İstanbul’da mafya babaları olduğunu, sistemin bunu engelleyemeyeceğini belirten Peker, “İnsanlar yaratılırken onlara verilen fıtratlar vardır. İnsan fıtratının dışına çıkamaz. Mafya olabilmek benim fıtratıma uygun değil” dedi.

CEZAEVİ’NDEN çıktıktan sonra yaptığı açıklamalarla özellikle sosyal medyada dikkatleri üzerine çeken bir isim olan Sedat Peker’le akıllardaki soruları konuştuk. Peker, mafya babalığından pişmanlıklarına, siyasi duruşundan MHP’yle olan kavgasına, gelir kaynağından geleceğe yönelik düşüncelerine kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sedat Peker’le söyleşimizin ilk bölümü şöyle: 

MUNAFAZAKAR BİRİSİYİM
Sedat Peker kendini nasıl tarif ediyor? 
Kafkas asıllı Karadenizli bir Türk ailesinin çocuğuyum. 
Hayata bakışınız nasıl; ideolojik duruş olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Doğru olduğuna inandığım değerler için kendim dahil bütün herkesle uğraşmak hayata bakış açımdır. İdeolojik duruş olarak da milliyetçi ve muhafazakar dünya görüşüne sahibim.

Siyasetle ilginiz ne düzeyde?
İnandığım ideolojik duruşumdan dolayı mümkün olduğunca tüm dünya siyasetini takip ediyorum.

NE İŞLE MEŞGUL?
Ne işle meşgulsünüz, maddi gelir kaynaklarınız nelerdir?
Tarihi Beyoğlu Kurukahvesi’nin sahibiyim. Ayrıca atık yağ toplama şirketim var. Bunun haricinde otel ve ev dekorasyonları yaptığımız bir sanat galerim var. Ayrıcada önümüzdeki günlerde bir teknoloji firmasına birde akaryakıt dağıtım şirketine ortak olma görüşmeleri yapıyorum.

EVET ŞİDDETE BAŞVURDUM ÇÜNKÜ...
 

Sosyal medyada, halk arasında Sedat Peker denildi mi ilk akla gelen “mafya” oluyor. Mafya mısınız? 
Geçmiş tarihte mağduriyete uğramış insanların haklarını koruyabilmek adına bazen şiddete başvurduğum doğrudur. Haklarını korumak için yardımcı olduğum insanlara sorarsanız size bir dava adamı olduğumu söylerler. Hayatın gerçeklerinden uzak yaşayan tuzu kurulara şahsımı sorduğunuzda ise mafya olduğumu söyleyebilirler.

Neden bu tabir kullanılıyor? 
Karşı dünya görüşüne sahip olan insanlar vermiş olduğum mücadeleden dolayı oluşan halk sevgisini azaltmak için etkin oldukları medya organlarında uzunca yıllar bu tabiri kullandılar. Ancak sokakta ve sosyal medyada gördüğüm ilgiye bakılırsa bunda pek başarılı olamadılar.

HAKSIZ KAZANÇ SAĞLADI MI?

Mafya denildi mi genelde ilk akla uyuşturucu, fuhuş, kumar gelir. Sizin için çok şey yazılıp çizilmiştir ama bunlar yazılmadığı gibi, aksine “uyuşturucuyla mücadelede eden mafya babası”, “yardıma muhtaçların babası” diyenler var. 

İnsanların yaratılırken onlara verilen fıtratları vardır. Belki ufak tefek hatalar yapsalar da fıtratlarının dışına çıkamazlar. Mafya olabilmek benim fıtratıma uygun değil. Ben kimsenin parasını haksız yere alamam. Ben hiç kimsenin namusuna göz dikemem, benden güçsüz diye kimseye zulüm edemem, ancak bunları yapanlara karşı geçmişte yaptıklarım herkes tarafından zaten bilinir.  Her günahın karşısında mutlaka bir intikam meleği olur. Bir çok günahın karşısında intikam meleği olma görevini kaderim bana bahşetmişse ben bundan ancak onur ve şeref duyarım.

