Saadet Partisini Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, yazılı basın açıklaması yaptı. Karamollaoğlu, iktidara koronavirüsle ilgili 3 öneride bulunması dikkat çekti.

Karamollaoğlu, "Biz en önemli konu olarak herkese 1000 lira verilmesini teklif etmiştik bunun herkese verilmesi gerektiği kanaatindeyiz. İkinci önemli konu ise esnafımız, esnaf borçlarını faturalarını ödeyemiyor. Şimdi bankalara gidin kredi alın diyorlar, tamam da bu kredi yüzde kaç faizle veriyorsunuz esnafımız ne zaman geri ödeyecek. Esnafımızın sırtına kredi ile yüklenen yük %9 muhterem arkadaşlarım dünyada faiz şu an %0 lar civarında. Bu ne demek 6 ay sonra esnafımız %6-7 faizle borcunu ödemek zorunda kalacak esnaf borcunu ödeyemeyecektir. Üçüncü konu ise Türkiye’nin önemli kurumları borsada değer kaybederse bunları dışarıdan satın almak isterler. Buna kesinlikle fırsat verilmemelidir" ifadelerini kullandı.

Saadet Partisinin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun basın açıklamasının tamamı şu şekilde:

Koronavirüs Salgın Süreci

Kıymetli basın mensupları,

Ekranları başında bizi izleyen aziz milletimiz.

Bildiğiniz üzere ülkemiz hala koronavirüs salgının etkisi altındadır.

Lakin son günlerde açıklanan rakamlar bize ümit vermekte, önümüzdeki süreçte salgının etkisini yitireceği intibaı uyandırmaktadır.

Bu hususta şu ana kadar salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Sayıları hala on binleri bulan hastalarımıza ise Cenab-ı Hak’tan şifa diliyor, hastalığı atlatanlara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

İnanıyorum ki önümüzdeki günler aydınlık ve parlaktır. İnşallah bayrama, koranavirüsü ülke olarak yenmiş bir şekilde tam bir bayram havasında gireceğimizi ümit ediyorum.

Yeter ki tedbiri elden bırakmayalım, sağlık uygulamalarında aksaklık meydana getirmeyelim, sağlık çalışanlarının taleplerine karşılık verelim..

Sağlık Çalışanlarımız Destan Yazıyorlar

Huzurlarınızda koronavirüsle mücadele konusunda adeta destan yazan sağlık çalışanlarımıza teşekkür etmek istiyorum.

Hakikaten çok ciddi bir mücadele verdiler, fedakarca davrandılar.

Bu bütün dünyada böyle oldu ama bizim ülkemizdeki sağlık çalışanlarının gayretlerini unutmamız mümkün değil.

Şüphesiz bu başarıda en önemli husus sağlık çalışanlarının ehil kadrolardan oluşmasıdır.

Bu da bize gösteriyor ki işi ehline vermediğiniz zaman problemler daha çabuk çözülüyor.

Bu konu iktidar tarafından her sahada dikkate alınırsa ülkemizde problemler ciddi manada çözülecektir.

Afrin Saldırısı ve Ali’nin Ölümü

Dünya koronavirüs salgının etkisinde olağanüstü bir dönemden geçerken ne yazık ki hepimizi derinden üzen olaylar da yaşanmaktadır.

Dün Afrin’de PKK’nın düzenlediği hain saldırı neticesinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor,

Bu vahşi saldırıyı ve faillerini lanetliyorum.

Bazı fasılalarla gergin bir dönemden geçiyoruz.

Bu dönemde halkımızın hassas davranması özellikle güvenlik güçlerine yardımcı olması gerekir ancak güvenlik güçlerinin de daha titiz davranması icap eder.

Bundan dolayı 17 yaşındaki kalbinden vurularak hayatını kaybeden Ali’ye Allah’tan rahmet diliyorum.

17 yaşında bir gencin kalbinden vurulmasını gerektiren bir durum olduğunu asla düşünmüyorum.

Bu vesileyle Ali’ye Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabır diliyorum.

TBMM’NİN 100. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ

Öte yandan bu yıl TBMM’nin kuruluşunun 100. yılı.

