Uzun bir yolculuktan sonra önce Newyork’a, oradan da bazı gazetelerin Hoca efendinin sarayı diye takdim ettikleri köye geldik. Köy diyorum çünkü burası şehrin çok dışında etrafı ağaçlarla kaplı tipik bir Anadolu köyünü andırıyor.Cemaatin kalbinin attığı mekan 60-70 dönümlük bir arazi üzerinde kurulu.İçinde her biri 110-120 metrekarelik bir zemin üzerine inşa edilmiş 8 tane iki katlı ev var. Bu evler misafirhane olarak kullanılıyor. Odalar genellikle 2 veya 3 kişilik. Her odada tuvalet,banyo,elbise dolabı ve birkaç kitaptan oluşan bir kitaplık bulunuyor.Bu evlerin dışında ibadet veya toplanma mekanı diyebileceğimiz 3 katlı iki ayrı bina mevcut. Biri yeni yapılmış Ramazan ayında kullanılıyor takriben 400 metrelik bir alana inşa edilmiş, ötekisi ise Hoca efendinin yaşadığı daha küçükçe bir bina. Misafirhaneler prefabrik malzeme ile yapılmış,oda duvarları kartonpiyer. Yani maliyetler mümkün olduğunca düşük tutulmuş, her birini 50 bin dolara çıkarabilmek mümkün. Girişte, nizamiyede bütün elektronik aletler bırakılıyor. İçeri girenin dış dünya ile temasının en aza indirilmesinin amaçlandığını sanıyorum. Burada kafilenin kalacağı odaların anahtarları teslim ediliyor.

 

Detay Okumak için ; http://www.habererk.com/haber/13590/fetullah-hocanin-cezaevlerinde-ulkuculere-yardimlari

Editör: TE Bilişim