

Cennet mekân Liderimiz Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun Türkiye’nin geleceği ve teminatı olarak gördüğü, inandığı, güvendiği, benim gözbebeğim dediği, milletimizin medarı iftiharı Yiğit Alperenler…

Zor dönemlerde davaya, inançla, azimle, kararlılıkla sahip çıkan kahraman Alperenlerimize ve dava arkadaşlarımıza selam olsun!

Alperenlerimiz Anadolu kıtamızın vücut bulmuş halidir. Bizler dünyalık menfaati, şahsi ikbâli ayaklar altına almış, hakikaten hakikâte râm olmuş bir hareketin müntesipleriyiz. Allah’ın davasının davacısı olmanın şerefiyle şereflenmiş Alperen hareketimiz, gücün değil hakkın yanında olmayı kendine her daim vazife bilmiştir. Memleketimizin her zorlu sürecinde, tüm netameli dönemlerde tavizsiz bir şekilde milletinin yanında, şer şebekelerinin karşısında olmuştur. Din–ü devlet, mülk–ü millet uğrunda İ’lây-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem yolunda Alperen Hareketimiz var olsun.

HESAP ADAMLARI KAYBEDER, DAVA ADAMLARI KAZANIR

Yine zorlu ve çetin bir imtihandan geçiyoruz. Dava adamları bu zor dönemlerde belli olur. Hesap adamları ise bu süreçte hemen kendini belli eder. Yaşadığımız bu süreçte dostlarımızı ve düşmanlarımızı daha yakından tanıdık. Kim dost kim düşman şimdi daha da belli. Hareketimizin içinde bulunduğu durumdan istifade etmek isteyen bazı bozguncu hesap adamları da açığa çıktı.

Şehit Liderimizin söylediği gibi: “Hesap adamları kaybeder, dava adamları kazanır.”

Bu sıkıntılı süreci camiamız, birlik ve beraberlik içinde aşacak, şer merkezlerin tezgâhını bozacaktır. Sabır, tevekkül ve çelikleşmiş irademizle her türlü kumpasların, operasyonların, kirli ve karanlık oyunların üstünden dün olduğu gibi, bugün de Cenabı Hakk’ın izniyle geleceğiz.

Biz Alperen Hareketinin mensupları, Allah şahittir ki çok ezber bozduk, çok oyunları boşa çıkardık. Alperen hareketi açık ve şeffaftır. Bir kez daha söylüyoruz:

YİĞİT ALPERENLER, ASLA YALNIZ DEĞİLSİNİZ! ALLAH, SABREDENLERLE BERABERDİR

Yiğit Alperenler!

Emanetimizi, kimsenin kirle emellerine alet etmeyeceğiz. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, büyük imtihanlar karşısında sabır der. Sabır ile verilecek olan tüm mücadelelerde ise Kur’an kesin bir galibiyet vaat eder. Zira “Allah sabredenlerin yanındadır!”

Sabır yoksa zafer de yoktur. Sabredenler için ise, zafer mukadderdir. Bu zor ve sıkıntılı dönemi de birlik ve beraberlik içerisinde, sabır ve tevekkül ile aşacağız.

Alperenin tarihi görevi bugün için, dünden daha ağırdır. Yarın daha da ağır olacaktır. Her Alperen, yapısı gereği kolaya değil zora, rahata değil çileye talip olmuştur. Her Alperen zorluklara göğüs gerebilecek inanca sahiptir. Alperen Ülkücü, çelikten bir iradeye ve hepsinden daha da önemlisi, sabır ve tevekküle sahip olmalıdır.

Çıkar ve menfaat eksenli davranışlar zaten kısa ömürlüdür, gelecek de vaad etmez. Alperen tavır adamıdır. Sisteme muhaliftir. Alperen ikiyüzlü davranmaz. Devamlı surette hakikat ve inandığı değerler ışığında davranır. Samimiyeti sadece sözlü değil davranışlarla da ifade etmek veya yeri geldiğinde kalpte var olan samimiyeti fiiliyatla ortaya koymak gerekir.

Her şey bu dünyadan ibaret değil. Gelecekte kimin haklı kimin haksız olduğu görülecek. O günler geldiğinde sizde diyeceksiniz ki; iyi ki katlanmışız bu sıkıntılara.

Allah’a, kitabı Kur’an’a ve Resul-i Zişan’ına (s.a.s.) ölesiye bağlılık, samimiyet ve ihlâs şiarımızdır.

ALPEREN VEFA ADAMIDIR

Vefa, bizi biz yapan, bizi ayakta tutan önemli bir hasletimizdir. Güzel bir duygu, uygulanması şart olan büyük ehemmiyete haiz âli bir düstur, yüce bir sıfat, terk edilmemesi ve mutlaka yaşatılması elzem olan ulvî bir vasıftır.