DEVLETİN POLİSİ, SAVCISI VAR
Uyuşturucuya karşı neler yaptınız, neler yapıyorsunuz? 
Uyuşturucu satıcılarına karşı geçmişte şiddete dayalı bir çok olay yaptım. Ancak şuanda böyle bir tutum içerisinde değilim. Devletin polisi, savcısı, istihbaratı, mahkemeleri bu konuda geçmişe göre çok daha kararlıdır. Bu yüzden dolayı bu tip olayların içerisinde artık bulunmuyorum. Ancak elimden geldiğince bu konularla ilgili mücadele eden sivil toplum kuruluşlarına katkı sağlamaya çalışıyorum. 
Bunlar söylenmez ama, yine de sormak isterim, yardıma muhtaçlara yardımlarınız oluyor mu? 
Yüce Allah kutsal kitabımızdaki ayetlerinde cömert kullarını övdüğü için Peygamber Efendimiz (SAV) bir çok hadisi şerifinde cömert müminleri övgüye layık gördüğü için ayrıca da şanlı ecdadımız tüm dünyada cömertliğiyle anıldığı için bende bu yüce değerlere layık olabilmek için insanların inanmakta zorluk çektiği miktarlardaki rakamları ihtiyaç sahiplerine ulaştırırım.

iSTANBUL’DA MAFYA BABALARI VAR

n İs­tan­bu­l’­da bu­gün “maf­ya ba­ba­la­rı­” var mı? Ne­ler ya­par bun­lar? Uyuş­tu­ru­cu ti­ca­re­ti ya­pan, eğ­len­ce ku­lüp­le­rin­den, oto­park­lar­dan ha­raç alan, fuh­şa bu­laş­mış maf­ya ba­ba­la­rı var mı bu­gün İs­tan­bu­l’­da. 
n  İs­tan­bu­l’­da dün­de maf­ya ba­ba­la­rı var­dı, bu­gün­de var, ya­rın­da ola­cak. Hiç bir sis­tem bu­nu en­gel­le­ye­mez. Çün­kü in­sa­nın do­ğa­sı bu tip ya­pı­la­rın ol­ma­sı­na ola­nak sağ­lı­yor. İn­san­lar uyuş­tu­ru­cu kul­lan­dı­ğı, ku­mar oy­na­dı­ğı, fuh­şa yö­nel­di­ği sü­re­ce bun­la­rı te­min et­mek için or­ga­ni­zas­yon­lar ku­ru­la­cak­tır. Dev­le­ti­mi­zin gö­re­vi bun­la­rı en alt se­vi­ye­ye in­dir­mek­tir. An­cak bu ya­pı­la­rı ta­ma­men yok et­mek ben­ce pek müm­kün gö­rül­mü­yor. 

CEZAEViNDE DiNiMiZi DAHA GÜZEL YAŞADIM 

Cezaevi yaşamınız nasıldı? Burada İslam’la tanıştığınız, daha doğrusu İslam’ı daha bir gereğince yaşamaya başladığınız yorumları var. Doğru mu?  

Cezaevinde yatarken kutsal dinimizi daha güzel daha layık olarak yaşadığım doğrudur. Ancak çok eski yıllarda ilk basına çıktığım dönemlerde benim için tarikatçı baba diye yazılan yazılar bile vardı. (1994’lü yıllarda) 17 yaşımdan itibaren bir çok Allah dostunu, değerli hocaları ziyaret edip sohbetlerinde bulunma imkanım oldu. Gazetenizin yazarlarından Cübbeli Ahmet Hoca’nın bir sohbetine Ümraniye’de 1991 yılında katılmıştım. Bu örneği vermemin sebebi kutsal dinimizle cezaevinde tanışmadığımı anlatabilmek içindir. 

Bugün İslam’a bakışınız; bu anlamda yaşantınız nasıl?
Şahsım olarak bugün ameller noktasında bazı eksiklerim hatalarım olabilir. Ancak itikat noktasında Yüce Allah’a şükürler olsun ki büyük Allah dostlarının haricinde bütün herkesle yarışabilecek durumda olduğuma inanıyorum. Bedel ödeme günü geldiğinde ise yine Yüce Allah dostlarının haricinde herkesle yarışabileceğimi zannediyorum.

