Çatı aday İhsanoğlu Adapazarı' na girmeden TEM gişelerinde yaklaşık 300-350 kişilik bir grupla şehir merkezine girdi. Çatı adaya  CHP Sakarya Milletvetili Engin Özkoç, MHP İl Başkanı Levent Bülbül ve CHP İl Başkanı Oğuz Curoğlu eşlik etti. İhsanoğu beraberindekilerle şehir turu attı. STK' leri ziyaret ettikten sonra CHP ve MHP tarafından düzenlenen iftar programına katıldı. Teravih namazını ise Orhan Camisi' nde kıldı.

İş adamlarıyla bir araya gelen İhsanoğlu ''Bu seçim milletvekili seçimi değildir. İktidar muhalefet seçimi değildir. Bu seçim belediye meclisleri seçimi değildir. Bu seçimde 2-3 kişiden biri seçilecek. Milletimiz bu kişiden bir kişiye diyecek ki ‘ben seni cumhurbaşkanı seçtim, git bu görevini Anayasa’daki 24. maddeye göre ifa et. 5 sene olarak bunu yap’ diyecek. Bu kararı verirken buna göre hareket etmek gerek.” dedi.

İhsanoğlu' nun Konuşmasından Satır Başları

İhsanoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Devletin tepesinde taraflılık olmaz. On sene öncesine kadar bu devlet büyük bir kriz yaşadı. Siz işadamları benden iyi bileceksiniz. Bir anayasa kitapçığının fırlatılması nelere maloldu. Bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında lüzumsuz bir ufak kriz Türk ekonomisine çok büyük sıkıntılara neden oldu. Türk ekonomisi büyük çöküntüler yaşadı. Türkiye 10 sene sonra bu sıkıntılardan çıktı. Bugün biz bu istikrarın devam etmesini istiyoruz. Bu istikrar nasıl devam eder? Devletin tepesinde kavga olmaz. Devletin tepesinde tarafgillik olmaz. Devletin tepesinde siyasi özel gündemle çıkılmaz. Siyasetin yeri partilerdir, siyasetin yeri meclistir ve orada kurulmuş hükümet o meclisten aldığı yetkililerle memlekete hizmet edecektir. Cumhurbaşkanı buna destek olmalıdır. Köstek olmamalıdır. Ama aynı zamanda Cumhurbaşkanı Türkiye’deki tüm siyasi akımlara karsı bir hakemdir. Büyük ve halka karsı devlet reisi olmakla birlikte büyük ailenin, 76 milyon ailenin babası olmalıdır.”

''Biz diyoruz ki, devletimiz kurulduğu günden itibaren parlamenter sistemle kurulmuştur. Parlamenter sistemin aksaklıkları vardır. Ama bunu kaldırmakla değil, ıslah etmekte daha iyi hale getiririz. Başkanlık sistemi ise Dünyada az ülkede var. En meşhur örneği ABD’deki sistemdir. Adı üstünde; Birleşik devletleri. Bugün Amerika farklı devletlerden oluşmuş büyük federasyondur. Bizde tek devlet var. Bizde devlet anlayışı tektir. Bizde bayrak tek, bizde dil tek, bizde millet tek. Biz bu anlayış ile bu devletin ilelebet payidar olmasını istiyoruz.''

''Biz istemiyoruz ki Cumhurbaşkanlığında siyasi tercih olsun. Bunu istemiyoruz” diyen İhsanoğlu, “Bizim tarihimizde hepimiz Turgut Bey’i gördük. Turgut ağabeyimiz bir partimizin kurcusuydu. Sonra Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı parti ile meşgul olmadı. Parti kendi halinde başka yere gitti. Süleyman Bey. Süleyman Demirel, Türkiye’nin yetiştirdiği 1960’dan bu yana 7 defa 8 defa Başbakanlık yaptı, sonra cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı olduktan sonra partiyi bıraktı. Şimdi Dünyanın hiçbir yerinde hem Başbakan olacaksınız. hem parti başkanı olacaksınız, hem de devlet başkanı olacaksınız. Mesela TV kanallarında görüyorum. Bazı yazarlar, bazı gazetecilerimiz bunun çok güzel bir şey olduğunu söyleyip övüyorlar. Bunu haklı göstermek için bir takım böyle tartışmalar yürütüyorlar, gayret ediyorlar. Ben doğrusu millet kabul ederse hepimiz kabul edeceğiz. Ama millet kabul etmediği takdirde, bunu zorlamak mümkün değildir. Onun için bu seçimler bir millet meclisi seçimi değildir. Bu tek makama, en yüce makama bir kişiyi seçmektir. O seçilecek insan tüm ailenin reisi, tüm fertleri kucaklayacak, eşit mesafede ülkenin menfaatlerini gözeten birisi olması lazım. Bunun yanında ekonomik istikrar meclise bağlı, mevcut hükümete bağlı olarak devam edecektir.''

İhsanoğlu konuşmasını şöyşe tamamladı: Cumhurbaşkanı’nın partiden olmaması o siyasetin hali ne olacak bir şey değil ki. Ben şahsen burada şunu açıklıkla söylüyorum; ben hiçbir partiye mensup değilim. Beni mecliste aday gösteren iki partide de kaydım yoktur. Ben, ailem eşimin ailesi biz demokrat parti geleneğinden geliyoruz. Eşimin ailesi bu şekilde. Demokrat Parti’nin mebusları olmuştur. Adalet Partisi’nin kurucuları olmuştur. Ben de uzun yıllar bu siyasetin yanında, ama içinde değil, çok ilgiyle takip ettim. Rahmetli Turgut Özal’ın yanında uzun seneler bulundum. AKP kurulurken, benim çok arkadaşım bugün AKP kurucuları arasındadır. Bana da davet geldi, ben katılmadım. Çünkü hayatımda bir siyasi partiye katılmak gibi arzum yoktu. Ama ben bugün o kardeşlerime de sesleniyorum; bu partiyle ilgisi olan bir hadise değildir. Bu bir parti adayı meselesi değildir.''

Editör: TE Bilişim