Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Esat Çıplak, 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk iddialarını soruşturmak üzere Meclis’te kurulan komisyona getirilen yayın yasağının RTÜK tarafından yanlış yorumlandığını belirtti. Maddi hatalar yapılarak yayın kuruluşlarına ceza kesildiğini belirten Çıplak, “Üst Kurul’un sadece Kanunla maddeler halinde belirlenmiş yetki ve sorumluluklarını yerine getirmenin Kanun çerçevesinde müeyyide uygulamanın dışına çıkarak,  çoğunluğu AK Parti tarafından seçilmiş Kurul Üyeleri marifetiyle; Anayasal bir kuruluş olan RTÜK’ü, iş başındaki Hükümet’in organik aygıtı haline getirme operasyonudur” dedi.

RTÜK üyesi Esat Çıplak, yazılı bir açıklama yaptı. Son günlerde kamuoyunun gündemini işgal eden dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilme meselesini ele alan ve bunun sonucu olarak; TBMM’de kurulan Komisyon’un adı geçen dört eski bakanın Yüce Divan’a sevki için alınan savunmalara ilişkin gazete haberlerinin çeşitli televizyon kuruluşlarında yayınlandığını anımsattı. Bu nedenle, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun harekete geçtiğini belirten Çıplak, “Harekete geçmekle kalmamış, TBMM’de kurulan Komisyon’un dört eski bakanla ilgili savunmaların basına yansımasında; gazete haberlerini ekranda okuyarak olayı izleyicilerine yansıtan televizyon kuruluşlarına ceza yağdırmıştır. Gerekçesini de; Ankara 7 Sulh Ceza Hakimliği’nin konuyla ilgili olarak aldığı yayın yasağına istinaden, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8’nci maddesinin c fıkrasına dayandırmıştır” dedi.

 

-“RTÜK KARARI YANLIŞ YORUMLADI”-

 

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun aldığı bu kararla, Ankara 7 Sulh Ceza Hakimliği’nin konuyla ilgili olarak aldığı kararı yanlış yorumlayarak bir takım maddi hatalara sebebiyet verdiğinin altını çizen Çıplak, “Kararın metnini okuduğumuzda; ‘Eski Bakanlar Mehmet Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar'ın kişilik haklarının zedelenmesinin önlenmesi, şöhret ve diğer haklarının korunmasının sağlanması bakımından Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonu’nun istemiş ve getirtmiş olduğu bilgi ve belge içerikleri ile Komisyonun tanık, bilgi sahibi, bilirkişi sıfatıyla veya diğer ilgililer olarak beyanlarına başvurduğu kişilerin Komisyona vermiş oldukları beyanlarına yönelik olarak 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun 3/2. Maddesi gereğince soruşturma bitim tarihi olan 27 Aralık 2014 günü mesai sonu bitimine kadar tüm yazılı, görsel ve internet ortamında yapılan yayınlar hakkında yayın yasağı konulmasına’ yani komisyonun bilgisine müracaat ettiği ilgililerden temin ettiği bilgilerin ifşa edilmesiyle ilgili bir yasaktır söz konusu olan” ifadelerini kullandı.

 

-“RTÜK’Ü, İŞ BAŞINDAKİ HÜKÜMET’İN ORGANİK AYGITI HALİNE GETİRME OPERASYONUDUR”-

 

Çıplak olup biten nedir diye sorarak şöyle devam etti:

“Olup biten, Üst Kurul’un sadece Kanunla maddeler halinde belirlenmiş yetki ve sorumluluklarını yerine getirmenin Kanun çerçevesinde müeyyide uygulamanın dışına çıkarak,  çoğunluğu AK Parti tarafından seçilmiş Kurul Üyeleri marifetiyle; Anayasal bir kuruluş olan RTÜK’ü, iş başındaki Hükümet’in organik aygıtı haline getirme operasyonudur. Basına ve kamuoyuna yansıyan toplama bilgilerin dayandığı iddiaların gazete haberlerine yansıması sonucu, görsel medyada okunmasına ceza verilmiştir.”

Üst Kurul’un, AK Parti kontenjanından seçilen üyeler marifetiyle, Türkiye’yi evrensel anlamda trajikomik bir vaziyete düşürdüğünü savunan Çıplak, “Aynı zamanda da külfet altına sokmuştur. Zira Devletimizin bağlı olduğu uluslararası anlaşmalar ne yapacağız. Kaldı ki, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi’nin 4. Maddesi, taraflara, ‘Halkın ifade ve haber alma özgürlüğünü ve yayın izleme özgürlüğünü sağlama ve garanti altına alma yükümlüğünü’ getirmektedir” açıklamasında bulundu.

Keyfi nedenlerle veya iktidar erkinin etkisiyle televizyon kuruluşlarının cezalandırılmasının parlamenter sisteme ve çağdaş demokrasilerde yeri olmadığını belirten Çıplak, “Böyle mesnetsiz cezalandırmalar ancak diktatörlüklerde olur. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu almış olduğu bu kararlarla nasıl program yapılması gerektiğini adeta serbest piyasa kurallarına göre faaliyet gösteren televizyon kuruluşlarına dikte ettiriyor. İşte bu zihniyet her yerde ve her zeminde sayısal çoğunluğuna güvenerek hukuksuzluğu kanun haline getirmeyi bir alışkanlık edinmiştir” dedi. (ANKA)

(HM/OLÇ)

Editör: TE Bilişim