Bir dizi ziyaret gerçekleştirmek üzere Eskişehir’e gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ilk olarak Eskişehir Sanayi Odası’nı ziyaret etti. Burada açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Sanayici ekonominin kamu yöneticisidir. Sanayici kendisini aşan insandır. Üretime girdiyse, üretiyorsa sanayici, bir süre sonra kendisi için değil, ülkesi için üretmeye başlar. Kendisi için değil, çocukları için değil, toplumu istihdam etmeye başlar. Dolayısıyla sanayiciyi ekonominin kamu görevlisi olarak görürüz biz. Çünkü sanayici üretir, sanayici uluslararası alanda rekabet eder. Sanayici yaşamak ister ve sanayici daha fazla vergi ödeyip, toplumun saygın kişisi olmak ister. Emek harcayan, Türkiye’nin büyümesinde katlıda bulunan, ürettiğimiz ürünleri dünyanın dört bir köşesine gönderen sanayiciler saygı görür. O saygı duyan insanların birisi de benim. Ben 27.5 yıl kamuda çalıştım. Hesap uzmanı olarak göreve başladım. 12 yıl vergi denetimi yaptım. Ondan sonra 27.5 yılı Maliye Bakanlığı başta olmak üzere ve sosyal güvenlik başta olmak üzere iki ana bölümünde çalıştım. Başbakanlarla çalıştım, cumhurbaşkanlarıyla çalıştım, bakanlarla çalıştım. Vergi nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, para nasıl harcanır bunu Türkiye’de en iyi bilen 10 kişiden birisi benim. Bu konuda mütevazi değilim. Rahatlıkla beni tanıyan çevrem bürokraside de, bürokrasi dışındaki çevrem de bu özelliğimi bilirler” ifadelerini kullandı.

“SİYASETÇİLERİN DÜNYADAKİ HIZLI DEĞİŞİMİ GÖRMESİ LAZIM”

Türkiye’nin ekonomisinin büyük değişim ve dönüşüme ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bu büyük değişimi ve dönüşümü yakalayamazsak geçmiş olsun hepimize. Bu gerçeği de önümüze koyalım. Osmanlı sanayi devrimini kaçırdığı için battı. Cumhuriyet kurulduğunda toplu iğne üretecek fabrika yoktu. Bez üretecek fabrika yoktu. Cumhuriyet devrimiyle biz sanayiyi yakalamaya çalıştık. Fabrikalar kurduk. 1925 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının temeli atıldı. Kimse bu gerçeği unutmasın. 1940’lı yıllarda Türkiye, uçak ihraç eden ülkeydi. Kendi silahımızı makine kimya kurarak yaptık. Bezimizi, bankamızı kurmaya başladık. Osmanlı’nın parasını basacak kendi milli bankası yoktu. Türkiye Cumhuriyeti ilk kez kendi parasını 1930’da Merkez Bankası’nı kurarak basmaya başladı. Cumhuriyetin kurucu değerleri ve kurucu anlayışı çok ama çok önemlidir. Okuma oranı, yazma oranı yüzde 8’di. O okuma yazma oranıyla Cumhuriyetin kuruluşu hareketlendirilmeye başladı. Bir başka gerçeği daha önünüze koymak isteriz. İnsanoğlu tekerlekli 3 milyon yılda keşfetti. Şimdi her saniyede birden fazla buluş var. Sözlerime başlarken neden söyledim? Büyük bir değişim ve dönüşüme ihtiyacımız var. Bunun için. OECD’nin verileri var. Diyor ki, ‘bugün okula giden çocuklar, çalışma yaşına geldiklerinde okudukları alanın yüzde 65’i yok olacak. Böyle bir meslek olamayacak’ diyor. O zaman bizim siyasetçilerin dünyadaki bu hızlı değişim ve dönüşümü görmesi lazım. Göremezse hep beraber kaybedeceğiz. Bu değişimi, dünyaya ayak uydurmayı, bu hızlı dönüşümü nasıl yapacağız? Asıl soru bu. Japonya’ya, Almanya’ya, Fransa’ya, Hollanda’ya, Amerika’ya bakalım. Nasıl bu hızlı değişim ve dönüşüme ayak uyduruyorlar. Bir, eğitim sistemini tepeden tırnağa yenileyerek. İki, geleceği planlayarak. Bu iki sistem bize sorun oluyor. Biraz önce başkan söyledi ara eleman bulamıyoruz diye. Bilgisayar mühendisleri var, ama bilgisayarı iyi bilen, yapan teknik eleman yok. Sorunumuz buradan başlıyor” şeklinde konuştu.

