Ülkemizin siyasal yapılanmasında siyasi partilerimizin tavırları duruşları ileride yapacakları davranışlar hakkında bizlere ışık tutuyor.

Tabii zaman ve şartlar davranışlarda değişiklik getirebilir.

Ama bu günden bazı ipuçları belirmeye başladı.

CHP büyük kongresi yapıldı ve genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu kendisine bir rakip çıkmasına bile müsaade etmedi.

Genel başkanlığa tekrar seçildikten sonra parti meclisine seçilemeyen Sezgin Tanrıkulu’nu baş danışman, Eren Erdemi’de yeni açılım politikalarından sorumlu görevli danışman olarak atadı ve yeni CHP açılım politikasını oluşturma görevini de Eren Erdem’e verdi.

Daha önce İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun CHP’yi bir HDP paraleli parti görünümüne çekme gayretlerine yeni danışmanlarla ve yeni görevlendirmelerle genel başkan nezdinde bir destek görünmektedir.

Önümüzdeki kısa zamanda CHP’nin HDP ile işbirliği daha da gözle görünür hale gelecektir.

İYİ Partinin kongresi bir iki hafta önce yapıldı.

Kendi içinde makamlara seçilme tartışmaları yaşanan kongrede gözlerden kaçan ama dikkatli izleyicilerin atlamadığı genel başkan Meral Akşener’in “İYİ Parti iki yumruk arasına kalmış Kürtler ve Zazalar kurdu” sözleri oldu

Meral hanımın kongre konuşmasında dile getirdiği bu izah bir iki gün gündemde kaldı

Kamuoyunun önemli bir bölümü konuşmada bahsedilen “iki yumruk”un birisinin devlet diğerinin ise PKK olduğunu anladı ve biz de dahil olmak üzere yorumlamamızı bu mahfilde yaptık.

İYİ Partinin üst yöneticileri ise genel başkanlarına tercümanlık yaparak konuşmada bahsedilen “iki yumruk”un birinin Ak Parti diğerinin ise HDP olduğunu iddia ettiler.

Konuşmada bahsedilen iki yumruğun ne anlamda kullanıldığı toplumun bu kadar her tarafa çekiştirmesine rağmen İYİ Parti genel başkanı tarafından bir açıklık getirilmedi.

Mecliste gurubu olan bir siyasi partinin kongresinde genel başkanının yapacağı konuşmanın nasıl hazırlandığı bellidir.

Bir metin yazıcısı veya yazıcıları vardır, metni hazırlarlar ve genel başkana sunarlar, genel başkan metin üzerinde çalışır. Yani metni birkaç kez okur düzeltilmesi gereken yerler var ise düzelttirir ve kongrede promter vasıtası ile kitlesine konuşmasını yapar.

Yani genel başkanın kongre konuşması birkaç kez elden geçer öyle topluma sunulur.

Burada PKK ile Türk devletinin yan yana getirilmesi anlaşılmış ve bu yolla HDP seçmenine bir mesaj verilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır.

Beklide biz yanlış anlamışızdır, çünkü adı geçen İYİ Parti kendisini “Türk milliyetçisi” olarak sunuyor diye bir iyimser bakışımızın olması gerektiğini düşünüyorduk.

Ki bu gün İYİ Partinin İstanbul il başkanı HDP’yi savunan bir açıklamayı, CHP İstanbul il başkanı ile beraber yaptı.

“HDP’ye yapılan hukuksuzluktur, bu hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz” dedi.

Sözlerin arasındaki esas dikkat edilmesi gereken ayrıntı ise şu “ortada başarılı olmuş bir ittifak var bunu yerel seçimlerde gördük”

Yani…

Yanisi şu “biz HDP ile yerel seçimde ittifak yaptık ve başarılı olduk” diyor.

(Gerçi Ekrem İmamoğlu’nu daha önce sürekli Ak Parti’ye rey veren ve son seçimde Ekrem İmamoğlun’a rey veren orta ve doğu Karadenizli seçmen kitlesi seçtirdi. Ekrem Bey bunun farkına varmadıysa ve kendisini HDP seçtirdi diye zannediyorsa ilk sınavında hüsranı görür)

Tabii İYİ Parti genel başkanı PKK ile devleti yan yana getirdiği gibi algılanan konuşmasına açıklık getirmemesi, İstanbul il başkanının HDP savunuculuğuna soyunması ve yerel seçimde ittifak yaptığını söylemesi önümüzdeki zamanda göz önündeki siyasi partilerimiz için bizlere fikir vermektedir.

Ülkemiz siyasi yapılanmasında muhalefetin kurgulandığı görüşleri ABD başkan adayı “Joe Biden”in başkan seçilirse Türkiye’deki muhalefetteki dostlarıyla işbirliği yapacağını açıklamasından sonra daha da dile getirilmeye başlandı.

HDP korumacılığına soyunan kişinin CİA Türkiye istasyon şefi Ruzi Nazar’ın öğrencisinin yeğeninin olması bu görüşlerin daha da konuşulmasına sebep oluyor.

İktidar ittifakı ise merkezine milleti alacağına, merkezlerine kendilerini ve iktidarlarını biraz daha nasıl sürdüreceklerini hesaplamaktan başka bir dertleri olmayan bir güruh halinde devam ediyor ve kullanılıp kenara atılmanın hazin sıkıntılarıyla baş başa yaşıyor.

Türk siyaseti, gerçek Türk Milliyetçilerine muhtaç görünüyor.