Sivas ve Erzurum kongreleri sonrası Milli Mücadele meclisin kontrolünde yürütüldü

Meclisimiz dualarla açıldı ve duvarına istişarenin önemi yazıldı.

Geldiğimiz noktada TBMM’nin etkinliği azaldı. KHK’larla meclisten geçmeden birçok kararlar alınabiliyor.

Hala meclis öyle çalışmalara girebiliyor ki bir konu olgunlaşmadan dahi alelacele kanunlaşabiliyor.

TBMM’nin görevi hukukun üstünlüğünü sağlamak ülkede barış ortamını tesis etmektir.

Meclisin bir de iktidarı denetleme görevi vardır maalesef bu görev ortadan kaldırıldı.

Ekonomik Tsunami Geliyor

Şu an bizim en ciddi problemimiz ekonomide gözüküyor.

Salgın sebebiyle işyerlerinin büyük bir kısmı kapandı.

Esnafının büyük çoğunluğu işçi çıkarmak zorunda kaldı sonra buna bir önlem getirildi.

İşyerini açamayan berberler, kafeler,

Tezgahını açamayan pazarcılar,

Günlük yevmiye ile çalışan işçiler,

İşyerini açtığı halde siftah edemeyen terziler, konfeksiyoncular…

Her meslek grubunun mağdur olduğu çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz.

Daha da endişe verici olan ise salgın sonrası oluşacak ekonomik tablo.

Bakınız çok açık bir şekilde ifade ediyorum eğer gereken tedbirler alınmaz veya gecikirse ekonomik bir tsunami geliyor.

Şu an zaten büyük bir problem var, insanımız geçim sıkıntısı çekiyor.

İşsizlik aldı başını gidiyor, zaten 4.5 milyon işsiz vardı şimdi işsizlik %20’lerin üzerine çıktı belki şu an 8-9 milyon işsiz var.

İktidara 3 Önemli Uyarı

Şunu biliyoruz ki insanımız ihtiyacını karşılayacak bir gelire sahip değiller.

Bundan dolayı biz iktidarı 14 maddelik bir tavsiye ile gelecek tehlikelere karşı uyardık.

Şu anda bir numaralı meselemiz insanların günlük ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

Bir evin faturalarının ödenmesi, gıdanın sağlanmasıdır.

Biz en önemli konu olarak herkese 1000 lira verilmesini teklif etmiştik bunun herkese verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

İkinci önemli konu ise esnafımız, esnaf borçlarını faturalarını ödeyemiyor.

Şimdi bankalara gidin kredi alın diyorlar, tamam da bu kredi yüzde kaç faizle veriyorsunuz esnafımız ne zaman geri ödeyecek.

Esnafımızın sırtına kredi ile yüklenen yük %9 muhterem arkadaşlarım dünyada faiz şu an %0 lar civarında.

Bu ne demek 6 ay sonra esnafımız %6-7 faizle borcunu ödemek zorunda kalacak esnaf borcunu ödeyemeyecektir.

Üçüncü konu ise Türkiye’nin önemli kurumları borsada değer kaybederse bunları dışarıdan satın almak isterler. Buna kesinlikle fırsat verilmemelidir.

Bunlar bizim milli değerlerimizdir.

Tarım Ciddi Bir Kriz İçerisinde

Bunun yanı sıra tarım ve gıdanın bir numaralı meselemiz olduğunu söylemeden geçemem.

Şimdi çay mevsimi geldi çay toplanacak, yaklaşım 150 bin insan çalışması lazım.

Bununla alakalı tedbirler muhakkak almalı, sadece çay değil yazlık ekim yapan her yerde çiftçiye mazot, tohumu, gübreyi destekle verilmelidir.

Gerekli tedbirler alınmazsa tarımda ithalata mecbur kalırız. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

Çok daha küçük olan Avrupa ülkeleri bizim ihracatımızın on misli ihracat yapabiliyor.

Onlar bizden akıllı mı hayır! Onların iktidarları çiftçiyi ayakta tutuyorlar.

İktidar bu dönemi bir fırsat bilip çiftçinin elini tutmalıdır.

