Bahçeli İYİ parti hakkında  ilk kez konuştu

PENSİLVANYA'DAN SUFLE ALAN OLUŞUM

7 Haziran'dan hemen sonra şer bir plan anında devreye alınmıştır. PKK ile aynı kümeye gelmemiz isteniyor, bu öneriliyordu. Pensilvanya'dan sufle alan oluşum ve çıkar grupları ülkemize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalıştı. Bu sefiller güneşin balçıkla sıvanamayacağını unutmuşlardı. İnandıklarımızı konuştuk. MHP olarak tutarlı davrandık. Ahlaklı ve ilkeli duruş gösterdik. Türkiyemizin hükümetsiz kalmaması için elimizden geleni yaptık. 7 Haziran sonrasında bir koalisyon kurulamamıştı ama 15 Temmuz'dan milletimizin müdahalesiyle kurtulmuştur. İktidar olmak için değerlerimizden vazgeçemezdik. Başbakanlık önerdiler, milletimizin vermediğini siz nasıl veriyorsunuz dedik. Ülkücülüğümüzü pazarlık konusu yapmadık. Kaçmak bizim kitabımızda yoktur.

ARDINDAN YÜZ İTİN HAVLAMADIĞI BOZKURTA BOZKURT DEMEK MÜMKÜN MÜ?

Her rüzgara yelken açsaydık, her akıntıya konuşsaydık, her çağrıya uysaydık sorarım sizlere bugüne kadar nasıl var olacaktık? Eleştirenler çokmuş varsın olsun. Ardından yüz itin havlamadığı bozkurta, bozkurt demek mümkün müdür?

ÇIRA GİBİ YANACAKLARI ZAMAN GELECEKTİR

Haziran'dan sonra terörizm kartını masaya çıkaranlar, ülkemizi kana bulamıştı, demokrasilerde elbette bu tıkanmanın yolunu açmak seçimdi. Milletimiz birkez daha sandık başına gitti. MHP haklıydı ama hakettiği sonucu alamadı. MHP çok cepheden saldırıya uğramıştı. Saldırılar 1 Kasım'dan itibaren ettı. Partimiz üzerinde hesap yapan, devşirilmiş isimler zaman kaybetmeden harekete geçtiler. 1 Kasım akşamından itibaren dedikoduya başladılar. Aslında hedefin ortasında Türk milleti vardı. MHP'yi içten içe çürütmek için aldıkları talimatlara uydular. Kimliğimizi kullanıp, anılarımıza sığındılar. Kendilerine tutunacak çürük bir ip buldular ama bunun sonu siyasi mezarlık, ipin sonu mezbeleliktir. MHP diye bir parti artık yok diyebilecek kadar cüret ve küstahlık gösteren kripto simaların, karaktersiz fırıldakların, parti değiştirirken dillerinin ayarını da kaçırmaları kendilerini kurtarmaya yetmeyecektir. Yeni ve ısmarlama koltuklarına ısınmaya çalışan köhne, dönme ve siyasi tortuların çıra gibi yanacağı zaman elbet gelecektir."

İşte konuşmanın o kısmı 

Özellikle Milliyetçi Hareket Partisi üzerinde korkunç ve asla hatırımızdan çıkmayacak oyunlar tezgâhlanmıştır.

Bu oyunun senaristleri bellidir.

Senaryosu ise ihanetin kara kalemiyle yazılmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni karalamak için komut alanlar, kötülemek için vicdanlarını aldıranlar yaklaşık iki yıllık süre zarfında gerçek yüzlerini fazlasıyla göstermişlerdir.

7 Haziran’dan hemen sonra üzerinde titiz çalışmayla ana hatları belirlenmiş şer bir plan anında devreye alınmıştı.

Milli iradenin ne dediğini duyan yoktu.

Sandığın mesajını okuyan ve yorumlayan çok nadirdi.

Blok siyasetine umut bağlayanlar, cephe mantığını tahrik ve teşvik edenler, sırf iktidar uğruna ilkelerimizden, ülkülerimizden ayrılmamızı bekliyorlardı.

PKK’yla aynı kümeye gelmemiz isteniyor, bu öneriliyordu.

