Prof.Dr. Seyfeli, "'Hipertansiyon, dünyada yaklaşık 1 milyar kişiyi etkilerken, ülmekizde ise 12-15 milyon arasında hipertansiyon hastası olduğu biliniyor'' dedi.

Prof.Dr. Seyfeli, 20 yaş üstü kişilerde, yaklaşık yüzde 26 oranında hipertansiyona rastlandığını ve bu oranın 2025 yılında yüzde 29'a kadar yükseleceğinin tahmin edildiğini söyledi.

Hipertansiyonda en önemli etken olarak, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, obezite ve azalan fiziksel aktivitenin gösterildiğini kaydeden Seyfeli, yaşın ilerlemesiyle birlikte hipertansiyon görülme sıklığının yüzde 60’lara kadar ulaşılabildiğini söyledi. Asıl dikkat çekici noktanın, 20 yaş üstü genç popülasyondaki hipertansiyon oranlarındaki artış olduğunu belirten Prof.Dr.

Ergun Seyfeli, şöyle konuştu:

"Hipertansiyonun sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli beslenme ile kontrol altında tutulabilir. Böylelikle, hipertansiyonun neden olduğu hastalıkların riski de azaltılabilir. Hipertansiyonla mücadele etmede 6 önemli adım bulunuyor. Bu önlemler alınarak, hipertansiyon riski düşürülebilir. Düzenli ve bol hareket edin, tuz alımını azaltın, düzenli ve dengeli beslenin, alkolü azaltın ya da hiç kullanmayın, sigarayı bırakın,fazla kilodan kurtulun."
Hipertansiyon hastalarının büyük bölümünde fazla kilo veya obezite bulunmasına karşın hastaların fiziksel aktivite konusuna da önem vermediğinin bilindiğini kaydeden Seyfeli, şöyle dedi:

"Ancak, düzenli egzersiz yapmak ve aktif bir yaşam sürmek kalp damar sağlığını koruyarak kan basıncını düşürmeye yardımcı oluyor. Aynı zamanda egzersizle birlikte olası fazla kilolar da verilebileceği için hipertansiyondan korunma sağlanabildiği için, mutlaka hekim kontrolünde olmak üzere, yürüyüş, yüzme, bisiklete binme gibi aktivitelerden uygun olanlarını 45 dakika 1 saat süreyle yapmaya özen gösterin.''

Kan basıncının yükselmesine neden olan tuzun ne kadar çok tüketilirse tansiyonun da o kadar yükselebildiğini vurgulayan Seyfeli, şunları kaydetti:

"Bunun önüne geçmek için günlük öğünlerde mümkün olduğunca tuz tüketmemeye özen göstermeye çalışarak, günde 1 çay kaşığında fazla tuz almamayı hedefleyin. Bazı tuza hassas kişilerin bu orandan daha az, mümkünse hiç tuz kullanmaması tavsiye ediliyor. Kalp sağlığını koruyucu, yağdan fakir ve liften zengin Akdeniz tipi beslenme hipertansiyondan korunmak için de önem taşıdığı biliniyor. Buna rağmen, hipertansif hastaların yaklaşık yarısı sağlıksız besleniyor. Yağlı yiyeceklerin tüketimi fazla olmasına karşın, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve sebze-meyve tüketiminin düşük olduğu görülüyor. Bu durumu düzeltmek ve sağlıklı bezlenmek için öğünlerinizde sebze ve meyve ağırlıklı beslenin, yeterli magnezyum, potasyum, kalsiyum alımına dikkat edin, düşük yağlı süt ve süt ürünleri tüketimini artırın. Kan basıncını yükselten faktörlerden birini oluşturan alkolün kalorisi de yüksek olduğu için fazla kullanıldığında kilo almaya neden olarak kan basıncını yükseltebiliyor. Tansiyon kontrolü sağlamak için alkol kullanıyorsanız sınırlandırın ya da hiç kullanmayın. Sigara, damarlarda vazakonstriksiyon yani spazm yapıcı etkisi, kalp hızı hız artışı ve damar sertliğini arıttırarak kan basıncının yükselmesine neden oluyor. Bu nedenle hipertansiyondan korunmak için sigara kullanıyorsanız en kıza zamanda bırakın, kullanmıyorsanız da sigara dumanına maruz kalacağınız ortamlarda bulunmayın. Kilo vermede en önemli unsur şayet metabolik bir problem yoksa beslenme ve egzersizdir. Mevcut kilonun yüzde10’nunu vermekle hem obeziteye bağlı ölümlerden, hem de hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve diyabet gibi kardiyovasküler risk faktörlerinden önemli oranda korunma sağlayabilirsiniz.''

Teşhisinin kolay olmasına rağmen hastaların büyük bölümünün tansiyonunun farkında olmadığını söyleyen Prof.Dr. Ergün Seyfeli, “Tansiyon yüksekliğine bağlı oluşan baş ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, eforla yorgunluk gibi şikayetlerin birçoğunun başka hastalıklara bağlandığı için teşhiste geç kalınıyor. Maalesef bu hastalarda geç dönemde, kalp krizi, kalp yetmezliği, beyin felci ve kronik böbrek yetmezliği gibi hipertansiyonun yıkıcı etkileri ile karşılaşılıyor” dedi.

Ancak erken teşhis ve tedavi ile çok büyük oranda bu problemlerin önüne geçilebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ergün Seyfeli, kalp yetmezliğinde yüzde 50'nin üzerinde, felç riskini yüzde 40, kalp krizlerinde ise yüzde 20-25 azalma sağlanabildiğini ifade etti. 

Kaynak: dha