Vefa, bir mü’min vasfıdır. Vefa, sadâkat, samimiyet, kadirşinaslık gibi değerlerimiz, yüce dinimizin de yaşanmasını istediği ve terk edilmesinin Gayretullaha dokunduğu ulvî hasletlerdir.

Peygamber efendiniz vefaya çok önem vermiştir. Ümmeti olarak bizler de hayatımızın her alanında ahde vefa ilkesini gözeterek emin, ahdine sadık, sözüne güvenilir insanlar olmalı ve bunu karakterimizin bir parçası haline getirmeliyiz.

Vefa samimiyettir, vefa doğruluktur, vefa sadâkattir, vefa ahdinde durmak, ahde bağlı olmak, emanete riayet etmektir. Vefası olmayanların davası da yoktur, geleneği de yoktur; geçmişi, geleceği de yoktur.

Dava adamlarının vefası vardır. Büyük davalar, davaya adanmışlık ve vefa üzerinde yükselir ve zaferle taçlanır. Onlar, sonsuzluğun sahibinin yolundadırlar. Ve ötelerin ötesini düşlerler, düşünürler.

Alperenlik, davaya adanmışlıktır, vefadır, kadirşinaslıktır. Alperen Hareketi ahlak hareketidir, vicdan hareketidir, ilkeler ve değerler hareketidir.

Alperenlik Davası; sözünde duranların, ahde vefa gösterenlerin davasıdır. Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz. Vefa imandandır, vefası olmayanın imanı da olmaz.

Vefa, davaya adanmışlık, kadirşinaslık deyince ilk akla gelen şüphesiz şehit liderimiz Muhsin Başkandır. O bir vefa ve iman dava adamıydı.

Vefa sahibi hareketimiz, gelecek kuşaklar ve gelecek yüzyıllar için model bir şahsiyet olan mümtaz liderimiz şehit Muhsin Başkan’ın yolunda ve izinde kutlu yürüyüşlerini inançla, azimle, kararlılıkla sürdüreceklerdir.

ÖNDE GİDENLERİMİZE SELAM OLSUN

6 Aralık 1992 den bugüne 28 yıl geçti. Başta hareketimizin lideri, cennet mekân Muhsin Başkan olmak üzere davamıza öncülük yapmış, unutulmaz büyük hizmetlerde bulunmuş Ahmet Er ağabeyimiz, Abdürrahim Karakoç ağabeyimiz, Prof Dr. Turan Güven ağabeyimiz, Prof. Dr. Ahmet Hamdi Turgut ağabeyimiz, Tahsin Yaprak Hoca, Ferhat Tüysüz, Cihan Yenişehirlioğlu, Hüseyin Aras, Hacı Bayrak, İsmail Hakkı Tekin, Ozan Fethi Kayman, Hasan Hüseyin Baysal, Bayram Ali Şahin, Rüştü Arıtan, Ahmet Turan Günaltay, Yılmaz Aydoğan gibi dava arkadaşlarımız, kardeşlerimiz ve ismini burada zikredemediğimiz hakka yürüyen, sonsuzluğun sahibine uğurladığımız aziz dava arkadaşlarımızı rahmetle, minnetle, saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Onları asla unutmadık ve unutmayacağız.

YOLUMUZ ŞEHİT LİDERİMİZ MUHSİN YAZICIOĞLU’NUN YOLUDUR

6 Aralık 1992’den, 6 Aralık 2020 tarihine kadar 28 sene, 336 ay, 10228 gün geçti. Liderimizin ve dava arkadaşlarımızın şehit düştükleri 25 Mart 2009 tarihinden 6 Aralık 2020 tarihine kadar da, 11 sene, 140 ay , 4275 gün geçti.

Muhsin Başkan gibi, inançlarımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Kula kulluk etmeyeceğiz. Hakkaniyetten ayrılmayacağız. Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun misyonuna sahip çıkacağız, onun söylediği gibi dik duracağız, doğru söyleyeceğiz, düz yürüyeceğiz.

Nasıl, cennet gençlerinin serdarı Hz. Hüseyin Efendimiz yolundan dönmediyse, nasıl ki Hüseyni yolun sevdalısı şehit liderimiz Muhsin başkan, yolundan, davasından dönmemişse, Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun izinden ve yolundan giden yiğit, kahraman alperenler de eğilmeden, bükülmeden Hüseyni yolda şan ve şerefle yürümeye devam edecektir.

Bu inanç ve duygular doğrultusunda başta şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere şehadete yürümüş tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum ruhları şâd mekânları cennet olsun.

Ey Şehit liderim;

Davan davamız, yolun yolumuz, kavgan kavgamız, sevdan sevdamızdır.

Alperen hareketi gelecek kuşaklar ve gelecek yüzyıllar için model bir şahsiyet olan mümtaz liderimiz şehit Muhsin Başkan’ın yolunda ve izinde kutlu yürüyüşlerini inançla, azimle, kararlılıkla sürdürecektir.

Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. O, ne güzel vekildir.

Editör: TE Bilişim