Türkiye’nin istikrarını, milli birlik ve toplumsal dayanışmasını düşünen de maalesef yoktu.

Bizim önce çözümde uzlaşanların bir araya gelmelerini tavsiye etmemiz, ardından bu olmazsa kurulacak koalisyon hükümetine katılma konusundaki samimi ve yapıcı tutumumuz sürekli çarpıtıldı, sürekli saptırıldı, sürekli yok sayıldı.

Çünkü Türkiye’ye tuzak kuran iç ve dış mihraklar o dönem oldukça faaldi.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasetin ağırlık merkezi konumuna gelmesi onları ürkütmüştü.

Pensilvanya’dan sufle alan, Türk düşmanlarıyla düşüp kalkan, egemenliğin yegâne sahibi aziz milletimize şaşı ve şüpheyle bakan kirli oluşum ve çıkar grupları ülkemizi ölümü gösterip sıtmaya razı etmek için vaziyet almışlardı.

HDP eşbaşkanını sazıyla ekranlara çıkarıp şarkı türkü söyletenler, yüzde 60’lık blok inşa etmek için var gücüyle söylenenler, tıpkı bugünlerde olduğu gibi, yozlaşmış kafalarını MHP’ye takmışlardı.

Bir yanda 20 Temmuz 2015’den sonra patlayan terör, diğer yanda bitmek bilmeyen istikşafi görüşme turlarıyla çatlayan hükümet arayışları milletimizin gözü önünde cereyan etmişti.

Türkiye sinsi bir siyasi tasarımın pençesine düşmüştü.

Gâvurun ekmeğini yiyip kılıcını sallayan güruh sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi, demokrasi, özgürlük ve istikrar masallarıyla göz boyamaya, gönül almaya çalışmıştı.

Ama bu sefiller, güneşin balçıkla sıvanamayacağını unutmuşlardı.

Acemi nalbant gibi kah nalına, kah mıhına vurmuşlar; en sonunda da baltayı taşa indirmişlerdi.

Her zaman olduğu gibi doğru söyledik, doğruyu savunduk.

İnandıklarımızı konuşup inançlarımızın ve milliyetçi irademizin gereğini yaptık.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak tutarlı davrandık.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak ahlaklı ve ilkeli duruş gösterdik.

Türkiye’mizin hükümetsiz kalmaması için elimizden geleni yaptık.

Ne var ki muhataplarımız başka havadaydı. Bunu da her defasında gördük.

Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan dedik, münakaşadan ziyade müzakere ve mutabakatın yanında durduk.

Olmadı, olamadı, aşı tutmadı.

Doğrudur, 7 Haziran sonrasında partiler arasında bir koalisyon hükümeti kurulamamıştır.

Ancak, Türkiye 15 Temmuz’da açığa çıkan, yankısı halen de devam eden büyük bir kopuş ve içe dönük çöküş sürecinin kıyısından milletimizin müdahalesiyle kurtulmuştur.

Sırf iktidar uğruna geçmişimizi inkâr etmemizi, bizi biz yapan değerleri çiğnememizi dayatanların melun davetlerine aldırış etmedik.

Kırmızı plaka dediler, kırmızı çizgilerimizi hatırlattık.

Başbakanlık önerdiler, milletin vermediğini siz nasıl veriyorsunuz ikazında bulunduk.

Koltuk diyenlere; bayrak dedik, millet dedik, vatan dedik, devlet dedik, Ülkücülüğümüzü hamd olsun pazarlık konusu yapmadık, yaptırmadık.

Hükümetten kaçmışız, bilmiyorlar ki, kaçmak bizim kitabımızda yoktur, kaçak güreşmek 48 yıllık mücadelemizde görülmeyen bir seviyesizliktir.

Biz hükümet dedik, bahane ürettiler.

Biz, Türkiye hükümetsiz kalmasın dedik, kulaklarının üstüne yattılar.

Biz istikrar içinde, en çok oyu almış partiler bir araya gelsin ve hükümet kursun dedik, aklını kendine sakla ihtarında bulundular.

Bunca direnişe, bunca duyarsızlığa karşı ne yapacaktık, elimizi ovuşturup, her mihnete avuç mu açacaktık?

