Türkiye ile İsrail arasında sağlanan anlaşmanın ardından Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, bir açıklama yaptı

 

“Erdoğan liderliğindeki hükümet dış politikada büyük bir yalnızlık ve çaresizlikle dost arayışına girişmiş ve İsrail’e sarılmış”

 

 

“ABD ile gerilen ilişkiler de İsrail üzerinden tamir edilmeye çalışılıyor”

 

 

 

(DP Basın Merkezi – 28 Haziran 2016) Türkiye ile İsrail arasında sağlanan anlaşmanın ardından Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, bir açıklama yaptı. Uysal, dış politikada büyük çıkmazdaki AKP’nin İsrail’e sarıldığını ifade etti.

 

ABD ile gerilen ilişkilerin de İsrail üzerinden tamir edilmeye çalışıldığını söyleyen Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İsrail ile varılan anlaşmanın maddeleri hakkında şu görüşlerini dile getirdi:

 

“Devletlerarası ilişkileri düzeltmek önemlidir ama daha önemlisi, ilişkileri bozmamaktır. Peygamber Efendimiz dönemindeki müşriklerin helvadan yaptıkları putları daha sonra yemesi gibi; önce put yapıp sonra şeytanlaştırıyoruz, sonra da dost ve müttefik olmaya çalışıyoruz. 

 

2009 yılında Davos’ta “one minute” diyerek sözde ara verilen ilişkiler, bu anlaşma ile “go on” moduna alınmıştır. Erdoğan liderliğindeki hükümet dış politikada büyük bir yalnızlık ve çaresizlikle dost arayışına girişmiş ve İsrail’e sarılmış, hamasi bir dış politikadan ilkesiz, ölçüsüz dış politikaya geçişin kapısı aralanmıştır.

 

Akıl dışı ve hamasi bir dış politika tercihinin bedelini 3 milyon mülteci, yüzlerce şehit, yıkılan iller, ilçeler, başta turizm olmak üzere kriz yaşayan sektörlerle birlikte ekonomide Türk Milleti ağır bedel ödedi.

 

“Abluka tanınmıştır”

 

Dış politikada adeta düşman mıknatısı haline gelen AKP hükümeti; Suriye meselesinden başlayarak müttefik kaybetmiştir. Suriye sınırında 5 yıllık yanlışları telafi etmek isterken ABD ile gerilen ilişkiler de İsrail üzerinden tamir edilmeye çalışılmaktadır.

 

Anlaşma kapsamında devlet için bir kazanım varsa bu, yalnızca İsrail lehinedir. Bir diğer kazanım, muhtemel bir erken seçim için “Pravda” medyası aracılığıyla anlaşmayı manipüle edip iç politik malzemeye erişecek olan AKP hükümetinindir.

 

Anlaşmanın ayrıntısına bakıldığında aslında ablukanın delinmediği görülüyor. İsrail hali hazırda Gazze’ye gelen yardımları denetlemekte ve çekince koyduğu ürünlerin dışındaki girişe izin vermektedir. Anlaşmaya göre Türkiye; yardımları doğrudan Gazze’ye değil, İsrail’in Aşdod Limanı’na gönderecek. İsrail şu an yaptığı gibi geleni değil, uygun gördüğünü Gazze’ye iletecektir.

 

Gazze’ye uygulanan abluka, uluslararası camiada tanınmıyorken, Türkiye’nin boyun eğdiği şekli ile resmen bir ülke tarafından tanınmış olacaktır.

 

Bu açıdan bakıldığında İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka kalkmamış, aksine sağlamlaşmıştır.

 

“anlaşma mı, teslim mi?”

 

İsrail zaten iki sene evvel, 2010 yılından Mavi Marmara baskınında öldürülen 10 vatandaşımız için 20 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmiş ancak kendi uygun gördüğü yöntemle ödeyeceğini belirtmiştir. İsrail’in bir yardım kuruluşu vasıtası ile bu tazminatı ödeyeceğine dair konuşulanlar düşündürücüdür. Zira tazminat bu yöntem kullanılarak ödenirse anlaşmanın mahiyeti daha da tartışmalı bir hal alacak, “anlaşma mı, teslim mi?” sorusu sorulacaktır.

 

AKP, başta Mavi Marmara gemisinde şehit olan, yaralanan insanların hukukunu, uluslararası sözleşmeye bağlayıp; İsrail’i uluslararası alanda yargı zırhına bürümektedir.

 

İsrail, ödediği tazminatı tanzim edecektir

 

İktidarın imzası ile İsrail, doğalgazını en maliyetsiz biçimde Avrupa’ya satabilecektir. Türkiye, hükümetin sayesinde boru hattı görevi görmeye başlayacaktır. Bu şekilde İsrail 20 verirken sırtımızdan 200’ler, 2000’ler kazanacaktır. 

 

“İnşaat ya Resulullah” demeye devam

 

Anlaşma ile ilgili konuşan Başbakan Yıldırım, maddeler içinde TOKİ aracılığıyla Gazze’de bir konut projesi gerçekleşeceğini belirtmiş.

 

2014 Eylül’ünde Filistin hükümeti ile İsrail hükümeti arasında BM önderliğinde ‘Gazze’nin Yeniden İnşası Mekanizması’ (The Gaza Reconstruction Mechanism-GRM) adında geçici bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Gazze’nin yeniden inşası için zemin hazırlanmıştır. Ancak AKP hükümeti “Amerika’yı yeniden keşfetme” gayretine girişmiş, bu inşaa adeta sayelerinde olacakmış gibi bir havaya girmiştir. Böylece AKP İktidarı, var olanı yeniden inşa etmek ve pazarlamak konusunda uzman olduğunu bir kez daha gösterecektir.

 

Türkiye, 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara saldırısının ardından İsrail'in NATO ile ilişkilerini sürekli veto etmiş, Akdeniz'deki NATO tatbikatlarına katılmasını önlemiş ve her türlü askeri işbirliğini sona erdirmiştir. “Gizli görüşmeler”in başlaması ardından 2012'de vetosunu kısmen geri çeken hükümet, İsrail'in OECD'ye girişinde veto hakkını da kullanmamıştır. AKP bu hali ile Mayıs ayında İsrail’in NATO bünyesinde ofis açmasına müsaade eden hükümet kartlarının hepsini açmış, tavizlerle açığı kapatmaya çalışmıştır.

 

2010 yılında Mavi Marmara baskını sonrası kürsü kürsü, seçimlerde meydan meydan bir takım el işaretleri ve hamasi söylemlerle İsrail’e kafa tutan AKP; seçim zamanı İsrail düşmanı, seçim sonrası İsrail dostu olmuştur. Dahası bir taraftan “kahrolsun” İsrail diye bağıran iktidar 2010’da 10 vatandaşımızın ölümüne neden olan hadiseden sonra İsrail ile olan dış ticaret hacminin büyümesini “nasıl” görmemiştir? Dahası bu hacmin büyümesinde kendilerinin katkısı ne boyuttadır?

 

“AKP kurtla yemiş, kuzuyla ağlamıştır”

 

AKP’nin bütün bu yanlış, tutarsız, ilkesiz, ölçüsüz gelgitlere ve şerhlerimize rağmen bu teşebbüsler Türkiye’nin dış politikadan başlayarak bir idrak tazeleme ile akılla kendisine yeni bir sağduyulu rota çizilmesine vesile olmasını diliyorum. Umarım AKP, İsrail ile ilişkilerde ölçüsüz, kontrolsüz bir düşmanlık anlayışına ölçüsüz, kontrolsüz dostluk, müttefiklik anlayışına savrulmaz.”

Editör: TE Bilişim