Kabul edelim ki ülke insanımızın kafası karışık.

Ülkemizi 20 yıldır yöneten Ak Parti iktidarı, 2018 mahalli seçimlerinden beri sallanan bir diş gibi sızı yapıyor ve sızı gittikçe artıyor.

Ve tabii devletimizi yöneten iktidar da bu durumun farkında.

Farkında lığından uzun vadeli projeksiyonlar yapamıyor sadece günü kurtarma mevcudu korumaya çalışan bir çaba içinde.

Bir görüşümüz oluşmuş idi zaman zaman da bazan kısmen paylaşıyoruz.

İngiliz emperyalizmi uzun yıllar dünyayı siyasetiyle yönetti dolayısı ile eski Türkiye olan Osmanlı devletine de etki etmiş idi.

İngilizler Osmanlı iç siyasetine o kadar nüfuz etmişlerdi ki, devletin üst yönetimindeki padişahlardan tutalım da sadrazam vezir ve bürokratları nezlinde yüksek bir etkiye sahipti.

1838 serbest ticaret anlaşması yeni İngiliz kapitülasyonlarını izah eder.

1839 Tanzimat Fermanı, 1876 Kanuni Esasiye hepsi bir İngiliz tasarısıdır.

Sonuçta Osmanlı padişahı bir İngiliz zırhlısıyla ülkesini terk etti.

İngilizler Osmanlı iktidarını çeşitli yollarla (herkesin nabzına göre) ele geçirdi ve etki altına aldı.

En bariz örnek padişah Abdülhamit’in sadrazam (başbakan) Mithat Paşayı yargılanmak üzere mahkemeye sevk etmesi üzerine sadrazam Mithat Paşanın sabahın erken saatinde daha büyükelçilik açılmadan İngiliz büyükelçiliğine sığınmak istemesini sayabiliriz.

İngilizler Osmanlı devlet ricalini ele geçirdi fakat bir atladıkları nokta vardı ki o da bir muhalefetin olabileceğine ihtimal vermediler.

Türkler yüz yıl önce milliyetçi bir muhalefet etrafında toplandı bütünleşti ve dünya ölçeğinde İngiliz emperyalizmine ilk ve en büyük darbeyi vurdu.

İstiklal savaşımızdan sonra İngiliz emperyalizmi bir daha belini doğrultamadı düşüş süreci halen devam etmektedir.

Üzerinde güneş batmayan imparatorluktan küçülüp küçülüp bir adaya hapsoldular.

Osmanlıyı yıktılar fakat Türkiye cumhuriyetine mani olamadılar.

1945 den sonra İngilizlerin yerini ABD aldı.

ABD’de bizim düşmanımızdır.

ABD’de bizi bölmek küçültmek güçsüzleştirmek istiyor.

Çünkü emperyalizm yaşadığımız coğrafyada güçlü ve büyük devlet istemiyor, çünkü güçlü ve büyük bir Türk devleti Asya ve Avrasya’da emperyalizmin çıkarlarına aykırıdır.

Yeni etken ABD İngilizlerin atladığı muhalefet bölümünü unutmuyor yani ülkemizdeki iktidarı dizayn ederken muhalefeti de organize ediyorlar.

Kendi organize edemediği muhalefet bir ağustos böceği kadar ışık çıkarsa üzerine beş varil su boşaltıyorlar ve ABD ekseni dışında bir muhalefetin yeşermesine güçlenmesine müsaade etmiyorlar.

Yaşadığımız günler bir ara veya geçiş dönemini işaret ediyor.

ABD emperyalizminin kurduğu ama artık sona gelen Ak Parti iktidarı var, birde yeni kurulan gene ABD eksenli partiler var.

Bunların yanında bir türlü halka umut olamayan ama gene ABD endeksli partiler var.

Nerden biliyoruz?

Muhalefet partilerinin yönetimlerine bir bakıyorsunuz çok kritik yönetimsel görevlere Soros vakfında çalışanlar getirilebiliyor, bazıları çabuk ifşa oluyor geri çekiliyor, bazıları kripto olarak kalıyor, belki de dışa bağımlı çalışmalarını yıllarca sürdürüyor.

Siyasal iklimimizin gerçek bir milli organizasyona ihtiyacı olduğu kesin.

Güven verecek bir kadrosu olacak.

Merkezine milleti alacak sadece ve sadece millete hizmet edeceğini vaat edecek.

Demokrasiyi önce kendi içinde uygulayacak kapsayıcı çoğulcu ve teşvikçi bir yapıyı önerecek.

Dünya Türklüğünü ve Türk’e dostları birlik görecek.

Türkiye’ye ve Türk dünyasına bir reçetesi olacak.

O zaman ülkemize 1923 de olduğu gibi bahar gelecek.