Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım, dün akşam bir televizyon kanalında canlı yayında yaptığı konuşmayla ilgili, "Yerel seçimler sonrasına dair yaptığımız açıklamalar, hükümeti devirmek maksadıyla devletin tüm kurumlarının topyekün iflas etmesine razı gelen mahfillerce ısrarla çarpıtılarak, şahsım ve mensubu bulunduğum siyasi gelenek hakkında akla ziyan tezviratlara dönüştürülmüştür" dedi.

Duruma tepki gösteren Yıldırım, "Dün gece bir televizyon kanalına canlı yayına bağlanarak yerel seçimler sonrasına dair yaptığımız açıklamalar, hükümeti devirmek maksadıyla devletin tüm kurumlarının topyekün iflas etmesine razı gelen mahfillerce ısrarla çarpıtılarak, şahsım ve mensubu bulunduğum siyasi gelenek hakkında akla ziyan tezviratlara dönüştürülmüştür.

Televizyon kanalındaki açıklamalarımızın özeti şudur; CHP, Cumhurbaşkanını seçen iradeyi görmezden gelerek kendi politik duruşuna uygun olan sistem neyse onu demokrasi diye tanımlamaktadır ki bu kendinden olmayanı 'faşistlikle' suçlayan marjinal geleneğin devamıdır. İstanbul seçimlerine gölge düşmüştür, şaibelerin önü alınamamaktadır. Kamu vicdanı seçim sonuçlarından tatmin olmamıştır. Sandıkta istediğini elde edemeyen CHP, aba altından sokağı göstererek ülke siyasetini dizayn etme gayretindedir.

Demokrasinin tecelligahı sandıktır, Türk demokrasisinin gelişmesi için de İstanbul seçimleri yenilenmelidir. 16 Nisan referandumundan sonra '19 büyükşehirde hayır bloku olarak seçimi aldık, önümüzdeki seçimlerde 'tek adam' sistemini yıkacağız. Demokrasi getireceğiz' diyerek yerel seçimlerdeki propaganda tarzını bir yıl önceden açıklayan Kılıçdaroğlu'dur.

CHP stadyumlarda kendince boy göstererek kitleleri sokaklara davet eden tahrikkar bir tutum takınmaktadır. CHP'nin tüm siyasi psikolojisi/seçim takvimi/seçim programı halkın iradesiyle seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı bertaraf etmek, demokratik kurumları işlemez hale getirmektir. Açıklamalarımız tamamen bu minval üzeredir. Bu açıklamalardan başka bir anlam çıkarmaya, hele hele şahsımızı 'demokrasi düşmanı' diye yaftalamaya çalışmak teke altında buzağı aramaktır.

Bu çabaları yine beyhude, gayretler yine nafiledir. Tüm Türk ve dünya kamuoyu bilmelidir ki milliyetçilik sınıfsal ayrımların tamamını reddettiği için demokrasinin hem ikiz kardeşi hem teminatıdır. Bu zamana kadar ülkemizde demokrasinin muhafazası, inkişafı için siyasal/sosyal en ağır bedelleri ödemek pahasına nasıl tavizsiz bir mücadele vermişsek, bundan sonra da bu mücadelemiz aralıksız sürecektir. 367 krizine alkış tutanların, ülkemizi hükümetsiz bırakmaya gayret gösterenlerin, seçim sonuçlarını bloklaşma/cepheleşme malzemesi yapanların, darbe savcılarını kutsayanların bizim demokratik olgunluğumuzu anlamaları halihazırda zaten imkansızdır.

'En kötü demokratik nizamı, en iyi ihtilal yönetimine' tercih eden, 'önce ülkem ve milletim, sonra partim' anlayışını kendine şiar edinen bir geleneğin mensupları ancak ve ancak birliğin, dirliğin, kardeşliğin, huzurun, barışın temini için çalışırlar. Kaosa, kargaşaya, kavgaya tevessül etmezler. Bekasına sahip çıkan Türk milleti de bilsin ki onun öz evlatları olarak biz ne bu kuru gürültülere pabuç bırakırız, ne kutlu mücadelemizde bir anlık dahi atalete kapılırız.

Bu toprakların üzerinde başımız dik ve hür yaşamaya olan yeminimizden de asla ve kata vazgeçmeyeceğiz" dedi.

Editör: TE Bilişim