SUSURLUK DENiNCE AKLIMA ÇATLI GELiR

Susurluk denildi mi ilk aklınıza ne geliyor? 
Susurluk denildi mi aklıma Cennet mekan Abdullah Çatlı geliyor. İnandığı dava için kendini feda etmiş bir insana arkadaşı olduğunu söyleyenlerin vefatından sonraki dönemde yaptıkları vefasızlıklar aklıma geliyor. (Daha doğrusu aklımdan hiç çıkmıyor.)

 

Sedat Peker Kimdir?
1990 yılından bu yana adı birçok “suç” olayına karışan Sedat Peker, birkaç kez mahkum olup cezaevine girdi, çıktı. 2005’te Kelebek Operasyonu kapsamında tutuklanarak yargılandı, hapis cezasına çarptırıldı, sonra davanın bir bölümü bozuldu. Ardından Ergenekon Davası’ndan içeri alınarak, yargılandı. Mart 2014’te 5 yılı aşkın tutukluluk hali göz önünde bulundurularak tahliye edildi. 

“2001 ve 2003 yılları arasında alkol içtiğim için pişmanım. Çünkü bir çok genç arkadaşımız benim yaptıklarımdan etkilenebiliyordu. Belki benden görüp bazıları da alkol almış olabilir...”

SEDAT Pe­ker, en bü­yük piş­man­lık­la­rın­dan bi­ri­nin “al­ko­l” ol­du­ğu­nu söy­le­di. Geç­miş­te al­kol kul­lan­mış ol­mak­tan bü­yük piş­man­lık duy­du­ğu­nu ifa­de eden Pe­ker, “Çün­kü bir çok genç ar­ka­da­şı­mız be­nim yap­tık­la­rım­dan et­ki­le­ne­bi­li­yor­du. Bel­ki ben­den gö­rüp ba­zı­la­rı da al­kol al­mış ola­bi­lir di­ye bü­yük bir üzün­tü­yü hep içim­de ya­şa­dı­m” de­di. Se­dat Pe­ke­r’­le söy­le­şi­mi­zin ikin­ci bö­lü­mü şöy­le: 

YE­Rİ­Mİ KİM­SE DOL­DU­RA­MAZ

Ce­za­evin­den çık­tık­tan son­ra na­sıl bir İs­tan­bul ile kar­şı­laş­tı­nız? Yok­lu­ğu­nuz­da ye­ri­ni­zi kim­ler ne şe­kil­de dol­dur­muş si­ze gö­re? 
 

Ce­za­evin­den çık­tık­tan son­ra ka­rı­şık bir İs­tan­bul ile kar­şı­laş­tı­ğım bir ger­çek­tir. Be­nim ye­ri­mi kim­se­nin dol­du­ra­bi­le­ce­ği­ni zan­net­mi­yo­rum. Bu ko­nu­da mü­sa­ade­niz­le bi­raz me­ga­lo­man­lık yap­mak is­te­rim. Be­nim öz küt­lem öy­le her­ke­sin dol­du­ra­bi­le­ce­ği bir şey de­ğil­dir. Ken­dim­ce bir tar­zım, far­kım ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

ŞİM­Dİ­ ŞART­LA­RI­MI­Z ­DE­ĞİŞ­Tİ  

Ce­za­evin­den tah­li­ye ol­duk­tan son­ra yap­tı­ğı­nız açık­la­ma­lar özel­lik­le sos­yal med­ya­da bir hay­li il­gi gö­rü­yor. Yo­rum­la­ra göre önem­li bir ke­simce se­vi­li­yor­su­nuz da. Bu te­vec­cü­hü ne­ye bağ­lı­yor­su­nuz?

Geç­miş­te med­ya pat­ron­la­rı bel­li ai­le­ler­den­di ve on­la­ra te­tik­çi­lik ya­pan ba­zı in­san­lar siz­le il­gi­li ne ya­zar-çi­zer­ler­se o şe­kil­de ta­nı­nı­yor­du­nuz. An­cak sos­yal med­ya sa­ye­sin­de şart­lar de­ğiş­ti. Ar­tık her­ke­sin ken­di­ni ifa­de ede­bil­me hak­kı var. Ben bir şe­kil­de ken­di hi­ka­yem­den in­san­la­ra bah­se­di­yo­rum. Yü­ce Al­la­h’­a şü­kür­ler ol­sun ki pay­la­şım­la­rım top­lam­da en az mil­yo­nun üze­rin­de her gün eri­şim alı­yor. Bu ti­ra­jı ya­ka­la­ya­bi­len hiç bir ga­ze­te ol­ma­dı­ğı­na gö­re hal­kı­mız geç­miş­te ken­di­si­nin ba­zı med­ya grup­la­rı ta­ra­fın­dan al­da­tıl­ma­sı­nın in­ti­ka­mı­nı şah­sı­ma te­vec­cüh gös­te­re­rek alı­yor.

