İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Diyarbakır ziyaretini gerçekleştirdi. Saat 11:30'da Diyarbakır Havaalanı'na gelen İmamoğlu yoğunluk nedeniyle aracına binerken güçlük çekti. Daha sonra partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı'na geçen İmamoğlu, burada İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan belediye başkanlarına ilişkin açıklama yaptı.

"Nefesimizin ne kadar daraldığını İstanbul'da hissettik" diyen İmamoğlu kayyım atamalarına tepki göstererek, "Umarım bu yanlış en kısa zamanda çözülür" diye konuştu.

"Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanması ne yazık ki gaflet ve delalettir" diyen İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Kıymetli basın mensubu arkadaşlarım Diyarbakır'Dayız ve gerçekten Diyarbakır'ın sıcak karşılaması bize bütün sıcaklığını havaalanında hissettirdi. Çok mutlu oldum, beni karşıladılar. Seçim öncesi bir gencimiz sosyal medyadan gelip kampanyanda çalışacağım, düğünümü erteliyorum demişti. Düğünümü seçimden sonra sizinle beraber yapmak istiyorum demişti. Bu sosyal medyada da baya gündem olmuştu.

Mutlaka düğününe katılacağım demiştim. Böyle bir seyahat planlanmıştı. Diyarbakır üzerinden de geçerek selamlamayı arzu etmiştik. Tabii bu seyahat bir düğüne gidişin yanı sıra farklı anlamlar da kazandırdı. Elbette Diyarbakır'a gelip bu kadim kenti hissetmek çok değerli. Ben iki yıl önce ilk kez geldiğimde çok etkilenmiştim. Böyle güzel ve kadim bir kentin birçok medeniyeti içerisinde barındırmış, farklı etnik grupları içerisinde barındırmış şehrimizi elbette gönül farklı bir noktada görmek ister. Gerçekten ilgi duyulan, gelinip gezilen bir kent olmasını arzu ederim. Ancak bugün yüklenen anlam gereği benim sizlere elbette birkaç şey söylemem lazım.

Öncelikle bir şey söyleyeyim. Çok değerli bir seçim süreci yaşadık. Demokrasi adına çok önemli bir seçim yaşadık İstanbul'da özellikle bir nevi iki turlu olması çok daha farklı anlamlar yüklemiştir. 31 Mart ve 23 Haziran süreci vatandaşımızın tamamının demokrasiye sahip çıkma duygusu ispat olunmuştur. Yani oy versin vermesin herkes demokrasi için mücadele etmiştir bence. Günün sonunda Türkiye'de demokrasi kazanmıştır. Onun için devletimizi, milli birliğimizi, siyasal sistemimizi, üzerine inşa ettiğimiz çok değerli kavramlar var, ve bunları hiçbir zaman unutmamalıyız. Cumhuriyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve milli irade. Bu kavramların içini boşaltmak, değersiz kılmak, geçersiz hale getirmek devletimize yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir. Bu kavramların ardında çok köklü bir tarih yatıyor.

"KENDİ İRADESİNİ MİLLETİN İRADESİNDEN ÜSTÜN GÖRME GAFLETİNE DÜŞENLER ..."

Dün 30 Ağustos Zafer Bayramımızı İstanbul'da büyük bir coşkuyla kutladık.

Elbette eksikliklerimiz olacak ama yıllar içerisinde bunları tamamlayacağız. Hangi siyasi görüş, hangi inançtan, hangi kökenden olursa olsun egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyenlerin yazdığı ve yazmaya devam ettiği çok onurlu bir tarihtir bu. Bizler bir kişinin, bir ailenin, bir grubun ya da bir kesimin değil milli iradesine uygun olarak yönetilme kararlılığını ortaya koymuş, bunun için bedeller ödemiş bir devletin vatandaşlarıyız.

Böyle bir ülkede kendi iradesini milletin iradesinden üstün görme gafletine düşenler bunun bedelini en ağır şekilde öderler. Seçilmiş belediye başkanlarının soyut ve hukukta karşılığı bulunmayan, kamu vicdanını ikna etmekten uzak sebeplerle görevden alınarak yerine kayyım atanması da ne yazık ki gaflet ve dalalettir. Seçimle gelenin seçimle gitmediği yerde ne demokrasi olur ne de hukukun üstünlüğü kalır.

Vatandaşın sandıktan çıkan iradesi bir takım makam sahiplerinin kendi arzularına göre geçerli ya da geçersiz sayabileceği bir irade asla değildir. Vatandaşın seçme ve seçilme hakkını özgürce kullanmasının önünde engeller çıkarmak, demokrasi dışı arayışlar içindeki kesimleri güçlendirmekten başka hiçbir işe yaramaz. Bu demokrasi dışı kesimlere karşı hep birlikte mücadele edeceksek eğer, ki öyle yapacağız, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkmak zorundayız.

Bu ülkeyi yönetenler bu ülkede 82 milyon vatansever yurttaşımızın yaşadığını kabul etmesi ve bu idrakle bu ülkeyi yönetmesi şarttır. Sandığa atılan bütün oylar kim tarafından kime verilirse verilsin eşit ölçüde geçerlidir ve muteberdir.

Sandıktan yetki almış bütün seçilmişler kim olurlarsa olsunlar eşit ölçüde hak ve özgürlüklere sahiptir ve eşit ölçüde bu yurdun neresinde olursa olun muteberdir. Bazı seçmen kesimlerini, bazı siyasi partileri, bazı seçilmişleri diğerlerinden ayrı tutmak, farklı ölçütler farklı kurallar uygulamaya kalkmak kabul edilemez. Bu çok tehlikeli ve çok riskli bir ayrımcılıktır.

"Demokrasiyi sahip çıkma duygusu ortaya çıkmıştır İstanbul'da. Türkiye'de demokrasi kazanmıştır. "

"Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanması ne yazık ki gaflet ve delalettir. "

"Farklı kurallar uygulamaya kalkmak kabul edilemez."

"Ne yazık ki Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarına ve seçmenlerine yönelik ayrımcı tavır hepimizi üzmektedir."

Editör: TE Bilişim