Malûm sendika hakkında 19.08.2013 tarihinde “Turan Sesi” sitesinde yazdığımız makale de bakın ne demişiz:

“Toplumun sağlıklı, modern ve kişilikli bireylerden oluşması geleceğimizin garanti altına alınması demektir. Hakkını savunamayan, hatta savunmaya tenezzül dahi etmeyen hatta savunuyormuş gibi yapıp şike yapan insanların egemen olduğu bir toplumun sağlıklı bir toplum olduğunu söyleyemeyiz.

Öğrenciyken arkadaşını öğretmenine haksız yere şikayet eden, patronuna mesai arkadaşını kötüleyen sağlıklı bir birey olabilir mi?

Bir toplumun sağlıklı yaşaması için sağlıklı sosyal yapı unsurlarına, sağlıklı sosyal kurumlara sahip olması gerekir. Toplumun geleceği için en önemli unsur sivil toplum örgütleridir. Bunlar toplumun çıkarlarını koruyan yapı taşları konumundadırlar.

En önemli sivil toplum örgütü ise sendikalardır. Sendikaların öncelikli görevi işveren konumunda olan özel veya kamu kurumuna karşı üyelerinin haklarını son zerresine kadar korumaktır. Üyelerinin hakkını korumak yerine siyasi iktidarın emrine giren bir sendikaya sarı sendika denir. Ama son yaşadığımız süreç sarı sendika deyimini yaya bırakmıştır. Kendisi ve hükümet gibi düşünmeyenleri hayvanlar ile kıyaslayan bir sendika başkanı kendisini de aşmış durumdadır.

Bir şey elde ettiğinizi zannetmiyoruz ama farz edelim ki bazı kazanımlar elde ettiniz sizin tarihinizde pazarlık masasından diğer sendikaları ve onların pazarlığa süreceklerini dışlama gibi ahlaki olmayan kara bir leke de vardır.”

Bu sebeple kendileri için “sapsarı sendika” nitelendirmesini uygun görmüştük.

Son pazarlık masasında yarım puan farkı zafer gibi sunan bir sendikayla karşılaşınca artık bu tanımlama bile yetersiz kaldı. Türkçe de kendilerini tanımlayacak kelime bulmak mümkün gözükmüyor.