“5 YIL İÇİNDE KİŞİ BAŞI GELİRİ 15 BİN DOLARA ÇIKARTIRSINIZ”

Orta gelir tuzağını beş yılda aşacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “5 yıl içinde kişi başı geliri 15 bin dolara çıkartırsınız. Neden orta gelir tuzağına yakalandık? Katma değeri yüksek ürün üretmediğimiz için. Geleneksel ürün üretiyorsunuz. İsterseniz 50 kamyon makine halısı gönderin. Ne olacak. Adam bir çanta cep telefonu ile gelecek, sizden daha fazla kazanacak. Siz katma değeri yüksek ürün ürettiğiniz zaman, göreceksiniz ki, yanınızda çalıştığınız insanlar çok daha nitelikli olacak, onlara daha yüksek ücret ödemek zorunda kalacaksınız. Hem daha fazla kazanacaksınız, hem de yanınızda çalışanların hayat standartları yükselmiş olacak. Dünyada yeni bir sınıf doğdu. Adı ne biliyor musunuz? Plütokratlar; patronundan fazla kazanan işçi. Yazılım sektöründe patronundan daha fazla kazanır. Dijital dünyada patronundan daha fazla kazanır. Sağ sol kavramlarından söz ediyor bir arkadaşımız. Sağ sol kavramları 1789 Fransız Devrimi’nden sonra ortaya çıkan kavram. Bütçe halk için harcansın diyenler Meclisin sol tarafına oturmuşlar, varlıklılar için harcansın diyenler sağ tarafında oturmuşlar. 17’nci yüzyılın kavramlarıyla 21’inci yüzyılın sorunlarını çözemezsiniz. Bakın bunu sosyal demokrat bir partinin genel başkanı olarak söylüyorum. Bazı çevreler yine bana kızacak. Vay efendim nasıl oldu böyle bir şey. Evet. 17’nci yüzyılın kavramlarıyla 21’inci yüzyılın sorunları çözülemez. Siz hala 21’inci yüzyılın dünyasının sorunlarını çözmek için 17’nci yüzyılın kavramlarına gidiyorsanız, siz geleceği inşa edemezsiniz. Dünya farklı bir yere gidiyor. Dünya küçüldü. Bugün burada konuştuğumuz saniyeler içinde Güney Afrika’ya gidiyor. Saniyeler içinde Çin’e, Japonya’ya gider. Hangi çağdayız biz. Bilgi çağındayız. Dijital çağdayız. O nedenle biz, 17’nci yüzyılın kavramlarından çıkmak zorundayız. Yeni bir dünya var önümüzde ve o yeni dünyada biz yer bulmak, yer tutmak zorundayız” ifadesini kullandı.

