Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan birkaç gündür  sosyal medya gündeminde olan “Eşcinsellik” konusuna farklı bir bakış açısı getirdi.

Arıkan açıklamasında “Dediğimiz gibi gündemimiz bunlar değil, sosyal medyada yaşanan tartışma, kapışma, kamplaşma bizim işimiz değil, tarafı da olmayacağız. Suç belli, suçun sahibi de belli ama taraflar birbirini hırpalamakta. Belki de şöyle ifade etmek lazım suçlunun psikolojisini anlamak için suçlu, suçu ile yüzleşemez çünkü kendisini çoktan ikna etmiştir. Toplumda herkes suçlunun kim olduğu bilir ama kitabın bitmesini bekler. Ortada bir suç varsa geleceğimizi ipotek altına alan zina yasası, süt bankası, İstanbul sözleşmesi, AB uyum yasalarına ve TV dizilerindeki ahlaksızlıklara göz yuman, tüm uyarılarımıza rağmen bu yaptıklarından geri adım atmamış olan iktidardır. Bugün tartışılması gereken öncelikli konu hutbe meselesi değil, geçmişte yaptıkları ile yüzleşmekten kaçan Ak Parti hükümetidir. Sorgulanması gereken budur.” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan

Mahalli İdarelerden Sorumlu Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, gündeme ilişkin düzenlediği basın toplantısında konuştu. Arıkan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın cuma hutbesinde zina ve eşcinselliğin haram olduğunu aktarması sonrası hedef alınmasına ilişkin, “Ortada bir suç varsa geleceğimizi ipotek altına alan zina yasası, süt bankası, İstanbul Sözleşmesi, AB uyum yasalarına ve TV dizilerindeki ahlaksızlıklara göz yuman, tüm uyarılarımıza rağmen bu yaptıklarından geri adım atmamış olan iktidardır. Bugün tartışılması gereken öncelikli konu hutbe meselesi değil, geçmişte yaptıkları ile yüzleşmekten kaçan Ak Parti hükümetidir. Sorgulanması gereken budur.” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, “Hepimiz akşam yastığa başımızı koyduğumuzda şöyle bir soruyu kendi kendimize soralım 18 yıl öncesine göre neredeyiz, 18 yıl öncesine göre daha iyi bir insan mıyız, yoksa her geçen gün ziyanda mıyız, 18 yıl öncesine göre bizi biz yapan inancımıza, değerlerimize, kültürümüze daha mı sıkı sarıldık, daha mı ileri gittik, yoksa her geçen gün bunlardan daha mı uzaklaştık? Bu sorular bize hem bizim hem de ülkemizin genel bir muhasebesini yapma imkânı verecektir.” ifadesini kullandı.

AK PARTİ DÖNEMİNDE KÖTÜLÜKLER HER YANI KAPLADI

“Ak Parti iktidarı döneminde güzelliklerin canlı renkleri solarken kötülüklerin zifiri karanlığı her yanı kaplamaya başladı” diyen Mahmut Arıkan, “2000’li yılların başını şöyle bir hatırlayalım, kimilerinin erdemliler, kimilerinin yenilikçiler dediği bir grup arkadaşımız Milli Görüş çizgisinden ayrılarak yeni bir arayışın içine girdiler ve bu arayışlarını meşrulaştırmak ve kimilerinin eleştirdiği geçmişlerini tamamen silip atmak için dört kelimeden oluşan bir cümle kurdular; Milli Görüş gömleğini çıkardık. Geçmişlerini bu şekilde kendilerince temize çekerken gelecek için de 5 önemli iddiayı gündeme taşıdılar. Neydi bunlar, şeffaf ve hesap verilebilir bir anlayışla yolsuzluğu bitireceğiz. Ekonomik kalkınma ile yoksulluğu bitireceğiz. Düşünce ve İfade özgürlüğü ekseninde yasakları kaldıracağız. Devlette kurumsallaşmayı sağlayarak mafyalaşmayı bitireceğiz. Diklenmeden dik durarak komşularla sıfır sorun, dünya ile barışık hale geleceğiz. Bu beş ana prensip etrafında Türkiye’yi bütün temel problemlerinden arındırıp milletimizi içeride mutlu, dışarıda saygın bir konuma getirecekleri iddiasında bulundular. Milletimiz de bu güzel iddialar karşısında 18 yıl içinde ne kadar seçim varsa istisnasız hepsinde bu hayallere destek oldu.” açıklamasında bulundu.