Maske Muamması Çözülmelidir

Burada bir hususu daha dile getirmek istiyorum.

Mesaj geliyor maske alıyorsunuz, bana şu ana kadar hiç mesaj gelmedi.

Ülkemizde hala maske alamayan, aldığı halde elindeki maskeler tükenen milyonlarca vatandaşımız var.

Dün bir uçak dolusu yardım malzemesi Amerika’ya gönderildi.

Daha önce de İngiltere’ye, İtalya’ya, İspanya’ya da yardım malzemesi gönderdik.

Ama iktidar diyor ki “bizi alkışlayın, bizimle gurur duyun, Amerika’ya bile yardım yapıyoruz”

Tamam sizinle gurur duyalım ama şu soruyu da soralım..

Suriye’ye ne gönderdin, İdlib’e hangi yardımı yaptın? Şu anda İran ciddi bir ambargonun altında, Arakanda ki durum içler acısı, Filistin çok kötü durumda.

Biz kendi ihtiyaçlarımızı ve mağdur ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayamaz Batı’ya yardım ettik diye övünürsek bu boş bir tesellidir.

Bizim şu an dünyaya hava atacak durumumuz kalmadı merkez bankası kaynakları tükendi!

Maske muamması bir an önce son bulmalı vatandaşımızın mağduriyeti giderilmelidir.

Ahlaki Değerleri Korumak Zorundayız

Son günlerde içinde bulunduğumuz bir tartışmaya daha değinmek istiyorum.

Birliğe, beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu zor günlerde Diyanet İşleri Başkanlığının cuma hutbesi üzerinden yeni kutuplaşmalara zemin oluşturacak tartışmalar açmak kabul edilemez bir durumdur.

Aile hayatının kutsallığı, neslin muhafaza edilmesi gibi kurallar çalmamak, rüşvet yememek, devlet malına el uzatmamak, adil davranmak, insan öldürmemek bizim inancımızın temelini oluşturur.

Buradan bu ülkede toplumun değerleriyle çatışarak yol almaya çalışanlara sesleniyorum.

Bugüne kadar yaşanan hadiselerde hiç mi ders almadınız?

Bu toplum partisi, düşüncesi ne olursa olsun asgari müşterekleri özümsemiş bir toplumdur.

Bu milletin değerlerini inançlarını küçümseyemezsiniz. Bu tavırla bir yere varmanız mümkün değildir.

İktidarın yanlış yaptığı o kadar konu var ki; bunları ele almadan sadece belli konularda iktidarla mücadele ediyorum derken milletle çatışmanız kimseye fayda sağlamaz.

Barolar kendi işini yapmalı adaletin tesis edilmesi için uğraşmalıdır.

Keşke baro bu konuda gayret ortaya koyacağına, infaz yasasında gayret ortaya koysaydı!

Burada şu hususu da vurgulamak istiyorum, Diyanet İşleri’nin görevi bu milletin inancıyla alakalı konuları gündeme getirmektir.

Bundan dolayı Diyanet İşleri Başkanına saldırmayı doğru görmüyoruz.

Özellikle bu çevrelere sesleniyorum siz iktidarın bütün zafiyetlerini ortadan kaldırdınız, milletle mücadeleye girdiniz.

İktidarın istediği havayı siz oluşturdunuz.

Bu millet içinde farklı görüşler her zaman vardır.

Bu sebeple geçmişteki yanlış tavrı devam ettirmeye çalışmak ancak kutuplamayı körükler.

Bu milletin inancıyla herkes barışmak mecburiyetindir.

Biz değerlerimizi ihya ettiğimiz zaman güçleniriz, huzura kavuşuruz.

Ama siz bu değerleri yok saymaya kalkarsanız bu ülkeye zarar verirsiniz.

Bir sürü laf ediliyor tamam da bugün İstanbul Sözleşmesini imzalayan iktidar.

Diyanetin çağrısının muhatabı iktidardır.

Eğer biz bu konularda milletimizin değerleri ile kavga içine girmeden problemlerimizi çözmeye kalkarsak, barış olur huzur olur kalkınma olur.

Editör: TE Bilişim