Independent Türkçe ‘den Semir Ataullah yazısının tamamı şöyle: Bu iki dahinin ilki, ülkesinin hatta belki de Avrupa tarihinin en ünlü diplomatıydı. İkincisi, ülkesinin tarihindeki en ünlü politikacı ve dünyanın en ünlülerinden biriydi.

İlki 18'nci yüzyılda doğdu, 19'ncu yüzyılda da kariyerinin zirvesine ulaştı. İkincisi,19'ncu yüzyılda doğdu ve büyük ününe 20'nci yüzyılda kavuştu. Her ikisi de soylu ailelerdendi.


Peki ama, uluslararası alanda 'Talleyrand' soyadıyla tanınan Fransız Charles Maurice de Talleyrand ile İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'yi zafere taşımasıyla tanınan İngiliz Winston Churchill arasındaki ortak payda neydi?

Siyasi deha, kurnazlık ve alaycı bir zekanın yanı sıra, her ikisi de inanılmaz derecede lüks ve savurganlıkla dolu bir yaşam sürdüler.

Talleyrand, İmparatoru Birinci Napolyon'dan, Churchill de Kralı Beşinci George ve diğer kraliyet ailesi fertlerinden daha fazla yaşamın zevklerine para harcadılar.

İkisi de İmparator ve Kral'ın onlarsız yapamayacaklarına inanıyorlardı.


Talleyrand, Fransa ve kendisiyle ilgili meselelerde etik üzerinde fazla durmazdı. Aksine, İmparatora karşı komplolara katılmıştı; çünkü yayılmacı askeri seferlerinin ülkenin güvenliğine zarar verdiğine inanıyordu.

Talleyrand aynı zamanda aksaktı. Bir gün, salona ünlü emniyet müdürü Fouche ile kol kola girdiğinde, orada bulunanlardan biri, "Bakın, alçaklık ihanete yaslanmış geliyor" demiş.

Daha 24 yaşında bir teğmen iken İngilizleri Toulon Savaşı'nda mağlup eden, enerji dolu ve uyumayan Napolyon'un aksine, siyasi akıl hocası yavaştı. Her zaman halsizlikten ve göğsündeki hastalıktan şikayet ederdi.

Saat 11'den önce uyanmazdı. Yatağından kalkmaz, bu durumda belgeleri imzalar, yardımcıları ve büyükelçilerle görüşür, aşçısına o gün kendisi ve misafirlerinin ne yemek istediğini söylerdi.


Talleyrand, feodalizm ve din adamlarına karşı devrimin büyük bir savunucusuydu, ancak bu, Loire Vadisi'ndeki en lüks saraylardan birini satın almasını, en pahalı mobilyalar ve değerli tablolarla süslemesini engellemedi.

Sarayı en güzel bahçelerle çevriliydi. Viyana Konferansı'nda kullanılan, üzerinde Avrupa'nın yeni haritasının çizildiği masayı yanında getirtmiş ve kabul salonunun baş köşesine yerleştirmişti.

Tüm duvarlar müzelik aynalarla dekore edilmiş ve sarayın girişlerine bronz heykeller yerleştirilmişti.


Kadınları, yemek ve şarabı sevdiği kadar para ve rüşveti de severdi. Aşırı zengindi ve büyük bir servete sahipti.

Talleyrand (1764-1838) sarayının bahçesini her türden kuş ve hayvanlarla doldurmuştu. Churchill de onun gibi Chartwell adındaki kır evinin bahçesini kuş ve hayvanlarla doldurmuş ve bunlara bir de tilkileri eklemişti.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Habererk’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: Independent Türkçe

Editör: TE Bilişim