KÖ­TÜ­ ÖR­NE­K ­OLA­Bİ­Lİ­RİM

Yan­lış­la­rı­nız ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor mu­su­nuz. Öy­le ise, ne­ler­dir bun­lar?

Yan­lış­la­rım ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum. Çev­rem­de­ki ar­ka­daş­la­ra kar­şı inanç ko­nu­sun­da çok tes­li­mi­yet içe­ri­sin­dey­dim. İn­san­la­ra ezi­yet et­tik­le­ri­ne inan­mak is­te­me­dim. An­cak or­ta­da böy­le bir ger­çek ol­du­ğuy­la ba­zı dost­la­rı­mın uya­rı­la­rı sa­ye­sin­de ha­ber­dar ol­dum. Mağ­du­ri­ye­te uğ­ra­yan ki­şi­le­ri bu­lup özür di­le­ye­rek uğ­ra­dık­la­rı hak­sız­lı­ğı te­la­fi et­me­ye ça­lış­tım. Bu olay­la­rın be­nim bil­gim da­hi­lin­de ol­ma­dı­ğı­nı an­lat­tım. O ki­şi­ler­de za­ten on­la­ra ya­pı­lan hak­sız­lık­la­rın ben­le il­gi­li ola­bi­le­ce­ği­ne as­la inan­ma­dık­la­rı­nı söy­le­di­ler. (Çev­rem­de­ki in­san­la­rın be­nim is­mim­den al­dık­la­rı güç­le ba­zı in­san­la­ra ezi­yet et­me­le­ri­ne bel­ki en­gel ola­bi­lir­dim.) İkin­ci piş­man­lı­ğım 2001 ve 2003 yıl­la­rı ara­sın­da al­kol iç­mem­di. Çün­kü bir çok genç ar­ka­da­şı­mız be­nim yap­tık­la­rım­dan et­ki­le­ne­bi­li­yor­du. Bel­ki ben­den gö­rüp ba­zı­la­rı da al­kol al­mış ola­bi­lir di­ye bü­yük bir üzün­tü­yü hep içim­de ya­şa­dım.

Süren İki Davam Var

Hak­kı­nız­da­ki da­va­lar ne du­rum­da? 

Er­ge­ne­kon da­va­sıy­la be­ra­ber hak­kım­da de­vam den iki da­va da­ha var. Di­ğer da­va­dan sav­cı­lık ma­ka­mı hak­kım­da be­ra­at is­te­di. Er­ge­ne­kon Da­va­sı­’n­dan da za­ten be­ra­at ede­ce­ği­me tüm kal­bim­le ina­nı­yo­rum. Sırf is­te­dik­le­ri­ni söy­le­me­dim di­ye ta­nık­ken sa­nık yap­tı­lar, son­ra­ da ce­za ver­di­ler. Bu akıl alır gi­bi bir şey de­ğil. 

Er­ge­ne­kon da­va­sıy­la il­gi­li ne­ler söy­le­ye­cek­si­niz?

Er­ge­ne­kon Da­va­sı ba­zı dış güç­le­rin is­te­ğiy­le baş­la­tıl­mış son­ra­sın­da ise bir zu­lüm ma­ki­ne­si ha­li­ne ge­ti­ril­miş kor­kunç hak­sız­lık­la­rın ya­pıl­dı­ğı bir da­va­dır. 28 Şu­bat sü­re­cin­de­ki so­rum­lu­la­rı iki üç ay ce­za­evin­de ya­tı­ran güç, sa­de­ce Ame­ri­ka ve İs­ra­il kar­şı­tı olan Er­ge­ne­kon Da­va­sı­’nın bir çok sa­nı­ğı­na akıl al­maz zu­lüm­ler ya­pıp ce­za­lar ver­miş­ler­dir.

