Özlale şunları ifade etti;

İYİ Parti olarak bu hafta başında iş örgütlerinin ortak bir metinle açıkladığı fiyat istikrarı vurgusunu ve dünkü enflasyon raporu toplantısında TCMB Başkanı Sayın Naci Ağbal’ın siyasi bir çerçevede hareket etmeyen ciddi tutumunu destekliyoruz. İktidara yakın gazetelerin haksız eleştirilerine aldırmamasını da takdirle karşılıyoruz. Enflasyonun başta dar gelirli vatandaşlarımız olmak üzere ülkemizin tüm fertlerini fakirleştirdiğini görüyoruz. Bu yüzden de İYİ Parti olarak enflasyonla mücadelenin bir öncelik olması gerektiğini düşünüyoruz.
 
Dünyada enflasyonu düşürmek isteyip de düşüremeyen tek bir ülke yok. Bununla beraber enflasyonu düşürmenin de bir istihdam ve üretim maliyeti var. İşte bu maliyeti düşürmek için toplumsal mutabakat ve beklentilerin yönetilmesi gerekiyor. Biz bu noktada da İYİ Parti olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız.

Bununla beraber iktidar partisine ve Sayın Ağbal’a iki önerimiz var:

Enflasyonla mücadelede sadece TCMB’nin izleyeceği para politikasına bel bağlanmamalıdır. Enflasyonun yüksek olmasının temel nedenlerinden biri olan tarım politikalarının bir an önce değiştirilmesi, beklentilerin doğru yönetilmesi ve maliye politikasının destekleyici olması gerekir.
Sayın Ağbal’ın ciddiyeti takdire değer olsa da çalıştığı Başkan yardımcıları geçmiş dönemde bu ülkeyi 100 milyar Dolar’ın üzerinde zarar uğratan şaibeli kararları imzalayan, affını isteyen kayıp Bakanın her istediğini sorgulamadan yapan bürokratlardır. Dolayısıyla ortaya çıkan bu enkazın sorumluları halen Banka içindedir. Bu Başkan yardımcılarının TCMB’deki konumu mutlaka gözden geçirilmelidir.

Gıda fiyatları ve tarım politikası
Enflasyonun yüksek olmasının en önemli sebeplerinden biri de AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllardan itibaren izlenen yanlış tarım politikalarıdır. Bunun sorumlularından biri de aile kontenjanından o makamda olduğu her halinden belli olan Tarım ve Orman Bakanı’dır. Artan gıda fiyatlarının halkı fakirleştirdiği bu günlerde kendisinin suskunluğunu koruması da anlaşılır gibi değildir.  Beklentimiz Sayın Cumhurbaşkanı’nın Tarım ve Orman Bakanı’nı görevinden affetmesidir.
Madem Tarım ve Orman Bakanı susuyor, biz İYİ Parti olarak tespit ve önerilerimizden birkaçını sıralayalım:
Dünyada polisiye tedbirlerle gıda fiyatlarını kontrol altına alabilen tek bir ülke yoktur. Bizzat ülkemizde birkaç yıl önce denenmiş bu polisiye tedbirler göz boyamadan ve suçu başkasına atmadan öteye gidememiştir. Bu alanda denetleme ve düzenlemelerin daha profesyonel olarak tarım piyasaları denetleme ve düzenleme kurulları tarafından yapılması gerekmektedir. 

Gelinen noktada en önemli problemlerden biri çiftçinin artan üretim maliyetleriyle karşı karşıya olmasıdır. Bunun için de kısa dönemde en azından çiftçinin kullandığı mazottaki verginin yarıya düşürülmesi çiftçimize nefes aldıracaktır. Ayrıca; 
Hayvansal atıklardan organik gübrenin elde edileceği projelere destek olunması üretim maliyetleri ve ithal bağımlılığı üzerinde de olumlu etki yapacaktır. 
Benzer bir şekilde yerli tohum şirketlerimizin desteklenmesi, tarım ıslahı konusunda çok rekabetçi olan ülkemizde ıslah çalışmalarına hız verilmesi de orta uzun dönemde izlenecek politikalar arasındadır.
Tarımdaki firelerin azaltılması için de soğuk hava depolarının ve ara işleme ünitelerinin sayılarının arttırılmasına, hayvan ölümleri için de veterinerlik hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına öncelik verilmelidir. 

Gıda fiyatları ve piyasa yapısı
Artan gıda fiyatlarının bir başka önemli sebebi de çiftçimizle tüketici arasındaki zincirin tekelleşmesi ve zincir marketler ile bu marketlerin tedarikçilerinin piyasayı yönetmesidir. Burada da Ticaret Bakanlığı’na önemli görevler düşmektedir. 
Çiftçinin Pazar gücünün kalmadığı; 
Kooperatiflerin, hal ve komisyoncuların etkisinin giderek kaybolduğu, 
Pandemi dolayısıyla toplu tüketim merkezlerinin zayıflayıp gıda toptancılarının iyice zor durumda kaldığı bu dönemde inisiyatifin tamamen zincir marketlerde kalması sakıncalıdır.
İYİ Parti olarak yaptığımız il gezilerinde herhangi bir denetleme düzenleme olmadan neredeyse her mahalleye açılan zincir marketlerin kent ekonomisine ve esnafa verdiği zararı bizzat görüyoruz. Bu dönemde de bu zincir marketlerin piyasadaki denetimsiz gücünün hem üretici hem de tüketici üzerindeki olumsuz etkisi daha da belirginleşmekte. Bu zincir marketlerin mutlaka denetlenip, düzenlenmesi gerekmektedir.

Özetlemek gerekirse dünyada bütün gelişmiş ülkelerde tarımsal faaliyetler ve gıda perakendeciliği denetlenip düzenlenmektedir. İktidar partisi, bir an önce bu alanlarda izlediği yanlış politikaları değiştirmelidir.

Editör: TE Bilişim