Son büyükelçi atanması toplumuzda bir tepki patlamasına sebep oldu.

Hatırlayalım önce bir ABD vatandaşı olan, bir dış politika deneyimi olmayan, tüm ailesi hemen hemen Cumhurbaşkanının sarayında istihdam edilen, bir kardeşi Ak Parti Milletvekili olan, sağlıklı ve ortalama bir aile hayatı olmayan, hakkında ajanlık söylentisi olan, eski RP milletvekili Merve Kavakçı Malezya Kuala Lumpur Büyükelçiliğine atandı. Söylenti şu iktidar partisi başının ve oligarklarının Malezya’da yüksek miktarlı yatırımlarının ortaklıklarının ve aktarılmış sermayelerinin olduğudur.

Ak Parti kendisine darbe yapıldığını iddia ettiği (doğrusu darbe devlete yapılmak istenmiştir) 15 Temmuz darbe girişiminin ikinci adamı Mahmet Dişli’nin ağabeyi Şaban Dişli Hollanda’nın Lahey Büyükelçiliğine atandı. Şaban beyin eşinin Belçika vatandaşı olduğu iddia edildi. “FETÖ ile mücadele ediyorum” diyen Cumhurbaşkanının tezat davranışı ülkemizin insanlarının kafa karışıklığına tabiî ki sebep oldu.

17-25 Aralık’ın rüşvetçi bakanı evine çanta dolusu dolarların teslim alındığı görüntüleri ortaya çıkan bakara suresinden makara çıkarma becerisini gösterebilen babasının Siirt’te hanımefendinin aile doktoru olduğu bilinen, rüşvet yemekten bakanlıktan alınan Egemen Bağış Prag Büyükelçiliğine atandı.

Son olarak da bir katil Ermeni Yasa Tasarısı savunucusu 12 Eylül öncesi Adana Öğrenci Yurdunu bombalayıp Mustafa Güngör adlı milliyetçi bir öğrencinin ölümüne sebep olan Alman Yeşiller Partisi milletvekili Türk devletinin ve milletinin düşmanı Ozan Ceyhun’un Avusturya’nın başkenti Viyana’ya büyükelçi atanması.

Ak parti başkanı bu liyakatten temsil kabiliyetinden uzak sahibinin sesi atamalarla neyi murad ediyor ayrı bir araştırma konusu. Bu garip büyükelçi atamalarının kokusu mutlaka çıkacaktır.

Bu uygulamaların ülkemizi yüz yıl geriye götüren son anayasa değişikliği ile birebir ilgisi var.

Ülkemiz demokrasi yolunda ileri gideceğine sürekli geri gidiyor.

Başkanlık sistemine geçelim dedik fakat tam olarak padişahlık sistemine geri döndük.

Başkanlık sisteminin uygulandığı ABD’de valiler seçimle yönetime geliyor, büyükelçiler ise başkanın sunumu ile temsilciler meclisinin onayı ile atanıyor.

Bizde ise devletin en üst makamından en dip makamına kadar her konum cumhurbaşkanlığı tarafından atanıyor.

Sonuçta da atamalardaki kriterler yoldaş, sırdaş, arkadaş, atamayı yapacak olan kişiye biat etmiş olmak iyi çanta taşımak, atamayı yapacak olandan alacaklı olmak, olarak öne çıkıyor.

Ortada liyakat ağırlık olmayınca da Almanya’da bir eyalet başbakanı büyükelçinize randevu vermiyor.

Devlet kişinin çiftliği haline gelmemeli.

Toplumumuzun sinir uçlarıyla bu denli oynanmamalı.

Yoksa toplumun aidiyet mensubiyet duygularımı örselenmek yok edilmek isteniyor.