Son zamanların favori sorusu…

Bursa’dan dostumuz Sarı Hoca’nın, “Referandumda evet oyu veren ülküdaşlarıma sorasım geliyor, seçim kazanmak nasıl bir duygu? Yıllardır yaşamadık da…” sorusudur. İster ironi yüklü olsun, isterse yalın, Karadeniz zekasının kısık göz ile yanık yüreği harmanlamasının ürünü bir arka plandır.

Bu sorunun devamında ben de kendime sordum.

MHP/MÇP varken başkaca herhangi bir yere hiç oy verdin mi?

Cevap, evet sadece bir kez…

Merhum başbuğ zamanında, 12 Eylül sonrası MHP kapalıyken, 1991 seçimlerine, RP-MÇP-IDP ittifakıyla Refah Partisi şemsiyesinde girilmişti. Oyumuzu gönül rahatlığıyla kullandık. Çünkü o seçimlerde tercih vardı ve biz RP’ne mühür basarken MÇP kontenjanından adayı işaretlemiştik.

Hayatımız boyunca genel seçimlerde iki kez hasbi mutluluk yaşadık.

Birincisi, 1977'de MHP’nin oy oranını %3.4’ten, %6.4’e çıkartarak, neredeyse ikiye katlayarak 16 milletvekiliyle TBMM’de temsilimizde.

İkincisi, 1999’da %17.98 oyla en büyük ikinci parti olarak 129 milletvekili ile hükümeti kurduğumuzda.

Yerel seçimlerde ise şahsen, Sayın Enver Demirel’in Etimesgut Belediye Başkanlığını, Sayın Hüseyin Sözlü’nün Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanlığını kazandıkları seçimlerde çok sevinmiştik. Her Etimesgut zaferinde anacığım bizlerden daha çok mutlu olmuştur. Kim istemez anasının babasının sevincini görmek…

Bundan sonrasına gelecek olursak, artık her şey çok farklı olacak.

İddia ediyorum, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle TBMM seçimleri ayrı günlerde yapılsın, milletvekilini seçmek üzere sandığa gidenlerin oranı yüzde elliyi bile bulmaz. Buradan şu sonuç çıkıyor, siyasi partiler ve siyaset yapanlar artık iki partili sisteme ve öncelikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanacaktır.

Bir zamanlar ötekileştirildiğini iddia edenlerin kendisi, çoluk-çocuğu, atası-anası inandı, kenetlendi ve hem siyaseten hem de ticareten (!) sonuç aldılar ve balkon konuşmalarını dinlerken doruklardan taştılar.

Biz mi?

Bizim için iki yol var. Ya kendi evimizde yaman olacağız, ya da yabanda yama (!)…

Yağmur yağdığında ıslanmayan, kavga çıktığında taşlamayanlar kadar çoğu zamanlarda ötelenenlerin ve zafere muhtaçların da mutlu olma hakkı vardır. Sakın ha, “hak değirmende olur” demeyin. Ve Hakkı’nın hakkını Hakkı’ya verin.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun gardaşını sevenlere…