Kadim insanlardan günümüze kadar gelen; bunca yıla rağmen gizemini koruyan bu kozalaksı bez, beyindeki küçük bir endokrin-içsalgı bezidir. Asıl görevi seratonin ve melatonin hormonlarını salgılamak olan bu doku parçası hakkında, kökeni antik dönemlere, Descartes’a ve gizem bilime (okültizm) kadar uzanan sayısız hikaye anlatılır... 

“Üçüncü göz” ya da “aklın ışığı’’ olarak da adlandırılan epifiz bezinin, meditasyon yoluyla Astral seyahat deneyimi yaşamak isteyen insanın fiziksel ve doğaüstü-spiritüel dünyaları arasındaki geçiş kapısı olduğuna inanılır... Descartes insan ruhunun bu salgı bezinde “oturduğunu” iddia etmiştir... 

Yapısal anlamda gözün yapısıyla benzerlikleri olsa da en büyük farkı gözlerimiz ışığa duyarlıyken ve fonksiyonları ortam ışıklı iken devreye girerken, bu bez işlevsel hale geçmek için karanlık ortamı beklemektedir.

Temassız ateş ölçerler zarar veriyor mu?

Beynimizin arka taraflarında yer alan ve "üçüncü göz" olarak bilinen epifiz bezi, yukarıda belirttiğimiz gibi melatonin hormonu salgılar. Uykuyu düzenleyen ve özellikle Lösemi hastalığına yakalanmamak için gerekli bir hormondur bu. Tam da alnımızın çatına denk gelir.

Yani ateşimizi ölçmeye çalıştıkları yer... Bu bez, kızılötesi ve gama ışınlarından etkilenirse çalışması yavaşlar ve durur. 

Editör: TE Bilişim