Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, dün Çırağan Sarayı'nda düzenlediği bir toplantıyla seçim kampanyasına ilişkin detayları açıkladı.

Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıya katılan Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, bugünkü köşesinden Ekmeleddin İhsanoğlu'yla ilgili izlenimlerini yazdı.

İHSANOĞLU'NUN LOGOSU VE SLOGANI

Çırağan Sarayı'ndaki toplantı öncesi sosyal medyadan, İhsanoğlu’nun kampanya sloganının “Ekmek için Ekmeleddin”, logosunun da buğday tarlası şeklindeki Türkiye olduğunu öğrendiğini aktaran Ruşen Çakır, slogan ve logoyu 'fazla eski' bulduğunu ancak kampanyanın detaylarını dinleyince fikrinin değiştiğini yazdı.

YENİ BİR ANAP VE ÖZAL MI?

Ruşen Çakır'nı yazısının en çarpıcı bölümü ise Ekmeleddin İhsanoğlu'nun tarzını Turgut Özal'a ve eski ANAP'a benzettiği bölümler oldu.

İşte o bölümlerden detaylar...

"....İhsanoğlu’nun kişiliği ve üslubu, en önemlisi söyledikleri de büyük ölçüde Turgut Özal’lı ANAP’ı çağrıştırıyordu ki kendisi de konuşmasında, özellikle soruları cevaplandırırken Özal’a sık sık ve hep olumlu referanslar verdi.

Bu noktada içiçe 3 soru sormak isterim:

1) Bugünün Türkiyesi’nde 1980 başlarındaki gibi bir Özal’lı ANAP’a ihtiyaç var mı?
2) Varsa İhsanoğlu bu ihtiyacı karşılayabilir mi?
3) Böyle bir projede CHP neden ve nasıl yer alır, hatta bu projenin ana uygulayıcısı rolünü üstlenir?

CHP OYLARI CEPTE Mİ?

Hatırlanacaktır, Özal hep 1970’lı yıllardaki dört eğilimi birleştirmiş olmaktan söz ederdi. Bu dört eğilim de merkez sağ (AP), milliyetçi sağ (MHP), muhafazakâr sağ (MSP) ve merkez soldu (CHP). Yıllar boyunca ANAP bünyesinde milliyetçilerle muhafazakârların zaman zaman çatışıp zaman zaman liberallere karşı ittifak yaptıklarını görmüş ama solun varlığına pek tanık olmamıştık. Dünkü toplantıda da milliyetçi, muhafazakâr, liberal motif ve söylemler vardı ama görür görmez veya duyar duymaz aklımıza CHP’yi getirecek herhangi bir şeyle şahsen karşılaşmadım.

Şurası muhakkak:

CHP yönetimi ve tabanının bu seçimlerde ana ve belki de tek motivasyonu Tayyip Erdoğan’ı Köşk’e çıkarmamak. MHP ile çatı adayı fikri bunu gerçekleştirebilmenin belki de tek yöntemi olarak ortaya çıktı. Prof. İhsanoğlu da bu profile en uygun isim olarak kısa sürede benimsendi.
İhsanoğlu’nun gerek konuşmasında, gerekse sorulara verdiği cevaplarda AKP tabanını, hatta tavanını ürkütmemek, kızdırmamak için son derece özenli davranması, muhafazakâr seçmenden oy almaya yönelik stratejiyle son derece uyumluydu.

Ama olayın bir de şu boyutu var:

Erdoğan’dan nefret eden CHP’ye meyilli bir seçmenin “Tayyip Bey benim çok eski ve iyi bir dostumdur”, “Seçilirsem istikrarın devamı için AK Parti dahil tüm partilerle elele vereceğim”, “AK Parti’nin aleyhine değilim”, “Bugün bana oy verenler 2015 seçimlerinde pekala AK Parti’ye oy verebilir” diyen bir adaya oy vermesi garanti midir?

Bu sorunun cevabını şahsen bilmiyorum. Galiba bu seçimin kaderini büyük ölçüde, İhsanoğlu’nun kampanyasında CHP’nin fazla geri planda kalmasının ne getirip ne götüreceğinin belirleyecek, öyle anlaşılıyor.

Editör: TE Bilişim