Hükümet cemaat çatışması sonrası medyada deprem devam ediyor. Zaman gazetesinde Leyla İpekçi, Bugün gazetesinden Ahmet Taşgetiren'in ardından, Vedat Bilgin de operasyon sonrası cemaati tutumuna tepki göstererek Bugün gazetesini bıraktı.

Bir dönem Devlet Bahçeli'nin de danışmanlığını yapan Vedat Bilgin Bugün gazetesine veda etti. Ancak Bilgin'in vedasının gazeteden yayınlanmaması dikkat çekti. İşte Bilgin'in Facebook'tan paylaştığı veda yazısı...

Bugüne kadar hayatım boyunca uğruna fikir düzeyinde mücadelesini verdiğim, dış müdahalelere karşı milli bağımsızlığımızı, militarist vesayete karşı milli irademizi, fikir özgürlüğünü ve bu topraklardaki bin yıllık Türk –İslam medeniyetini ve kardeşliğimizi bir dava bilinciyle savunabileceğim bir fikir platformu oldu Bugün Gazetesi benim için. Yazdığım yazıların milletimden karşılığını, yankısını gördüğümde benim için daha fazla yazma şevki oluşmuştu…

Dünya ve Türkiye bu kadar hızlı değişirken, ortaya çıkan olaylar karşısında birlikte yola çıkanların, birçok benzer görüşü paylaşanların, bu uzun yolda farklılaşmaları, hatta birbirleriyle çelişen siyasal ve fikri tavır almaları anlaşılabilir bir şeydir. Bugün gazetesinde de buna benzer bir farklılaşmanın yaşandığına şahit olmak şaşırtıcı olmamalıdır.
Bugün Gazetesinin yönetimiyle, yaşanan son gelişmeler karşısında farklı tutum ve düşünceye sahip olduğumuz ortaya çıkmıştır. Bu durumun gazete yönetimince şahsıma bildirilmesi beni bu veda yazısını yazmaya götürmüştür.

Demokratik değerleri savunan milliyetçi bir siyaset anlayışına sahip birisi olarak, ülkeme ve tarihe karşı olan sorumluluğumu her zeminde demokrat bir tavrı kararlılıkla sürdürmeme bundan sonra da devam edeceğim. Bu vesileyle Bugün camiasına ve okuyucularıma Allaha ısmarladık diyorum.

Vedat Bilgin dünkü yazısında "Askeri vesayetten bürokratik vesayete mi?" diyerek şunları belirtmişti:

Bürokrasinin silahlı kanadından gelen müdahalelerin, bu ülkeye kaybettirdikleri dikkate alındığında bürokrasinin diğer unsurlarından gelebilecek tehditlere karşı da aynı demokratik hassasiyeti göstermek gerektiği açıktır. Bürokrasinin sivil unsurlarının, böyle bir siyasi tavır sergilemesi kendi zümresel iktidar çıkar ve arzularıyla olabileceği gibi, bürokrasinin içinde bir grubun ideolojik, politik saiklerle kurduğu ilişkiler üzerinden de ortaya çıkabilir.

Demokrasilerde siyasetin kurum ve aktörleri açıkça tanımlanmıştır. Onlar gücünü devletin içindeki konumlarından veya görevlerinden almazlar. Partiler ve siyasetçiler, açık sistem olan demokraside tanımlanmış meşru çerçevede siyaset yaparlar ve yaptıkları faaliyetlerin hesabını halka verirler.
Devletin gücünü kullanan bürokratların ne böyle bir siyasi yetkileri ne de sorumlulukları vardır. Bugün, hükümete karşı siyasi bir mahiyet kazanan sürecin ve aktörlerinin yaptıklarını savunmak, bizatihi bir siyasi anlayışın ve projenin göstergesidir. Hırsızın günahını siyasete ve demokrasiye değil, hırsıza çıkarmak gerekmez mi?

Editör: TE Bilişim