Bağcıoğlu: TSK'de resen emeklilik uygulaması kamuoyu vicdanını derinden etkiliyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) 2017 yılından bu yana uygulanan "resen emeklilik" kararlarının TSK'nın kurumsal yapısını ve kamuoyu vicdanını derinden etkilediğini belirtti. Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında, 2017 yılında TSK Personel Kanunu'na eklenen maddeyle başlatılan resen emeklilik uygulamasının tartışmalı bir şekilde sürdüğünü ve özellikle Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla albay rütbesindeki deneyimli subayların emekli edilmesinin ciddi sorunlara yol açtığını vurguladı.

Bağcıoğlu, resen emekliliğin ağır disiplinsizlik, hukuki sonuç doğuran suçlar veya terör örgütü üyeliği gibi durumlarda gerekli olduğunu, ancak bu durumlarda bile emekli edilen personele tahkikat veya adli süreç sonuçlarının iletilmesi gerektiğini ifade etti. Geçmişte YAŞ kararlarına şerh koyan siyasilerin bugün yargı yolu kapalı resen emeklilikleri onaylamalarını da çelişkili bulduğunu dile getirdi. Ayrıca, son 7 yıla dair gerekçeli istatistiklerin kamuoyuyla paylaşılmamasının şeffaflık eksikliğini gündeme getirdiğini ve genel istatistiklerin paylaşılmasının tartışmaları azaltabileceğini, karar alma süreçlerine dair şüpheleri giderebileceğini belirtti.

Açıklamada, emekli edilen albayların TSK'nın en üst rütbeli, tecrübeli ve nitelikli subayları olduğu, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası kritik roller üstlendikleri ve kurumun buhranlı dönemde ayakta kalmasını sağladıkları hatırlatıldı. Buna rağmen bu subayların resen emekliliğe sevk edilmesinin, TSK'nın harekât kapasitesine zarar verebilecek ciddi bir personel kaybına yol açtığı belirtildi. Emeklilik kararlarında geçmişte FETÖ tarafından yapılan fişlemelerin etkili olduğu iddiasının vahim olduğu, FETÖ ile mücadele birimlerinde görev almış, örgütün hedefi haline gelmiş ve Atatürkçü, anayasal değerlere bağlı subayların emekli edildiği yönündeki bilgilerin, karar alma süreçlerinde adaletsizlik ve çelişki olduğunu ortaya koyduğu ifade edildi. Anayasa’nın 125. maddesi gereğince YAŞ kararlarının yargı denetimine kapalı olmasının keyfi uygulamalara yol açabileceği algısını güçlendirdiği de vurgulandı.