YAN­LI­Ş ­YÖN­LEN­Dİ­RİL­Dİ­LER

Pa­ra­lel ya­pı id­di­asıy­la hak­la­rın­da so­ruş­tur­ma ya­pı­lan in­san­la­rın ilk yo­la çı­kış­la­rı­nın çok sa­mi­mi ve kut­sal ni­yet­ler­le ol­du­ğu­na ina­nı­yo­rum. An­cak da­ha son­ra­sın­da aka­de­mis­yen­le­rin, din alim­le­ri­nin de­ğil de ce­ma­atin için­de­ki po­lis is­tih­ba­rat kad­ro­sun­da ye­tiş­miş in­san­la­rın be­lir­le­yi­ci ol­ma­sın­dan son­ra ce­ma­ati ken­di be­yin­le­ri­nin için­de­ki pa­ra­no­yak he­ze­yan­la­rıy­la yan­lış bir yö­ne yön­len­dir­dik­le­ri­ni dü­şü­nü­yo­rum. İs­tih­ba­rat­çı­la­rın dü­şün­me bi­çi­mi her­ şe­ye şüp­hey­le yak­laş­mak­tır. Bel­li bir za­man son­ra nor­mal ve ola­ğan şey­le­ri bi­le şüp­hey­le göz­lem­le­yip fark­lı mec­ra­la­ra çe­ke­bi­li­yor  ve mes­le­ki tec­rü­be­le­riy­le de in­san­la­rı bun­la­ra inan­dı­ra­bil­me­yi ba­şa­rı­yor­lar. 

Ben­ce son 15-16 se­ne­dir ce­ma­atin için­de et­kin olan yön be­lir­le­yen, po­lis is­tih­ba­rat kö­ken­li kad­ro­lar­dır. Ken­di he­ze­yan­la­rıy­la Türk İs­lam Da­va­sı­’na en bü­yük hiz­me­ti ya­pa­bi­le­cek bir ya­pı­yı dev­let­le kar­şı kar­şı­ya ge­tir­miş­ler­dir. Ve bu du­rum­da da baş­ka güç­ler­den yar­dım gör­me­yi de uy­gun bul­muş­lar­dır. An­cak Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti ve mil­le­ti ken­di­si­ne bir du­ruş be­lir­le­miş bu da­yat­ma­ya kar­şı çık­mış­tır. Bu mes­lek­te­ki in­san­lar ya­ban­cı is­tih­ba­rat bi­rim­le­rin­de­ki ki­şi­le­rin et­ki­le­şi­mi­ne açık ol­duk­la­rı için ben­ce on­la­rın da yön­len­dir­me­siy­le TSK’­daki Ame­ri­ka ve İs­ra­il kar­şı­tı lo­bi­ye Er­ge­ne­kon Da­va­sı­’y­la zu­lüm et­miş­ler­dir. Ve ta­bi ki da­va­nın si­vil aya­ğı­nı oluş­tu­ran biz­le­re de. 

Gerçek Düşman Siyonizm

Hü­kü­me­t’­in yü­rüt­tü­ğü çö­züm sü­re­ci ve gi­di­şa­tı­nı na­sıl gö­rü­yor­su­nuz?

Hü­kü­me­tin yü­rüt­tü­ğü çö­züm sü­re­ci­ni çok önem­li bu­lu­yo­rum. Ta­rih Türk Mil­le­ti­’ne tek­rar­dan dün­ya sah­ne­si­ne çık­ma im­ka­nı ver­miş­tir. Or­ta­do­ğu­’da ki Müs­lü­man kar­deş­le­ri­miz­le, Or­ta As­ya­’daki Müs­lü­man Türk kar­deş­le­ri­miz­le kül­tü­rel, eko­no­mik, sos­yal iliş­ki­le­ri­mi­zi güç­len­di­re­rek bu­nu ba­şa­ra­bi­li­riz. An­cak em­per­ya­list ve si­yo­nist güç­le­rin ayak­ka­bı­mı­zın içi­ne at­tık­la­rı ça­kıl ta­şın­dan kur­tul­ma­mız ge­re­ki­yor. Müs­lü­man Türk Mil­le­ti yü­ce bir mil­let­tir. Ken­di­si­ne bu oyu­nu ku­ran­lar­la sa­va­şa­bi­le­cek güç­te­dir. He­de­fi­miz bu güç­ler ol­maz­sa Kürt so­ru­nu bit­tik­ten son­ra ya­rın kim bi­lir han­gi so­ru­nu or­ta­ya çı­ka­rır­lar­. Şe­hit ai­le­le­ri­nin has­sa­si­yet­le­ri ön plan­da tu­tu­la­rak çö­züm sü­re­ci mut­la­ka ne­ti­ce­ye ulaş­tı­rıl­ma­lı­dır. Gö­zü­nün ilk gör­dü­ğü­nü ger­çek düş­man zan­ne­den­ler ben­ce akıl fu­ka­ra­sı ki­şi­ler­dir. Ger­çek düş­man her­ke­sin bil­di­ği em­per­ya­list ve si­yo­nist güç­ler­dir.

