Yeni Akit yazarı Hacı Yakışıklı, Şahan Gökbakar’ın 8 Kasım’da vizyona girecek olan Recep İvedik 6 filmini protesto etti. Sebeplerini sıralamış. Birisi, çok dikkatimi çekti. Buyurun okuyun:
“Çocuklarınıza dikkat edin! Daha önce, ‘Ninem olmasan ağzını burnunu kırarım.’sözleri olan Recep İvedik filminde şimdi neler çıkacak karşılarına! Nesiller, böyle bozuluyor. Önce şaka, sonra bilinçaltı, sonra uygulama!
Para verip filme gönderdiğiniz çocuğunuz, izlediklerini örnek alıp size, “Annem babam olmasaydınız şimdi ağzınızı burnunuzu kırardım.’ derse yine gülecek misiniz?”
Aklıma, Şeyh Vefâ’nın kıssası geldi.
Hazretin oğlu, mahalledeki sakanın su kırbalarını deliyormuş. Sonunda saka, oğlanı babasına şikâyet etmiş. Şeyh Vefâ, zararı ödemiş ama kafası karışmış. Hanımına, “İyi düşün! Bu çocuğa hâmileyken haram olan ne yaptın?” diye sormuş.
Hanımı, biraz düşünüp şöyle demiş:
“Yolda giderken su kırbalarını delen bir çocuk gördüm. Çok hoşuma gitti, güldüm.”
Elbette kıssa, böyle değil. Şeyhin eşi, komşunun meyvesini izin almadan delip suyunu içmiş. Yâni harama el uzattığı için oğlu yaramaz çıkmış. Daha doğrusu, haram bile değil; utanıp isteyemediğinden helâl olan meyveye izinsiz dokunmuş.
Helâl olan bir şeye, izinsiz el uzattığımızda çocuğumuz yaramaz oluyorsa devlet malına, yetimin hakkına uzandığımızda çocuklarımız nasıl olur, bir düşünün. Bunun için Recep İvedik seyretmelerine gerek yok.
Hacı Yakışıklı ile aynı gazetede yazan Abdurrahman Dilipak, “Haram yiyen, iflah olmaz!” diye her gün avaz avaz bağırıyor.
Zembilli Ali Efendi, “Haram nesne, ferman ile helâl olmaz” diye Kânûnî’ye kafa tutmuş. Bizim Zembilli ise “Yolsuzluk, hırsızlık değildir.” diyor. Yolsuzluk hırsızlık olmadığına, yâni haram olmadığına göre başımıza gelenlerin tek suçlusu, kesinlikle Recep İvedik!
Filmlerin çocukların terbiyesini etkilediği konusunda Hacı Yakışıklı ile hemfikirim. Ama helâl lokmanın, filmlerden önce geldiğine inanıyorum. Eminim, kendisi de bu fikirdedir.