“ORTA DOĞU BARIŞ VE İŞ BİRLİĞİ TEŞKİLATI KURACAĞIZ”

Ekonomik kriz olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Gelirseniz büyük bir borç var. Evet bunları bilmez miyim? Biz biliyoruz. Aşabilir miyiz? Çok rahat aşarız. Nasıl yapacağız? Eğer siz bütün komşularınızla barışık olursanız bu sorunu çok rahat aşarsınız. Söyledik Orta Doğu Barış ve İş Birliği Teşkilatı kuracağız. Kim; Türkiye, İran, Suriye ve Irak. Dört devlet bir araya geleceğiz. Orta Doğu Barış ve İş Birliği Teşkilatı. Kısa adını da koyduk. OBİT. OBİT ne yapacak? Diyecek ki, ‘kardeşim niye kavga ediyoruz biz’, ‘niye kavga ediyoruz, bu saydığım dört devlet aynı zamanda akraba devlet. Burada da Kürtler var, orada da Kürtler var, burada da Ezidiler var, orada da Ezidiler var. Burada da Araplar var, orada da Araplar var. Burada da Türkmenler var, orada da var. Akrabayız. Egemen güçler bölge gelişmesin diye, bölge üzerine hakimiyet kurmak istiyorlar. Biz ne diyoruz? Egemen güçleri bırakalım. Bu dört devletin ortak aklı yok mu? Niye Arap dünyasında, Müslüman dünyasında kan akıyor? Niye biz bir araya gelmiyoruz, onu biz bir araya getiririz. Başka kimse getiremez. Suriye’nin de, Irak’ın da, İran’ın da en büyük ekonomik güç olarak yıldızımız parlar. Emin olun Türkiye dolara boğulur. Kavgayı değil barışı öncelediğiniz zaman bütün bunların hepsini yaparsınız. Bu politikanın aslında ilk başkanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Savaş meydanlarında geçmiş bütün hayatı. Aynı zamanda kendisi bir Osmanlı paşası. Ama şu gerçeği görün. Savaşın insanlığı getireceği hiçbir şey yok. Ama barış her şeyi getirir bize. Savaş zorunla olmadığı sürece cinayettir demişler. Kendi namusumuzu, haysiyetimizi ve vatanımızı koruma sürecinde savaşmalıyız. Yoksa savaşa gerek yoktur” dedi.

“CHP STATÜKOCU BİR PARTİYDİ”

24 Haziran seçimlerinde herkese görev düştüğüne değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Önümüzde hepimizin sorumluluğunu taşıdığımız bir alan var. 24 Haziran alanı var. O alanda hepimize görev düşüyor. Bana da görev düşüyor, size de görev düşüyor. Sizden tek isteğim şu, sandığa giderken düşünerek gidin. Ülkenin geleceğini düşünerek. Hepimizin sorumluluğu var. Ben dilimin döndüğü kadar anlatıyorum. Neden bunları bir miting yaparak anlatmıyoruz. O mitinge sizler gelmiyorsunuz arkadaşlar. Gelememekle belki haklısınız. İşiniz var, gücünüz var. Ama bizim oturup, Türkiye’nin geleceği konusunda dertleşmemiz lazım. Efendim CHP statükocu bir parti. Doğrudur, bir dönem statükocu bir partiydi. Ama size şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Son 6-7 yılda en büyük değişimi yaşayan CHP’dir. Eskiden sadece eleştirir diyordunuz CHP. Şimdi ülkenin en nitelikli projelerini üreten partidir. Biz seçim bildirgemizi hazırlarken sabahlara kadar bir grup akademisyen, bir grup bilim adamı çalıştı, bir grup eski bürokrat çalıştı. Acaba bir yerde bir hata yapar mıyız, ürettiğimiz projelerin şurası yanlış, burası yanlış diye, acaba bir yerde bir yanlış yapar mıyız diye oturup uzun uzun sabahlara kadar tartıştık. Toplumu ileriye taşımak zorundayız. Hepimizin sorumluluğu var. Birlikte bunu yapabiliriz. Eskişehir katma değeri üreten bir kent olmalıdır. Üniversitesi var Eskişehir’in. İki üniversiteydi şimdi üç oldu. Bölünerek yapılması en büyük talihsizliktir. Bölünerek yapılmaz. Yeni bir üniversite kurmanız lazım. “

Kılıçdaroğlu’nun kentteki programları sürüyor.

Kaynak: iha