YOLSUZLUKTAN DEĞİL DUYULMASINDAN RAHATSIZ OLDULAR

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, şöyle konuştu:

“Ninelerimiz dedelerimiz masallara başlarken ne derdi az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, dönüp arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz. Biz de bu 18 yılın sonunda dönüp de arkamıza baktığımızda pek çok önemli konuda bırakın bir arpa boyu yol gitmeyi, başladığımız noktanın da fersah fersah gerisine düştük. Şeffaf ve hesap verilebilir bir anlayışla yolsuzlukları bitireceğini iddia edenler bırakın yolsuzlukları bitirmeyi, onca sindirilmiş, korkutulmuş bürokrat kesimi içerisinde onuruyla vazifesini yaparak belediyelerdeki yolsuzlukları resmi raporlarla belgeleyen Sayıştay yetkilisini görevden aldılar. Biz bize yeteriz kampanyasının bile denetlenebilir olmasına müsaade etmediler. Yolsuzluktan değil duyulmasından rahatsız oldular.

MAFYAYI BİTİRECEĞİZ DİYENLER MAFYAYA ÖZEL AF ÇIKARDI

Ekonomik kalkınma ile yoksulluğu bitireceğiz diyenler Cumhuriyet tarihinin işsizlik rekorunu kırdılar. Terör yuvalarına baskın yapar gibi berberleri bastılar. Köprüden geçenlerden ücret aldıkları gibi geçmeyenden de ücret alıp Deli Dumrul efsanesini 21 yüzyılda hayata geçirdiler. Düşünce ve ifade özgürlüğü ekseninde yasakları yok edeceklerini söyleyenler ülke insanını en tenha köşelerde bile fısıltıyla konuşmaktan imtina eder hale düşürdüler. Devleti kurumsallaştırarak mafyayı bitireceğiz diyenler mafyaya özel af çıkararak adeta devlet koruması altına aldılar. Komşularla sıfır sorun, dünyada saygın ülke olacağız diyenler, kapısını çalıp kahve içecek komşu bırakmadılar.”

DESTEĞİ FAİZ LOBİSİNE DEĞİL, ÜRETİME VERİN

Tüm dünyanın koronavirüs sebebi ile belirsiz bir süreçle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Saadet Partili Arıkan, “Güzel çalışmaların sayısı artırılabilir. Ancak akla şu soru geliyor; bu çalışmaları yapmak için neden korona beklendi? Defalarca ifade ettik. Yatırımları betona değil insana yapın, desteği faiz lobisine değil, üretime verin. Maalesef dinlemediler, milletin kendi gayretleri ile ortaya koyduğu çalışmalar ile geçmişi unutturmaya çalışmaktalar. İçerisinde adaletin olmadığı Adliye sarayları, geçiş garantili yollar ve hapishane yapmak yerine, gerekli destekler sağlanıp üretim canlandırılmış olsaydı bugün ülkemiz çok daha farklı bir noktada olacaktı. Bugün bir fırsat daha doğdu, doğan fırsatı lütfen bu sefer değerlendirin.” diye konuştu.

HÜKÜMET KENDİ DÖNEMLERİNİN MUHASEBESİNİ YAPSIN

“Salgın yönetiminde milletimizin gösterdiği gayret her türlü takdire şayandır.” diyen Arıkan şunları kaydetti:

“Belki de süreci avantaja dönüştüren en önemli özelliğimiz kardeş olarak hareket eden bir millet olmamızdır. Hangi elden olursa olsun yardımını esirgemeyen, sorumluluk alan, çözüm için gayret gösteren bir milletin aynı zamanda daha iyi yönetilmeye, daha uygun imkânlara sahip olmaya hakkı vardır. Sadece zor zamanlarda değil, normal yaşantı süresince endişe etmeden hayatını devam ettirme hayali ile gayret eden ve bundan dolayı birçok fedakârlıkta bulunan insanımızın daha iyi şartlarda, daha rahat bir psikolojide hayatını sürdürmesi bir lütuf değil, bir gerekliliktir. Bu nedenle hükümetteki arkadaşların başka dönemleri değil kendi dönemleri ile ilgili muhasebelerini hem maddi hem de manevi yönden yapmaları; onlara verilmiş bu ulvi görev karşısında hem dünyada hem de ahirette onları iyi edecektir. Gelin bu rahmet ve bereket ayını bir fırsata çevirelim; başta kendi muhasebemiz olmak üzere yapılanları bir muhasebe edelim. Keşke Merhum Erbakan hocanızı dinleyip,  Irak işgali ile başlayan yanlışlar dizisini yapmamış olsaydınız. Yaptığınız yanlışlar saymaya kalksak kitaplar yazmamız gerekir.”