Yüce Allah Ya Kulum Demiş!

Cum­hur­baş­ka­nı Er­do­ğa­n ile il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­niz ne­ler?

Ba­zı in­san­lar var­dır top­lum için­de on­lar­la il­gi­li şun­la­rı du­ya­rız; ‘do­ğuş­tan şans­lı', 'Yü­ce Al­lah yü­rü ya ku­lum de­miş',  ‘rüz­gar ne­re­den eser­se es­sin tüm rüz­gar­lar onun yel­ke­ni­ne gi­di­yor' gi­bi halk de­yiş­le­ri­nin ta­ma­mı Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız Er­do­ğa­n’­a uy­mak­ta­dır. Bü­tün her­kes gü­cü­nü kay­bet­ti­ği­ni dü­şü­nür­ken ulus­la­ra­ra­sı den­ge­ler­de­ki biz­le il­gi­si ol­ma­yan mu­ci­ze­vi de­ği­şik­lik­ler ken­di­si­nin tek­rar­dan önü­nü açıp güç­len­me­si­ni sağ­la­mak­ta­dır. Rus­ya­’nın Kı­rı­m’­ı iş­gal et­me­si, pet­rol fi­yat­la­rı­nın düş­me­si ve bu ge­liş­me­le­rin ne­ti­ce­sin­de or­ta­ya çı­kan bir çok şey... Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zı se­ven­le­rin­ de sev­me­yen­le­rin­ de ka­bul et­ti­ği tek ger­çek ül­ke­mi­zin ilk Cum­hur­baş­ka­nı Ata­tür­k’­ten son­ra tarihte yer ala­cak ve unu­tul­ma­- ya­cak bir li­der ol­du­ğu­dur. 

Büyük Hayaller Kurmamızı Sağladı

Mev­cut AK Par­ti ik­ti­da­rı­na ba­kı­şı­nız na­sıl? Ba­şa­rı­lı bu­lu­yor mu­su­nuz? 

Şah­sı­mın ba­şa­rı­lı bu­lup bul­ma­ma­sı­nın hiç bir öne­mi yok. Çün­kü ha­li ha­zır­da Türk Mil­le­ti­’nin ya­rı­sın­dan ço­ğu za­ten ba­şa­rı­lı bu­lu­yor. Her za­man ne de­riz en doğ­ru­su­nu mil­let bi­lir. AK Par­ti ik­ti­da­rı­nın yap­tı­ğı en bü­yük hiz­met mil­le­ti­mi­zin ve in­san­la­rı­mı­zın tek­rar­dan bü­yük ha­yal­ler kur­ma­sı­nı sağ­la­mış ol­ma-­sı­dır.

Adaleti Kimse Yeterli Bulmuyor

Bugün Türkiye’deki adalet anlayışını yeterli buluyor musunuz? 

Bugün Türkiye’de ki adalet anlayışını ne ben ne de 
kimse yeterli bulmamaktadır. Ancak bir gün herkesi mutlu 
eden adalet sisteminin kurulacağına inancım tamdır.

Kaynak:Gazetevahdet

Siz değerli okuyucularımız ile bu röportajı hiç bir harfine dokunmadan paylaşıyoruz. Söz Yüce Türk Milletinindir!

Habererk / Ömer Zengin

Editör: TE Bilişim