Ortadoğu halkının kültür yapısı "fanatik-biçimselci" yani şekilci olarak tanımlanır.

Türkiye'de de insanlar yöneticileri, sanatçıları, sporcuları, futbolu ve benzerlerini fanatik bir şekilde desteklerler. Bir şeyin ya da bir kişinin fanatik şekilde desteklenmesi demek o kişi, ne yaparsa yapsın onu körü körüne destekleyip savunmaya devam etmektir.

Ortadoğu halkı biçimsel şekilcidir. Desteklediği kişi ya da iş hakkında en ufak bir fikre bile sahip olmayabilir; ancak görünürde bu kişinin, bu işin gereklerini yerine getiriyor gibi görünmesi halk tarafından o kişinin, bu işi tam anlamıyla yapıyor olması olarak kabul edilir.

Birkaç örnek vermek gerekirse:
1. Atatürk: Halk Atatürk'ü fanatik bir şekilde desteklemektedir. Atatürk'ün en ateşli savunucularının çoğu, Atatürk'ün nutkunu okumamıştır bile. Genel olarak Halkın Atatürk tarafından geliştirilen misak-ı milli, kuvay-i milliye ve tevhid-i tedrisat, güneş-dil teorisi doktrinleri hakkında herhangi bir fikri bile yoktur. Hatta halk, bu üstün nitelikli felsefik doktirinlerin Atatürk tarafından ortaya atıldığını bile bilmez. Halk, Atatürk'ün muaassır medeniyetlere ulaşma fikrini; her yönüyle batılı gibi olmak olarak algılamış, batılı gibi giyinen, yaşamaya çalışan ancak medeniyet hakkında en ufak bir fikre bile sahip olmayan kişileri medeni kabul etmiştir.

Ancak halk, batılı kıyafet biçiminde aradığı medeniyeti Atatürk'ün kendisinde bile bulamaz. Çünkü Atatürk'ün annesi ve kız kardeşleri de örtülü; evliliğindeki eşi de hayatının hemen hemen her döneminde örtülüdür. Atatürk, Türkiye'yi kurtardıktan sonra ülkeyi Avrupa'ya entegre etmeye çalışmamıştır; tam tersine Müslüman halkların kalkınması ve Avrupa sömürgeciliğinden kurtulması için batı karşıtı, kendine özgü planlar yapmıştır. Ama bunu idrak edememişlerdir.

2. Ortadoğu’da Siyasal İslamcı liderler: Ortadoğu halkı dini referans veren liderleri fanatik şekilde desteklemektedir. Bir futbol takımını destekler gibi desteklenen partiler, tarikatlar, cemaatler seçim zaferlerinden sonra tuttukları futbol takımı, şampiyon olmuşçasına sokağa dökülen halk, balkonlara asılan bayraklar, sloganlar, halkın fanatik kültür yapısının bir sonucudur.

3.Bu liderler, aynı zamanda dini biçimselleştirmişlerdir. Ortadoğu halkı cuma namazına giden, meydanlara elinde dini figürlerle çıkan lideri günahsız ve dürüst bir Müslüman olarak kal eder de liderin, İslam felsefesi hakkında herhangi bir fikri olup olmadığını ahlak seviyesinin ne olduğunu sorgulamaz.

Ortadoğu halkına göre her cuma camiye giden kişi ister ateist ister din düşmanı olsun örnek bir Müslüman’dır. Yalan mı? Bu lider fanatik-biçimselci şekilcidir. Lider, hem halkın fenomeni olabilmiş hem de alnı secdeye değen masum-mazlum Müslüman olmuştur.

Şekilci halk, artık bu liderin yapacağı her türlü hatayı, günahı görmez, görse de aklar. Her türlü rüşvet, hamili kart, taciz, ihaleye fesat karıştırma dedikodu ve hataları bile şekilci-görsel olarak Müslüman olduğu için hoş görmüştür, duymazdan gelmiştir.

Yine pek çok kez din adamlarının taciz davaları aklanmıştır. Ortadoğu halkı tacizci din adamını cezalandırmak yerine, "O Müslüman adam, alnı secdeye değiyor”, “O da karşısında öyle giyinmeseymiş" diyerek kurbanı cezalandırmayı seçmiştir.

Peki!.. Biz Müslümanlar neden cahil bırakılmak isteniyoruz?

Çünkü Müslüman halkın eksik eğitimden dolayı:”biçimselci şekilci” olduğu Amerikan emperyalist sistemi tarafından çözüldü. Önce akıl devre dışı bırakıldı, ilerici felsefesinin içi boşlatıldı. Halk olmayan “Batıcılık” oyunu ile dolandırıldı. Sonra halkın önüne Orta doğu da fenomen-dindar(!) liderler çıkarıldı; böylece halk İslam'dan da koparılmış oldu.

Sonuç: Batıcı olmayı da, İslam olmayı da şekilde aramaktan kurtulamadık. Böylece de ne muhasır medeniyetler seviyesine ulaşabildik ne de iyi bir Müslüman olabildik. Akıldan uzak, düşünceden korkan bir ucube olup çıktık mı?

Ömründe bir kerecik Kuran mealini baştan sona okumamış insanlar, İslam adına ahkâm kesmekteler. Kestiği ahkamın Kuran’la uzak yakın alakası da yok; sakal, sarık, hurafe, taassup ,hadis saçmalığıdır.

Oysa Batı, dine sokulan karanlık taassubundan sıyrılarak, akıl ve insanı merkeze alarak medeniyeti yakalamayı bilmiş. Bize ise şekilciliği, biçimselliği önermiştir.

Sonuç mu? Ortada değil mi? Görünen köy kılavuz ister mi? Birbirini “Allahüekber” diye boğazlayan; mezhep-tarikat-cemaat açmazında bocalayan şekilci bir İslam âlemi var elimizde.

Akıl ve düşüncenin ışığında, aydınlanmada buluşmak üzere: Devletimiz daim asil milletimiz var olsun.

Esen kalınız.