MİLLETİ BORÇ YÜKÜNE SÜRÜKLÜYORSUNUZ

Ak Parti iktidarına seslenen Arıkan, “İşler zora girince milletin yastık altında aradığınız vicdanlarınızın muhasebesini yapın” çağrısında bulundu. Arıkan, “Her fırsatta her faturayı kestiğiniz milletin geleceğini ipotek altına alacak proje ve yaklaşımlardan vazgeçin, itibarınızdan vazgeçmemek pahasına milleti sürüklediğiniz borç yükü yaşanan salgın sonrası daha ağır bir fatura ile milletin önüne doğru sürüklenmekte. İşsizlik aldı başını gidiyor, mülteci meselesi git gide artmakta, yatırımları üretime döndürün, plansız bir şekilde betona yatırım yapmayı durdurun, biz Saadet Partisi olarak durun diyoruz durmuyorsunuz vazgeçin diyoruz, daha fazlasını yapıyorsunuz, milletin geleceğini ipotek altına almaktan vazgeçin, insafa gelin, bu ayın rahmetine sığının, kendinize gelin, milletin kaynaklarını tüketirken, yandaşlarınızın keselerini doldurmakla ahiretinizi de dünyalığınızı da kaybetmiş olursunuz.” değerlendirmesinde bulundu.

Ak Parti döneminin değerlerimize zarar verdiğini belirten Arıkan, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Yeni tartışma, yeni polemiklerden biri de Diyanet İşleri Başkanının son hutbesinde belirttiği hususlar; Ankara Barosu gibileri, kirli zihinlerinin onları taşıdığı cahiliye toplumundan örnekler sergilese de bazı tepkiler gelinen noktayı özetlemektedir. Yaşananlar toplumda yaşanan değer kaybının, erozyonun geldiği noktayı gözler önüne sermektedir.

SUÇLU İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN GERİ ADIM ATMAYAN İKTİDARDIR

Dediğimiz gibi gündemimiz bunlar değil, sosyal medyada yaşanan tartışma, kapışma, kamplaşma bizim işimiz değil, tarafı da olmayacağız. Suç belli, suçun sahibi de belli ama taraflar birbirini hırpalamakta. Belki de şöyle ifade etmek lazım suçlunun psikolojisini anlamak için suçlu, suçu ile yüzleşemez çünkü kendisini çoktan ikna etmiştir. Toplumda herkes suçlunun kim olduğu bilir ama kitabın bitmesini bekler. Ortada bir suç varsa geleceğimizi ipotek altına alan zina yasası, süt bankası, İstanbul sözleşmesi, AB uyum yasalarına ve TV dizilerindeki ahlaksızlıklara göz yuman, tüm uyarılarımıza rağmen bu yaptıklarından geri adım atmamış olan iktidardır. Bugün tartışılması gereken öncelikli konu hutbe meselesi değil, geçmişte yaptıkları ile yüzleşmekten kaçan Ak Parti hükümetidir. Sorgulanması gereken budur.

HAYRA MOTOR ŞERRE FREN OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Biz milletimize olan yükümlülüğümüz ve yanlış da yapsalar iktidardakilerle de kardeş olduğumuzdan dolayı bu manzaraları anlatmak ve ikaz etmek görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz. Tabi bu görevi yerine getirirken iyi yapılan işlere yönelik desteklerimizi de esirgemeyeceğiz. Koronavirüs ile mücadelede Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu üyelerinin mücadelesi, Dünya’nın dört bir tarafındaki vatandaşlarımızın ülkemize getirilerek tedavilerinin burada yapılmasına vesile olan herkese teşekkür ederiz. Hayra motor, şerre fren olma. Bu ilke Milli Görüş’ün en başından beri ana düsturudur ve bundan sonra da böyle olacaktır.”


 

Editör: TE Bilişim