Bir seçimi daha geride bıraktık. Belki de demokrasi (Demokrasi var mı yok mu orası ayrı bir tartışma konusu) tarihimizin en şaibeli seçimlerinden biri oldu maalesef. Şu yazıyı yazdığım sıralarda YSK bazı konularda hala karar veremedi. (Verebilir mi bilmiyorum. YSK tam anlamıyla bıçak sırtında duruyor.)

Partiler seçim derdinde iken vatandaş ise maalesef geçim peşinde. Piyasalar yanıyor, kapanan iş yerinin haddi hesabı yok. Tencere iktidarı sarsıyor ama iktidar şimdilik buna palyatif çözüm üretmekten başka bir şey yapamıyor nedense!!!

Kırk bir senedir milletin gözü kulağı olmaya çalışan ve doğrulardan başka bir şeyi yazmamayı ilke edinen bir gazeteci olarak seçimler öncesi ve sonrasında sosyal medyada bazı aforizmalar yazdım. Bunu yaparken hiçbir parti ayrımı yapmadım ve adalet ölçüsünden ayrılmamaya çalıştım.

“Geçmiş geleceğin aynasıdır” derler. Bu vesile ile yaptığım paylaşımları tarihe not düşme adına bir makale çerçevesinde sizlerle paylaşmayı uygun buldum.

31 Mart 2019 yılında gerçekleştirilen seçimin en önemli sonucu 17 senedir iktidarda olan Ak Parti’nin 25 senedir elinde tuttuğu İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirleri millete şimdiye kadar doğru dürüst bir hizmeti olmamış CHP’ye kaptırmış olmasıdır.

Seçim sonuçlarını öğrenince, “Bir yıl içinde yeni bir seçime hazır olun! Benim tanıdığım Reis bu yenilgiyi hazmedemez. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi yerlerde başkanları çalıştırmamak için elinden geleni yapar.” dedim. Bu bir yıl da ne mi olur, bekleyip göreceğiz.

CHP bu kadro ile millete ne gibi hizmetler yapabilir? 25 senedir Ak Partinin yaptığı hizmetlerin üzerine bir şey koyamazsa kısa zamanda CHP topyekün kaybeder. Koltuğunu kaybedeceklerden biri de Kılıçdaroğlu olur.

Parti ayrımı yapmadan diyorum ki, politikacıların çoğunda ilkesizlik hâkim. Dün başka partide iken birbirlerine en ağır hakaretler edenler bir bakıyorsunuz hakaret ettiği partiye girmiş ve sövdüğü lideri adeta kutsuyor.

Seçimi kaybeden ne hikmetse milleti suçluyor. Hâlbuki bu millet âlim değildir ama ariftir. Bu irfanı sayesinde pek çok memleket meselesini politikacılardan daha iyi sezer, fark eder ve bilir. Bu seçimlerde görüldüğü üzere son yıllarda kendisine kulak tıkayanlara iyi bir ders verdi.

Ak Parti’de FETÖ’nün siyasi ayağına operasyon yapılmadı. Millet bunu istedi ama Ak Parti yönetimi milletin isteğine kulak tıkadı. Bu sofistike şeytani yapı dipdiri olduğu için sandıklarda da bir operasyon çekti! Anadolu değimiyle; “Ehh bitirmezsen bitirirler böyle” demek zorunda kaldık.

Seçimdeki tavrıyla milletin şöyle dediğini öngörüyorum: “Ey Reis! Saray sana kaybettirdi. Danışmanların senin etrafında kalın duvarlar ördü. Halkın istek ve arzularına kulak tıkamaya başladın. Saray da lüks ve şatafat içinde bir hayat yaşamaktansa halkının yanına dön, mütevazı yaşa. Bu millet sizi mütevazı olduğunuz dönemlerde sevdi; 25 yıl belediyeleri kimseye vermedi. Milletin bu sevgisini boşa çıkarttırma. Yoksa Müslümanlar gelecekte seni ‘Saraydaki kral’ diye anar.”

Dinler mi dinlemez mi bilemem ama Reise önerim var: “Saraydan çık. Orayı bütün ilimlerin meczedildiği bir İslam üniversitesi yap. Ülkenin en zeki çocuklarını topla, gerçek İslam’ı öğrensin ve gelecekte ülkeyi yönetsinler.

Osmanlı üç asır Topkapı’dan yönetilmiş ama yine Osmanlı’nın en muhteşem sarayları yıkılış döneminde yapılmış. Çok ilginç bir tevafuk değil mi?

Bu seçim bir daha gösterdi ki ortaçağ papazlarının yaptığı gibi Cehennem ile korkutup Cennet satmak para etmiyormuş!! “Bize oy vermezseniz PKK/PYD ile işbirliği yapan CHP gelir ve dininizi elinden alır.” korkutmaları işe yaramadı.