Bizi bilen bilecek, bilmeyenin de paşa gönlü bilecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi kula kulluğu reddeden muazzam bir mizaca, teslimiyet ve tavizi elinin tersiyle iten muhteşem bir maziye sahiptir ve böyle de kalacaktır.

Her rüzgara yelken açsaydık, her akıntıya düşüncesizce kapılsaydık, her çağrıya gözü kapalı uysaydık, sorarım sizlere bugüne kadar nasıl var olacak, nasıl ayakta kalacaktık?

Davamızın onur ve haysiyetini dünyevi çıkarlara, mevzi kazanımlara, gelip geçici heveslere değişmiş olsaydık; Türk-İslam Ülküsünün zamanlar üstü irfan, ilke ve iffetini nasıl koruyacaktık?

Eleştirenler çokmuş, varsın olsun, karalar mı bağlayalım?

İftiralar, haksız isnatlar, hak ihlalleri fazlaymış, ne yapalım, başımızı kuma mı gömelim, Haktan, hakikatten ödün mü verelim?

Söyleyiniz bana; ardından yüz itin havlamadığı bozkurta, bozkurt demek mümkün müdür?

Mümkün değilse, o zaman işimize bakacağız, yolumuza devam edeceğiz, milletimize samimiyet ve safiyetle hizmetin çarelerini arayacağız.

Çünkü biz Türk milletinin umut ufku, Türkiye’nin ve Türklüğün cesur ve sevdalı yüreği Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:

Türkiye zorlu dönemlerden geçe geçe, tehlikeli badireleri aşa aşa varlık ve birlik mücadelesini sürdürmektedir. 7 Haziran milletvekili seçimlerinden sonra yaşanan ibret verici gelişmeler, 1 Kasım seçimlerini takip eden süreçte isyan ettirici olaylar yakın tarihimizde bir yere sahiptir. Her çirkinlikten medet ummuşlardır. MHP üzerinde korkunç oyunlar tezgahlanmıştır. Bu oyunun senaristleri bellidir. MHP'yi karalamak için komut alanlar 2 yıllık süre zarfında gerçek yüzlerini fazlasıyla göstermişlerdir.

7 Haziran'dan hemen sonra şer bir plan anında devreye alınmıştır. PKK ile aynı kümeye gelmemiz isteniyor, bu öneriliyordu. 

Türkiye'ye tuzak kuran iç ve dış mihraklar o dönem çok faaldi. 

HDP eş başkanını sazıyla ekrana çıkarıp şarkı türkü söyletenler yozlaşmış kafalarını MHP'ye takmışlardır. Türkiye, sinsi bir siyasi tasarımın pençesine düşmüştür. Bu sefiller güneşin balçıkla sıvanamayacağını unutmuşlardır. Her zaman olduğu gibi doğru söyledik, doğruyu savunduk. MHP olarak tutarlı davrandık, Türkiye'nin hükümetsiz kalmaması için elimizden geleni yaptık. Muhataplarımız başka havadaydı. Müzakere ve mutabakatın yanında durduk. Aşı tutmadı, olmadı. 7 Haziran sonrası partiler arasında koalisyon hükümeti kurulamadı ancak Türkiye 15 Temmuz'da açığa çıkan büyük kopuşun kıyısından kurtulmuştur. 

"KIRMIZI PLAKA DEDİLER, KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZİ HATIRLATTIK"

Kırmızı plaka dediler, kırmızı çizgilerimizi hatırlattık. Başbakanlık önerdiler, milletin vermediğini siz nasıl verirsiniz ikazında bulunduk. Hükümetten kaçmışız, bilmiyorlar ki kaçmak bizim kitabımızda yoktur. Biz hükümet dedik, bahane ürettiler. Biz istikrar içinde en çok oyu almış partiler bir araya gelsin dedik, aklını kendine sakla ihtarında bulundular. Bizi bilen bilecek, bilmeyenin de paşa gönlü bilecektir. 

Her rüzgara yelken açsaydık, her akıntıya düşüncesizce kapılsaydık sorarım sizlere, bugüne kadar nasıl varolacak, nasıl ayakta kalacaktık. 

