Sayın Ahmet Taşgetiren,

Bugünkü yazınızda hiç haddiniz olmadığı hâlde Genel Başkanımız

Sayın Devlet Bahçeli’ye dil uzatmışsınız. Sayın Bahçeli’ye karşı 

bu saldırgan dili kullanma cesaretini de devlete hâkim olduğunu 

düşündüğünüz AKP iktidarından aldığınız görülüyor.

Siz ve sizin gibi AKP yağcıları millet deyince AKP’ye oy veren %43.5’i 

kabul ediyorlar. Çoğunluğun oy vermediği partiyi tercih edenleri millet, 

diğerlerini ötekiler olarak görüyorlar. Oysa milletin yüzde %56.5’i yani

çoğunluğu AKP’yi tercih etmiyor. 

Çoğunluk deyince TBMM’de en çok milletvekili sayısına sahip partinin 

varlığı anlaşılır. Ancak bu millet çoğunluğu anlamına gelmez.

Çok partili demokrasinin bir kuralıdır bu.

AKP’nin medyadaki antidemokrat sözcüleri bir dönemin ABD’sinde 

etkin olan Ku Klux Klan’dan farksız.

Küçümsemeye çalıştığınız MHP’nin yerel seçimlerde kaybettiği birçok 

ilde AKP ile başa baş yarıştığını neden görmek istemiyorsunuz? 

MHP’nin 2,3 milyonluk oy artışını AKP’ninse aynı miktardaki kaybını 

neden gündeme getirmiyorsunuz?

Yazınızın başlığı aslında “Bahçeli’nin Dili” değil de “Erdoğan’ın Kılı” 

olsa daha uygun düşecekti.

Çünkü üslubunuz ve Receperestliğiniz sizi “Tayyip’in vücudunda kıl 

olsam.” diyen “Yeni Türkiye” neslinin en mümtaz(!) mensupları arasına 

sokuyor.

Erdoğan ve iktidarı ne yaparsa yapsın, hukuku ve demokrasiyi nasıl 

çiğnerse çiğnesin, eleştirmediğiniz gibi alkışlıyorsunuz.

Yazınızda sözünü ettiğiniz gibi, siz sadece “Tayyip’in vücudunda kıl 

olma”ya değil, “teleme çalınmaya amade tekeler” zümresindensiniz.

Tayyip Erdoğan’ın ensesinde teleme çaldığı basın iş kolunda onun 

gönüllü tekelerisiniz.

Ardından tıpış tıpış gittiğiniz Erdoğan’ın, bu milleti keçi yerine 

koyarak teleme çalmağa uğraştığı umurunuzda mı?

Asıl utanç verici olan nedir biliyor musunuz?

Hem basın iş kolunda köşe yazarı olmak, hem de bir siyasi partinin 

genel başkanını methüsena etmek için bir başka siyasi lideri aşağılamaya 

yeltenmektir.

İktidarın başına bu kadar yağcılık ettiğiniz için yüzünüz kızarmalı, 

ağarmış sakalınızdan utanmalısınız.

Elbette siyasi partileri halk adına eleştirmek basının hakkıdır ve 

görevidir. Ancak bunun da bir yolu, yordamı ve uygun üslubu vardır. 

Siz, çalıştığınız mevkutede halkın ve Hakk’ın değil iktidarın 

tercümanlığını yapıyorsunuz.

Sizi MHP lideri hakkında ölçüsüz ifadeler kullanarak aşağılamaya 

çalışmaktan men ederiz. 

Haddinizi ve yerinizi biliniz.

Eğer sizin ar damarınız yırtılmamış olsaydı, gazeteciliğinizden ve 

Kahramanmaraşlılığınızdan utanır, bu kadar şakşakçılık yapmazdınız.

MHP’yi ve Liderini tenkit ederken hiç aynaya bakmadığınız 

anlaşılıyor. Kendi gözünüzdeki odun parçasını görmüyor, başkalarının 

gözünde kıymık arayıp duruyorsunuz.

“Dinimize söven de bari Müslüman oysaydı.” deyimini iyi bilirsiniz.

Bu deyim sizin konumunuza pek uygun düşüyor.

Bence siz soyadınızı işleviniz ve görevinizle mütenasip olacak şekilde 

değiştirmelisiniz.

İsminiz, Ahmet Yağgetiren olmalı… 

AKP’nin haram karışmış çorbasına yağ olmakta pek gayret 

gösterdiğinize göre size yine Kahramanmaraş yöresine ait bir deyişle 

cevap verelim:

Aptal ata binince ağa oldum sanır,

Şalgam çorbaya girince yağ oldum sanır.

Medyadaki sizin gibi AKP şakşakçıları, MHP’yi CHP ile aynileştirme 

konusunda algı yönetimine girişenlerin ağır işçisi olmuş durumda.

Nitekim “MHP ile CHP geçişlilik gösterdi.” diye saçma sapan bir 

iddiada bulunuyorsunuz. Sizi bu yanılgıya CHP’nin devşirme Ankara 

belediye başkan adayı itmiş olabilir.

Ama bir numaralı yağcısı olduğunuz AKP’de yer alıp da kendisini hâlâ 

Ülkücü zanneden eski MHP’lilerin listesini çıkarırsak mahcup olursunuz.

Ayrıca birkaç gün önce bir başka havuz medyası tellalına da 

hatırlattığımız gibi AKP mitinglerinde MHP bayrağı açarak “Başbakanım 

seninleyiz.” diye bağırtılanları unutmayınız.

Sizin gibilerin en büyük marifeti, siyaset pazarında muhafazakârlık 

ve dindarlık alıp satmaktır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket’te ise ihlas ve sadelik esas alındığı kadar, 

dinin siyasete âlet edilmemesi için azami özen gösterilir.

Siz daha baskı rejimlerinin ve komünist yayılmacılığın korkusuyla 

merdiven altlarında saklanırken, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in mensupları 

Türkiye’de din ve devlet düşmanlarıyla mücadele edip binlerce şehit 

vermiştir.

Biz bugüne kadar ilkelerimizden ve inandığımız değerlerden taviz 

vermedik.

Ama bu AKP iktidarı hepinizi menfaate, sefahate ve güç sahibi 

olmanın cazibesine alıştırarak dönüştürdü. Hepiniz evrim geçiren “Millî 

Görüş” ideolojisinin içinde birer siyasi mutant oldunuz. 

Kendinizi muhafazakâr ve mukaddesatçı sanıyorsunuz ama dinî 

değerlerimizi siyaset ve menafaat için öylesine rezilce kullanmaya 

başladınız ki artık insanlar İslam’ı sizin giydiğiniz elbisede görmeye 

başladılar.

Yüce dinimize en küçük saygısı olanlar bile temsil ettiğinizi sandığınız 

manevi değerlerimizce sizin yüzünüzden muhalif kesildiler.

Sizin son onbir yılda İslam’a ve onun ismetine verdiğiniz zararları 

hiçbir iktidar, hiçbir zümre ve hiçbir siyasi hareket vermedi.

AKP iktidarının sizin gibi yağdanlıkları kullanarak kirlettiği 

değerlerimizi biliniz ki yine Milliyetçi-Ülkücü Hareket temizleyecektir.

Siz bu memlekette Erdoğanların sittin sene iktidarda kalacağını mı 

sanıyorsunuz?

Sizler yolcusunuz, MHP hancıdır. 

Bunu böyle bilesiniz. 10.04.2014

E. Semih YALÇIN

MHP Genel Başkan Yardımcısı

Editör: TE Bilişim