CHP, Ak Parti’den rol çalmaya başladı. Artık CHP adayları camilerden ve türbelerden çıkmıyor. İnşallah bu sadece bir seçim yatırımı değil de, gerçekten İslam’a dönüş hareketi olur.

Ak Parti abdestli kapitalistler, rant peşinde koşanlar, torpilciler ve yolsuzluğu kendine ilke edinenler tarafından işgal edildiğinden AKP’leşti ve kaybetti. Çözüm yeniden kuruluş yıllarındaki ihlas ve samimiyetle hizmet dönemine dönmek.

Ömrünün kırk bir yılını bir gazeteci yazar olarak geçiren ve 105 kitap kaleme alan biri olarak Reise tavsiyem, (Tutup tutmayacağı ona kalmış): Medya sorumlularını, danışmanlarını, il ve ilçe başkanlarını görevden al, şaibesi olmayan gençleri getir.

“Cumhur oyları olarak % 52 oy aldık ve biz galibiz!” diye kendi kendinizi avutacağınıza yenilginin sebeplerini öğrenin ve ibret alın. Yoksa bu millet yine tekme vurur.

Ak Partinin AKP‘leştiği için yerel seçimlerde kaybedeceğini aylar önce yazdım. Dinlemeyenler şimdi ağlama ayini yapıyorlar.

Kaybedenler de müthiş bir endişe ve telaş var? Neden acaba? Geçmişin hesabını verememe korkusu mu acaba?

İstanbul, Antalya ve Ankara’da CHP kazanmadı; aksine Ak Parti kendi eliyle belediyeleri CHP’ye teslim etti. İşte sebepleri: Kibir, enaniyet” halkın isteklerini görmemek ve FETÖ iltisakı. Belediye başkanları halktan uzaklaştı.

Ak Parti, Ankara, İstanbul, Balıkesir, Bursa vs. belediye başkanlarını hangi sebepten görevden aldığını millete anlatamadı. Bundan maksat Fetöcülük idiyse, yerlerine niye geçmişi FETÖ ile iltisaklı adaylar kondu adı geçen illere? Ak Parti’ni bu çelişkisini anlamak gerçekten zordu.

Bu seçimin galibi ülkücülük. Seçim gecesinde CHP genel merkezinde tekbir sesleriyle kutlama yapıyor CHP’li (!!!) ülkücüler! Rüyamda görseydim inanamazdım!

Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana gibi illeri kaybeden bir partinin seçimden başarılı çıktığını iddia etmesi çok komik!!! Ak Parti oyumuz % 44 derken, MHP oyumuz % 18 diyor. Bu hesaba göre % 62 ediyor. Peki % 10 nereye gitti? Kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede?

"Şeytan ihram giymiş Kâbe’yi tavaf ediyor" ama muhafazakâr politikacıların bundan haberin yok! Çünkü gözlerine taktıkları parti gözlüğü kin ve taassup aşılıyor. O kini ve taassubu atamadıkları müddetçe Şeytan onları kendilerine taşlatmaya devam eder.

2002 yılında Ak Parti milletin gönlünü alıp iktidara gelip, 17 yıl kazanırken, güç ve iktidar hastalığına yakalanınca milletten tokadı yedi ve AKP’leşti. Bu millet geçmişte politik arenada çok kibir dağlarını eritti.

Ak Parti neden mi bu duruma geldi; buyurun Eba Müslim Horasani’ye kulak verelim:

“Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşmanları asla dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dostlar zamanla düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.’”

Seçim sırasında camide Kur’an okuyan CHP’li İmamoğlu’nun ilk icraatı belediye tesislerine içki koymak olmazsa özür dileyeceğim, demiştim. İlk icraatı seçimler öncesi bir televizyon programında “tanımam” dediği Selahattin Demiştaş’a övgüler dizmek oldu! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

İçi adeta bir “Çifit çarşısı” gibi kaynayan ve hemen her türlü sol fraksiyonun temsil edildiği CHP’nin tarihi maalesef İslam’a ve Müslümanlara yapılan saldırılarla dolu ama bu seçimlerde adayların camilere gidip Kur’an okumaları, türbelerde dua etmeleri onlara bayağı puan kazandırdı.

İlginç!.. Erdoğan balkon konuşmasına yalnız çıktı ve FETÖ'den hiç bahsetmedi! Bunun işareti ve mesajı ne olabilir?

“Tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” der dururdu Demirel. Millet bugün çok zor durum da. Geçim sıkıntısı had ise safhada. Çarşı Pazar yahnıyor. Millet bir kuru soğana bile muhtaç hale geldi. Esnaf dersen iflasın eşiğinde.. Yeni başkanlık sistemi buna çözüm bulamazsa daha doğmadan ölür ve zararını da yine millet çeker.

Kim olursa olsun hiç kimse bu milletin kodlarıyla oynamaya kalkmasın. Bu milletin ruhu şehitlerin kanlarıyla, gazilerin dualarıyla ayakta duruyor. Bu ruh kaybedilidği an millet olarak yok oluruz Allah korusun!