Hizmet ve AK Parti huzursuzluğu önce bir gerilime, sonra bir çatışmaya dönüştü. Geçen hafta ortaya çıkan gelişmeler apaçık bir savaşın içinde olduğumuzu gösteriyor. 

Hizmet’in attığı adım yenilir yutulur cinsten değil. “Ben senin İçişleri Bakanı’nın oğlunu dahi sana fark ettirmeden alırım” diyebilmek çok cüretkâr bir meydan okuma. Yolsuzluk suçlamalarını bir tarafa bırakın, Muammer Güler’in sırf bu zaafı nedeniyle görevini kaybedeceği kesin. 
AK Parti ise bu adımları bir meydan okuma olarak algıladı ve bürokraside ‘F Tipi’ diye fişlenenleri yok etmeye karar verdi. THY’den Milli Eğitim’e İçişleri Bakanlığı’ndan Dışişleri’ne bir ‘temizlik’ operasyonu başladı. Hiçbir askeri rejimin dahi yapamadığı kadar büyük bir cadı avı... 

Amaçlanmayan sonuç 
Bu arada CHP muhalif duruşunu pekiştirdi, Erdoğan’ın hiç alışkın olmadığı bir siyasi kulvara geçti. Ankara’da Mansur Yavaş’ı, İstanbul’da Mustafa Sarıgül’ü aday gösterdi. Şu anda AK Parti’nin Ankara, İstanbul ve İzmir’in tamamını kaybetme ihtimali yüksek. 

Seçime 100 gün kala hükümetin bu kadar büyük bir yolsuzluk operasyonuyla karşı karşıya gelmesi ve AK Parti’nin içindeki huzursuzluğun ayyuka çıkması, “Cemaatin oyu %1, ateş olsalar cürmü kadar yer yakar” tezini boşa çıkarttı. 

Artık herkes biliyor ki, Hizmet’in oyu kesinlikle AK Parti’ye gitmeyecek. Hatta Hizmet’i yakından tanıyan Doç. Dr. İhsan Yılmaz gibi gözlemciler boykotun da ihtimal dışı olduğunu söylüyor. 

Hizmet’in oyunu bir yana bırakın, Ak Parti’ye oy veren %20’lik merkez sağ seçmenin tadı kaçmış durumda. Gerek yolsuzluk iddiaları, gerekse AK Parti’nin muhafazakâr demokratlıktan İslamcılığa savrulan ideolojisi bu seçmeni rahatsız ediyor. 

2014 seçimleri 
Bu gelişmelerin sonuçlarını yakında göreceğiz. Bana göre AK Parti İstanbul ve Ankara’yı kaybedecek. Bunun sonucunda Erdoğan, AK Parti Tüzüğü’nü değiştirerek bir baskın genel seçim yoluna gidecek. 

Takvim normal ilerlerse Haziran 2015’te genel seçim var. Mart 2014 yerel seçiminden yaklaşık 15 ay sonra olması gereken bu seçime CHP üç büyük kentte aldığı başarıyla çok daha güçlü bir parti olarak girecektir. Cumhurbaşkanlığı seçimi normalde yerel seçim ve genel seçim arasına denk geliyor ve en geç Ağustos 2014’te sonuçlanmak zorunda. Ancak Erdoğan yerel seçimde başarısızlığa uğrarsa yürütme ve yasama dümenini başkasına kaptırma riski nedeniyle cumhurbaşkanlığına çıkmak istemez.

Erdoğan’ın kendisinin güçlü olmayacağı ve vekillerini belirleyemeyeceği bir parlamentoya rağmen güçsüz bir cumhurbaşkanı olmak isteyeceğini düşünmek çok zor. 

Böyle bir durumda siz Erdoğan olsanız ne yaparsınız? CHP’nin büyükşehir başarılarına binaen kuracağı seçim ittifaklarını güçsüzleştirmenin tek yolu, cumhurbaşkanlığı seçiminden önce bir genel seçim baskını yapmaktır. Laik kesimin oy hareketlerini hesaba kattığınızda, önümüzdeki haziranın sonuna doğru bir tarih olası demektir. 

Bu seçim AK Parti’nin tüzük değiştirerek 4. Erdoğan hükümetini kurmayı amaçladığı bir seçime dönüşecektir. Aynı zamanda Ak Parti yerel seçim başarısızlığının sağlaması yapılacak, cumhurbaşkanlığı seçimine dair adımlar planlanabilecektir. 

Eğer Erdoğan bu erken genel seçimde istediği başarıyı gösterirse ‘köşk’e çıkacak, eğer zayıflamış bir AK Parti grubuyla karşılaşırsa cumhurbaşkanlığı olasılığını ortadan kaldıracaktır

Editör: TE Bilişim