İşimize bakacağız, yolumuza devam edeceğiz. Biz Türk milletinin umut ufku, MHP'yiz.

7 Haziran'dan sonra terörizm kartını masaya çıkaranlar terör örgütleri ile ülkemizi kana bulamış, siyasal tansiyon tıkanmaya yol açmıştır. Bu tıkanmayı aşmanın yolu elbette seçimdi. 1 Kasım 2015'te milletimiz bir kez daha sandık başına gitti. MHP haklıydı ama hakettiği sonucu alamadı. 

Partimiz üzerinde hesap yapan, davasına sırt dönmüş isimler pusudan başlarını kaldırarak zaman kaybetmeden harekete geçtiler. Aslında hedef Türkiye'ydi. Aslında hedefin tam ortasında Türk millet vardı. MHP'yi içten içe çürütmek için aldıkları talimatlara harfiyen uydular. Kimliğimizi kullanıp anılarımıza sığınıp şahsiyetimize nifak kurşunu sıktılar.

"BU VÜCUDUN SONU SİYASİ MEZARLIKTIR"

İmza toplayıp tarladan çıktılar, şehir şehir dolaşıp tezviratın hain çıkarmasını yaptılar. Kendisine yuvalanacağı hastalıklı vücut bulmuştur. Bu vücudun sonu siyasi mezarlık ipin sonu mezbeleliktir. 

Kripto simaların parti değiştirirken dillerinin ayarını da kaçırmaları kendilerini kurtarmaya yetmeyecektir. Köhne, dönem ve siyasi tortuların çıra gibi yanacağı zaman gelecektir. Türk milleti olup biteni görmektedir. 6 olur 7 olur hep Allah'ın dediği olur. 

Biz bunları püskürtmeye yeminliyiz. Biz gemileri yaktık. İnanıyorum ki haykıracağımız mesajlar işbirlikçilerine korku olacaktır. Tek bir ses tek bir nefes olacağız.  Bizim gönlümüzde herkese yer vardır. Yüreğimiz herkesi kucaklamaya yetecektir. Milliyetçilik varsa umut vardır. MHP olarak bütün meselelerin üstesinden geliriz. 

Kenarda durmamız için çaba gösterilse de başaramadılar. Biz istemeden hiçbir kokuşmuş fani bizi faka bastıramayacak oyuna getiremeyecektir. 

BARZANİ'NİN GÖREV SÜRESİNİN DOLMASI

Barzani ısrarının bedelini taksit taksit ödemeye başlamıştır. Peşmerge kuru inadının kurbanı olmuştur. Peşmerge başının görev süresi 1 Kasım'da dolacaktır. ABD ise bu durumdan memnun olduğunu dün itibarıyla açıklamıştır. Barzani'nin defteri çoktan dürülmüş, işi bitmiş, fişi çekilmiştir. Barzani batmış kendi bataklığına gömülmüştür. 

Kerkük için iyi hazırlık yapmıştır diyor Barzani. Barzani Türkmenleri katlederken her şey yolunda ve tıkırındaydı. Her şey normal ve kıvanımdaydı. Hala konuşacak yüz ve cesareti nereden bulmaktadır. Hançler arıyorsa kendine baksın. Hain arıyorsa eli ile yüzünü avuçlasın. 

Ülkemizi ziyaret eden Irak Başbakanı'nın kararlı tutumu önemli bir kazançtır. Irak Türkmenlerinin tarihi haklarının savunulması iki ülke arasındaki hassas konuların başında gelmektedir. 

Caydırıcı olduğumuz kadar saygın olmalı, saygı görmeliyiz. Türkiye'nin dostluğu kucaklanmalı, düşmanlığından da korkulmalıdır. 

İDLİB OPERASYONU

İdlib'de Türk askeri üstlendiği görevi layıkıyla yerine getirmektedir. Türkiye lazım gelen desteğini göstermektedir. Türkiye kahramanca tutuş ve mücadelesini sürdürmektedir. 13 Ekim'de 1 numaralı, 23 Ekim'de 2 numaralı gözlem noktası oluşturulmuştur.

Editör: TE Bilişim